Gaziantep Üniversitesinde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dinin bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terk edilmesinin ağır faturasını ve doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın nasıl istismar edildiğini, bugün daha yakından görmekteyiz. Nitekim FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütleri de bunun açık göstergesidir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi tarafından Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen ve 11 rektör ile 80’e yakın ilahiyat ve İslami ilimler fakültesi dekanının katılımıyla gerçekleşen 26. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı açılışında konuştu.

“İslam hikmetle, güzel sözle, en uygun yöntemle anlatılmalıdır” diyen Erbaş, şöyle devam etti:

“Merhametle müjdeleyen, hakikatle uyaran, ikna edici bir metotla açıklayan bir yaklaşımla sevdirerek ve nefret ettirmeden İslam’ı anlatmak tebliğin en önemli vasfıdır. Sosyal gerçeklikleri ve öncelikleri dikkate almayan, kaba, sert ve dışlayıcı bir üslup nebevi metoda da iletişimin ilkelerine de aykırıdır. Üçüncüsü ise İslam’ın yaşanan bir hayata ve ahlaka dönüştürülmesidir. Biliyoruz ki İslam bir hayat dinidir. Kur’an-ı Kerim bir hayat kitabıdır. Bütün peygamberler tevhit inancının yerleşmesi, adaletin tesisi ve güzel ahlakın yaşanması için mücadele etmişlerdir. Bugün her Müslüman bu ideal için gayret etmekle mükelleftir. Her üç boyut ile yani doğru dini bilginin üretilmesi, en güzel yöntemle topluma sunulması ve nebevi bir örneklikle hayata rehberlik edilmesi konusunda en büyük ve temel görev elbette hepimizindir.”

Yaşanan hayatı, sorunları, sosyal sorun ve gerçekleri dikkate almayan bir din anlayışının doğal olarak görünmediğini, hatta, marjinal alanlar oluşmasına zemin hazırladığını ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş, “Din eğitimi veren okullardaki gençlerimizin durumlarını, toplumun gündemi, değerleri, ihtiyaç ve beklentileri, din hizmeti ve manevi rehberliğin gerekleri gibi açılardan ele almak, din eğitimi ve öğretimini, hayatı imar eden boyutunun işlevselliği açısından müzakere etmek durumundayız” şeklinde konuştu.

Erbaş, "Dinin bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terk edilmesinin ağır faturasını ve doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın nasıl istismar edildiğini, bugün daha yakından görmekteyiz. Nitekim FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütleri de bunun açık göstergesidir" ifadelerini kullandı.

İmam hatip okulları ve İlahiyat, İslami İlimler Fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığının en önemli insan kaynağını oluşturduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ali Erbaş, nitelikli personel ile kaliteli din hizmeti sunma bağlamında okullardaki eğitimin içeriği ve mezunların yeterliği oldukça önemli olduğunu dile getirdi.

GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür de konuşmasında, İslam dünyasının içinde bulunduğu kavgalı durumdan duyduğu üzüntüyü belirtti. Gür, “Bu nasıl bir dünya? Eman, ehliyet ve huzur, saadetin temsilcisi olan Müslümanlar bir süre sonra kaosun temsilcisiymiş gibi lanse edilmeye başlanıyor. Bir taraftan her şeyiyle sadece Müslümanların tüm insanlığın malı, mülkü, canı, dini emniyet altında ve ümmetinin, Müslümanların koruması altında olduğu söylendiği halde, bugün Müslümanlar birbirine başkalarının verdiği kadar zarar veriyor. Burada bir sorun yok mu? Sizler kimlersiniz diye sorulduğunda ‘Biz Müslümanlardanız’ denildiğinde evet siz Müslümansanız. ‘Sizden asla zarar gelmez’ diyerek Endonezyalara, Malezyalara, Uzak Doğulara ticaret ehli ve dürüstlüğüyle giden bir ümmetten bugün asla güvenilmeyen bir toplum algısına nasıl dönüştük biz” diye sordu.

“Özellikle ilahiyat fakültelerimiz son zamanlarda çok güzel işler yapıyorlar” diyen Gür, “Diyanet İşleri Başkanlığımız çok harika işlere imza atıyor. Özellikle kasıtlı ve bilinçli bir şekilde devletimizin bazı kurumlarının dini temalı olan kurumlarımızın bilinçli bir şekilde yıpratılması asla kabul edilebilir değildir. Çünkü şahıslar yıpranmaz, yıpranan kurumlardır. Bu konuda da hepimizin azami derecede bu konuda dikkat etmesi gerekiyor. Bizler İslam’ı ve dini bazı farklılıkları ve farkındalıkları eleştiri mahiyetinde düzeltmek gibi algıladığımız noktalarda eleştirinin dozunu kaçırınca başkalarına çok büyük malzemeler veriyoruz, sonra da neden bu böyle oldu diyoruz. Önce kurumlarımızın itibarını koruyacağız ki o kurumları temsil eden insanların söyleyeceği lafların da itibarı olsun. O yüzden bu konuda daha azami, gereksiz tartışmalardan uzak yeniden bir misyon üstlenerek Milli Eğitimimiz ile birlikte ilköğretimden itibaren imam hatiplerden ve ilahiyata gelen çocuklarımızın belli bir sistem içerisinde doğru dini algıyı kavramaları lazım” değerlendirmesinde bulundu.

GAÜN Rektör Yardımcısı ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir ise yaptığı konuşmada, günümüz Türkiye’si ve İslam dünyasında dini düşünce ve dini algı ile ilgili birçok problem bulunduğunu belirtti.

Açılış konuşmalarının ardından program katılımcıların konferansı ile devam etti.

Kaynak: iha