Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından düzenlenen 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi gazi olan Cengiz Güncü ile Gülizar Demirci, hain kalkışmanın 4. yılında o geceyi anlattı. İzmir’de buluşan iki gazi, o geceye dair anılarını anlatırken, hayatlarındaki değişiklikleri de dile getirdi.

15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından düzenlenen hain darbe girişimini bertaraf eden gaziler, o gecenin 4. yıl dönümünde İzmir’de bir araya geldi. Elinde olan tek şeyi olan bastonunu İstanbul’da tank paletine sokan gazi Cengiz Güncü ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sırt çantasını takıp dışarı çıkan ve Ankara’da gazi olan Gülizar Demirci buluştu. O geceye dair yaşadıklarını anlatan iki gazi, anılarını anlatırken duygusal anlar yaşadı.

"Milletimiz, devletimiz, bayrağımız için dışarı çıktık"

Elindeki bastonu tank paletine sokarak tankı durdurmaya çalışan gazi olarak tanınan Cengiz Güncü, o gece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla dışarı çıktıklarını söyledi. Güncü, "Cumhurbaşkanımız o gece tüm halkımızı sokaklara meydanlara inmeye davet etti. Bizler de o dönem Üsküdar ve Kavacık halkı olarak reisimizin emri ile o gece köprüye gittik. Köprüde askerlerle karşılaştık. Çevik Kuvvet ve Özel Harekat polislerimizle birlikte oradaki askerlere bunun yanlış olduğunu, böyle bir darbenin olamayacağını söyledik. Bizlere ’Buradan uzaklaşın yoksa sizi vururuz’ dediler. Ben de onlara ’Sen bir Türk askerisin yavrum. Bu yaptığınız etik değil. Bugün şer güçlerine karşı bir kalkan gibi görev yapan Türk askerine biz el kaldıracak değiliz. Sizler bizim evladımızsınız. Kışlalarınıza dönün’ diye telkinlerde bulunduk. Fakat bizi dinlemediler. Cenab-ı Allah orada bize bir cesaret, bir iman gücü verdi. O esnada silahlar patladı, çok sayıda arkadaşımız yanımızda gazi oldu. O gün biz tankların üzerine çıktık, tankları durdurduk. Silahları topladık. Sabaha karşı kalkışmayı bertaraf ettik. Allah’a şükürler olsun. Bizim halk olarak 15 Temmuz’da milletimiz, devletimiz, bayrağımız için dışarı çıktık. O günden sonra her gün meydanlara indik, nöbetler tutuldu" dedi.

"Tank paletine bastonumu soktum, yangın tüpü soktum"

Darbeci askerlerin silahlarına karşı kararlılıklarını silah olarak kullandıklarını ifade eden Cengiz Güncü, o gece tank paletine bastonunu, yangın tüpünü sokarak tankları durdurmayı düşündüğünü ifade etti. Güncü, "Ayağımdan bir operasyon geçirmiştim ve İstanbul’da bir hastanede tedavi görüyordum. O yüzden de bastonla dolaşıyordum. Askerlik yaptık tabi biliyoruz. Tankın paletinin arasına elimdeki bastonu soktum belki bir pimi kırılır, tank yürümez diye. O an aklımıza o geldi. Elimizdeki yangın tüplerini bile paletlerin arasına soktuk tank hareket edemesin diye. Elimizde silah yoktu; karşımızda asker vardı. Vatan bizim vatanımız, asker bizim askerimizdi. Biz o çocuklara nasıl silah sıkalım? Ama onlar bize sıktılar. Bayrağımıza silah sıktılar. Motosikletli bir arkadaşımız elinde bayrakla oraya gelirken şehit oldu. Biz ne yapabilirdik ki o anda? Mecburen tank paletine bastonumu soktum, yangın tüpü soktum. Bu kararlılıkla onları bertaraf ettik. O günün kahramanları Türk Polis Teşkilatına da teşekkür ediyorum. Eğer polisimiz olmasaydı biz başaramayacaktık" diye konuştu.

"Devletimiz her zaman bize sahip çıktı"

İnsanların kendilerine bazı zamanlar olumsuz tepki gösterdiğini belirten Cengiz Güncü, devlet yetkililerinin kendilerine her zaman sahip çıktığını da sözlerine ekledi. Güncü, "O günden bu yana hayatımızda bir çok şey değişti. İlk zamanlar buradaki bazı işlerimizi kaybettik. ’Bizim için mi çıktınız?’ diyenler de oldu, ’Bana ne’ diyenler de oldu. Ama devletimiz her zaman bize sahip çıktı. Bizleri hiç bir zaman için mağdur etmedi" sözlerine yer verdi.

"Devlet katında gaziyim, inşallah Allah katında da öyleyimdir"

Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı önündeki saldırıda gazi olan Gülizar Demirci ise 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı. Demirci, şu sözlere yer verdi: "15 Temmuz’da Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı önünde gazi oldum. Devlet katında gaziyim, inşallah Allah katında da öyleyimdir. O gece mesai bitimi sonrası işimden evime gelmiştim. Dışarıdan ciddi derecede gürültüler gelmeye başlamıştı. Uçak seslerin duydum ve dışarı baktığımda havada yerden havaya doğru kalkan siyah büyük bir bulut kümesi gördüm. Tahminimce o da özel harekat merkezinin bombalanması olayıyla ilgiliydi. Olay pek kişiselleştiremiyorum, Allah’ın verdiği bir irade olarak tanımlıyorum. O an sırt çantamı aldım. O sırt çantam benim için çok önemliydi; rahmetli kardeşimin oksijen tüpü çantasıydı, onunla yaşamıştı hep. O çantanı içerisine su ve kimlik kartımı alarak dışarı çıktım. Dışarıdan çok fazla gürültü sesi geliyordu daha önce hiç rastlamamıştık. Dışarıdaki kalabalığı görüyorum, insanlar ellerinde bayraklarla, dillerinde şahadetlerle yürüyorlardı. Keçiören’den yürüyerek emniyet binasına gittim. Bazı şeyleri anlatmak gerçekten çok zor. Oradaki yaşananlar, hengame, yaşananlar bir vahşetti. En acısı da orada karadan ateş ediliyor, havadan ateş ediliyor. Böyle bir durumun yaşanması gerçekten anormal. Ankara Türkiye’nin başkenti. Havadan ve karadan saldırı var. Benim aklıma ilk gelen şey, ’Acaba hangi ülke bize saldırıyor?’ Emniyetin önüne geldiğimizde orada yaşananlar çok zordu. Bir hamile bayan vardı, düşünsenize karnındaki bebeğiyle oraya gelmiş vatan için. Yanımdaki teyzenin ayağında terliği yok. Emniyetin oradan Genelkurmay’a gittik. Genelkurmay’ın önüne geldiğimizde bir helikopter halkı vura vura gidip geliyordu. Bir bakıyorsun yanındaki insanın bir tarafı yok oluyor, kolu kopuyor, herkes yere yığılıyor. Orada hiçbir şey yapamıyorsun. Yaralanan vatandaşlarımıza müdahale etmeye çalışıyorum; bir yandan da dua ediyorum dursun artık diye. Vahşet görüntüler vardı. Yerde bir şehidimizin beynini gördüm. Çantamdan aldığım eşarbımla onu aldım ve götüren ambulanstaki sağlık çalışanlarına çöpe atmasınlar diye tembih ettim. Çok yaralımız vardı ama birçoğuna müdahale edemedik. Çünkü size karşı dönmüş bir tank var. Ben kolumdan vurulduktan sonra elinde telsiz olan bir kardeşimiz bana yardım etti. Sanıyorum ki sivil polisti. Allah ondan razı olsun. Oradan hastaneye gittim."

"Allah bir daha böyle bir gece yaşatmasın"

15 Temmuz gecesini anlatırken duygu dolu anlar yaşayan Gazi Gülizar Demirci, "Allah bir daha böyle bir gece yaşatmasın vatandaşlarımıza. Birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz inşallah bozulmaz. Biz birbirimize sahip çıkalım. Bir bayrağımız, vatanımız var. Çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Ama biz Türk olduğumuz için her fırsatta bu tarz şeyleri deneyeceklerdir. Biz birbirimize kenetlenelim ve Türk’ün gücünü dünyaya gösterelim" diye konuştu.

"Yıllardır tanışıyormuşuz gibi"

Hangi ile giderse gitsin orada kendisini mutlaka bir yazı ya da şehit ailesinin karşıladığını belirten Gülizar Demirci, kendisiyle aynı kaderi yaşayanlarla kardeş gibi olduklarını söyledi. Demirci, "O günlerden bugüne hayatımızda bazı şeyler değişti. Mesela bir ile gidiyorum; orada bir gazi kardeşimle tanışıyorum. Birbirimizi tanımıyoruz ama hangi ile gidersem gideyim muhakkak bir 15 Temmuz gazisi ya da şehit ailesi ile karşılaşıyorum. Çok güzel bir duygu. Bir aile gibi harman oluyoruz. Yıllardır tanışıyormuşuz gibi, aynı ailedenmişiz gibi güzel diyaloglar kuruyoruz. Bakın ben yeni İzmir’e geldim ve burada Gazi Cengiz Güncü ile tanıştık. Allah razı olsun eşiyle beraber beni 3 gündür misafir ediyor. Şimdi ben Cengiz Bey’in elini öpmeyeyim de kimin elini öpeyim. Öte yandan çok ciddi küfürler, hakaretler de işittim. Suçumun ne olduğunu sorduğumda bana 15 Temmuz gazisi olduğum için böyle dediklerini söylüyorlar. Ben bir Türk’üm. Benim bir vatanım, bir bayrağım, bir devletim var. Elhamdülillah Müslümanım. Bir ezanım var ve onunla gireceğim toprağa. Vatan yoksa, aile de yoktur. Vatan her şeyden önemli kardeşlerim" ifadelerini kullandı.

Kaynak: iha