Covid19 günlerindeyiz. Bu salgın hastalığın seyri stabil ama gündem öyle mi ya, ülke gündemi çok hızlı değişiyor. Ve ne yazık ki iyi şeyler olmuyor. Yazacak, söyleyecek, konuşacak ne çok şey birikiyor.

Aslında evren, bize ders veriyor. Bir virüs aracılığı ile bize birçok mesajlar iletiyor. Ama ne yazık ki biz ne ders  ne de bu mesajları alıyoruz…

 Daha öncede bu konu üzerinde durmuştum. Az biraz yinelemekte yarar var sanki. Evren diyordum, evren bu günlerde bize bu salgın hastalık vasıtasıyla bir çok şey söylüyor. Örneğin rutininizden çıkın, yaşantınızı gözden geçirin diyor. Örneğin doğayı koruyun, ona sahip çıkın, diğer canlıların yaşam alanlarına ve yaşam haklarına dokunmayın artık diyor. Bu arada ruhunuza ve bedeninize iyi bakmalısınız, kendinize ve çevrenize zarar veren tüm kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmalısınız da diyor. İyi beslenmelisiniz, iyi ve gerçek gıdalarla beslenmeli bunlar dışında ki tüketimlerinizden vazgeçmelisiniz diyor.

Tarımın insan hayatında ki önemini, organik tarımın gerekliliğini, suyun, havanın, toprağın, ağacın, çiçeğin vazgeçilmezliğini hatırlatıyor. Şehirleşmenin, şehirleşirken doğa katliamına gitmenin, bindiği dalı kesmek olduğunu da gözler önüne daha bir seriyor bugünlerde.

Bencillikten kurtul, hırslarından arın, önceliklerini gözden geçir, eğriyi doğruyu gör artık diye her biçimde ve neredeyse her dilde konuşuyor. Boş zamanlarını verimli zamanlara, can sıkıntını üretim heyecanına dönüştür diyor mesela…

 Diyor, diyor da görebilene, duyabilene.

AKIL SIR ERMİYOR!

 İçerisinde bulunduğumuz sözde normalleşme sürecinde alınan anormal kararlara ise akıl sır ermiyor. Üniversiteye girecek öğrencilerin sınavlarının öne çekilmesi, okulların kontrollü açılma düşüncesi gibi. Parklar ve sahiller gibi açık alanların kullanıma kapalı olması hal böyleyken tüm uzmanların sakıncalı ve tehlikelidir uyarılarına rağmen AVM lerin açılmış olması gibi…

Dedim ya akıl sır ermiyor…

Her biri kötü bir şaka gibi. Bu arada toplu ibadetin yapılamadığı camilerimizin ibadete kapalı olduğu şu günlerde toplu alışverişin serbest oluşu, salgın açısından büyük risk sayılan AVM ‘lerin açılması sizce de son derece absürt bir karar değil mi? O mekanlara gösterilen yoğun ilgi, size de trajikomik görünmüyor mu?

Neyse ben ülkeyi yönetenleri, anormal kararlarıyla  normalleşme çabalarını falan eleştirmeyeceğim şimdi. Ben bizden, bizim ve sizin anormal bulduğum davranışlarından söz edeceğim. Örneğin biz kadınların kuaföre gitmezse ölecekmiş gibi hallerini yereceğim. Bahanesi alışveriş olan, bana göre ise sağlık terörü sayılabilecek şu AVM leri dolduran insan kalabalığını garip ve zavallı bulduğumu söyleyeceğim. Bugün bu koşullarda AVM lere gösterilen ilgide akıl alır gibi değil diyeceğim.

 Anladık bir şeylere ihtiyacınız var, paranızda bol. Ancak zorunlu yada değil, ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz onca yer ve alışveriş alternatifi varken neden AVM ler???

İki pırtı almak için ya da salt kendinizi iyi hissetmek için bu kadar büyük bir riski almak neden?

Bu arada birde  sosyal mesafe kuralına uymadan, hiçbir şey yokmuş gibi, olmuyor olmayacakmış gibi , sorumsuzca , tedbirsiz ortalıkta gezmek niye?

Salgın yüzünden her gün hayatını kaybeden onlarca  insan var. Onların hayatlarını kaybediyor olmasının tek nedeni covid19 değil. Sizin ve bizim tedbirsizliğimiz insanların hayatlarını söndürüyor. Birilerinin ölümüne neden oluyor. Ben olaya birde buradan bakın isterseniz diyeceğim. Ben, olaya buradan bakınca salt size iyi geliyor diye yaptığınız şeylerden ve rutin alışkanlıklarınızdan  belki vazgeçersiniz diye düşüneceğim…

EN AZINDAN BİZ…

Bu bir mücadele. Bu, tüm dünyayı saran  virüsten kurtulmaya yönelik bir savaş. Yapmayın, içerisinde bulunduğumuz bu durum, saçımızdan başımızdan çok daha önemli !!!…Canım ülkemde  anormal kararlar alınıp uygulamaya konulurken ,biz diyorum  hiç olmazsa biz normal davranalım. En azından biz, risk ortadan kalkana kadar, kontrollü tedbirli sosyal hayat kurallarına ehemmiyet vererek devam edelim rutinimize.

En azından biz, hem kendimizin, hem de toplumun sağılığını tehdit eden davranışlarımızı bir gözden geçirelim. Üstelik şu süreçte, onca insan işsiz kalmışken, bugün iş ve aş bulamazken, insanların bu ve benzer durumları belirsiz ve de daha vahim hal alıyorken, biz empati kuralım. Biz sağduyulu ve kontrollü olalım. Gelecek güzel günler için, yarınlar ve o yarınları görebilmek için biz duyarlı olalım…

VE SEV!

Sosyal medyada takipçisi olduğum, güzel bir insanın çok güzel bir paylaşımını aktarmak istiyorum size. Paylaşımı yapan Metin Levi yani yazı onun. Benimde düşündüğüm, yazıya dökmek istediğim şeyleri, o kadar yalın ve net, o kadar güzel dile getirmiş ki. Daha geniş bir kitle okumalı ve istifade etmeli. Ben çok keyifle okudum, feyz aldım. Şöyle düşüne düşüne, sindire sindire bir okuyun. İyi gelecek. Bu  düşünceyle paylaşıyorum…Hadi başlayalım;

 Yaptığın her tasarruf doğayı daha az bozacaktır. Tüketimi azalttığımızda doğanın nasıl mutlu olduğunu gördük. Demek ki doğru olan tüketmek değilmiş. Ekonomiyi büyütmek için üretilen tüketici dogmaların artık yanlış olduğunu anladık mı? Artık mod tüketim değil tasarruf. Cimrilik sanmasınlar diye tüketenlerden olma!

Daha az kıyafet, sadece ihtiyacını satın al. Modaya uymaya çalışıp ihtiyacın olmayan giysiyi alma. Aldığını eskitene kadar kullan. Dünya kaynaklarını boşa harcama. Para harcadığın her an, aslında evrene zarar veren tüketimin bir parçası oluyorsun.

Saat  ve takı gibi gösteriş ürünlerinden uzak dur. Gösterişle kazanılan prestije metelik verenlerden uzaklaş! Uyan artık. Moda dergilerinden uzak dur. Onlar idiyotlar için. O reklamları hep sen ödüyorsun, farkında mısın?

Yemek ekonomisi yap. Çöpe atma. Tabağındakini ye, bitir. Kalanları da değerlendirmeyi öğren. Yarın yersin. Evde ye!

Daha az karbon emisyon için gayret et. Yürü. Toplu taşıma kullan. Asansör kullanma. Spor olsun.

Temizle. Çöp yaratmadığın gibi, yerden çöp kaldırmaya devam et.

Tek başına zaman geçirmekten zevk aldığının farkındalığına eriş artık. Tek başınalık yalnızlık değildir. Sessizlik Allah’ın konuşmasıdır.(Silence isthe voice of God.)Sessizliğini dinle, bak neler söyleyecek.

Kitap okumaya özel zaman ayır. Kitapla randevun olsun. Telefonu uçak moduna getir.

Günde iki öğün yemek yetiyor. Sabah 11.00 civarı brunch, akşamda 18.30 gibi yemek. Arasında can çektikçe atıştırmak serbest…Şeker çoktandır out.

Hastanelere gidiş azaldı. Gördük ki sabredince, dinlenince düzeliyormuşuz. Vücuduna güven.

Berberlere gidiş azaldı. Bazı şeyleri kendimiz halledebiliyormuşuz. Kabiliyetlerine inan.

Çok insan, çok gereksiz. Çok laf, çok dedikodu ve çok negatiflik .Minimuma indir.

Doğayı seyret. Hayvanları doğal ortamlarında izle. Onlarda çok bilgi gizli. Öğrenmeye çalış. Güneşi doğarken ve batarken izle. Sev.

Yaratıcılık güzel şey, iş demek yaratmak demek olmalı. Yarat, üret. Gerçek mutluluk tüketmekte değil üretmekte…

Evde misafir ağırla. Porselenin markasıyla değil, ellerinle hazırladığın tadımlıklarla etkile.

Olumlu kelimelerle iletişim kur. İki olumsuz bir olumlu yapmaz. Allah hastalık vermesin değil, Allah sağlık versin de.

Çok zaman var akıllıca harca. Değerlendir. Hiç yapmadığın şeyleri yap. Dene, büyü, geliş. Ve sev karşılıksız sev…(M.Levi)

  Sağduyu ile severek ve sevgiyle kalın…