TBMM’de kahraman MHP’liler, CHP Milletvekiline saldırınca merak ettim.

Baktım tutanaklara, gülsem mi ağlasam mı bilemedim.

Buyurun siz de okuyun;

MUSA ÇAM (Devamla) – Siyasette ömür boyu beraberlikler, ömür boyu husumetler yoktur. Daha düne kadar her iki partinin birbirine söyledikleri sözleri söylesek başımız döner. Bunları söylemeye gerek yok. Ama Anadolu’da bir söz var: “Öpeceğin surata tükürmeyeceksin, tükürdüğün suratı da öpmeyeceksin.”

2014 yılında, AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bizim her zaman saygıda kusur etmediğimiz, kendi ilkeleri olan Sayın Devlet Bahçeli’ye şu sözleri söyledi: “O zürriyet sahibi değil. Ne anlar çoluktan çocuktan! Ne anlar!” dedi.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Ayıp be! Ayıp!

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) – Yazıklar olsun!

BAŞKAN – Sayın Çam, sizi temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Ayıp be! Ayıp! Ayıp! Yazıklar olsun!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Çık dışarı, utanmaz!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tu, yüzüne senin!

KAMİL AYDIN (Erzurum) – Şerefsiz!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Terbiyesiz ve ahlaksız! Otur yerine, namussuz!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Allah belanı versin senin! Alçak! Alçak!

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Ara ile birlikte MHP milletvekilleri ve danışmanları saldırıya geçiyor. Kuliste sıkıştırıyorlar, ağız burun giriyorlar.

Olay bu…

Musa Çam, Bahçeliye hakaret etmiyor, başkasının ettiği hakareti hatırlatıyor sadece ve hepimizin aylardır sorduğu soruyu soruyor; Bütün bunlara rağmen nasıl?

Vay sen misin bunu hatırlatan, ortalık karışıyor.

Yani, eşeği dövemeyen, semerini tepikler misali bir durum yaşanıyor.

Yazık, şu düştüğünüz ve size inananları düşürdüğünüz duruma…

Tüh sizin erkekliğinize…

BU YETKİYİ ATATÜRK’E BİLE VERMEDİLER

1924 Anayasa değişikliğinde de en çok tartışma konusu olan madde cumhurbaşkanının yetkilerini belirleyen 25. Maddeydi.

Mahmut Esat Bozkurt kürsüye çıktı; “Efendiler en mutlak meşrutiyetlerde bile kral, hükümdar, tacidar, behemehâl bir ayan meclisinin reyini almak mecburiyetindedir.

Nerede kaldı ki, biz; cumhuriyetimizin en asri bir şekilde olduğunu iddia ediyoruz ve ‘Bilakaydüşart hâkimiyet, millete aittir' diyoruz ve sonra bu kadar büyük bir kuvvet için de seçtiği reisicumhuruna, seçtiği kabinenin reyini alarak Meclis'i feshedebilme yetkisi veriyoruz.

Rica ederim. Bundan büyük darbe; bütün Teşkilatı Esasiye, bütün hukuku esasiye tarihi içinde, ne vakit rastlanılmıştır” sözleriyle Atatürk'e fesih ve veto hakkı veren maddeye ret oyu vereceğini açıkladı.

Ardından da Şükrü Saraçoğlu...

Peki, Atatürk ne yaptı?

Mahmut Esat Bozkurt’u Hindistan’a sürdürdü de, Şükrü Saraçoğlu’nu da anında itibarsızlaştırıp, hain damgası vurdu ve terör örgütüne yardım ve yataklıktan hapse mi attırdı?

Elbette hayır…

Tabii ki Atatürk kendine, kişiliğine, Cumhuriyetin ve demokrasinin temel ilkelerine uygun bir şekilde davranarak, TBMM’nin kendisine vermek istediği tek adamlık teklifine karşı çıkan ve bu şekilde teklifin Meclis’ten geçmesini de engelleyen Mahmut Esat Bozkurt’u Adalet Bakanı, Şükrü Saraçoğlu’nu da önce Milli Eğitim ardından Adalet Bakanı yaptı.

Bundan 94 yıl önce, bu ülkede hukuk ve demokrasi vardı…

Ve siz ülkeyi yoktan var eden otoriteye yani ben padişahlık istiyorum dese kimsenin hadi oradan diyemeyeceği Atatürk’e bile karşı çıkabiliyor, onunla tartışabiliyor ve o tartışmadan galip bile çıksanız, baş tacı olabiliyordunuz.

Dolayısıyla Atatürk ile birilerini kıyaslarken işkembeden atmayın!