2020 Yılı Bütçesi TBMM ‘ne sunuldu.

TBMM ‘de görüşülecek olan 2020 yılı bütçesinde;

Ne Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili,

Ne de 3600 Ek gösterge ile ilgili  ödenek konulmadığını görüyoruz.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve memurlarımızın umutları başka bahara kaldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları gereği Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr Vedat Bilgin Emeklilikte Yaşa Takılanlardan bir grup ile çalışmalar yapmıştı.

Yapılan bu çalışmalardan bir sonuç çıkmadığı TBMM’ne sunulan bütçe taslağında görülüyor.

Verilen talimat, yapılan çalışma meğerse göstermelikmiş ne yazık ki.

Hazine Ve Maliye Bakanı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın şiddetle karşı çıkmaları üzerine Tirilyona dayanan ve TBMM’ne sunulan 2020 yılı bütçesinde Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili ödenek konulmaması bu kesimin seçim meydanlarında kandırıldığını gösteriyor.

Neymiş efendim bütçeye aşırı yük getirecekmiş…!

Seçim sath-ı mailinde alanlarda böyle söylenmiyordu.

Rahmetle analım Sevgili Süleyman Demirel’i;

Dün Dündür, Bugün Bugündür.

Aşırı derece israf, lüks, şatafat,

Sadece bunlardan vazgeçilse,

Tabi bir de samimi olunsa,

Bunlar sorun olmaktan çıkar,

Umutsuz olmamak gerek .

NE OLACAK BU MİLLİ EĞİTİMİN HALLERİ ?

2002  Yılından bu yana kaç bakan değişti Milli Eğitimde ?

Her gelen bakan bir öncekini suçlayarak yeni sistem oluşturmaya kalktı.

Arap saçına döndü Milli Eğitim sitemimiz.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra açıklanan bakanlar kurulunda;

Toplumun en çok benimsediği, en çok güvendiği Bakan Milli Eğitim Bakanıydı.

Atandığından bu yana Milli Eğitim’de bir arpa boyu yol gidilemediği inancını taşıyorum.

Devlet okullarında verilen eğitimin nitelik ve nicelik açısından yetersiz olduğu Liseye geçiş ve Üniversite sınav sonuçlarından açıkça görülmektedir.

Bütçede eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği ile başlayan sorunlar yumağını kim nasıl ne zaman çözebilecek ?

Bilen varsa beri gelsin.

Atanmayı bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı ile ilgili ne gibi adımlar atılıyor ?

Mevcut öğretmenlerin özlük hakları nasıl geliştirilecek ?

İmzalanan ve yürürlüğe 2020 yılında girecek toplu iş sözleşmesi öğretmenlerimizi ve tüm çalışanlarımızı hayat pahalılığına karşı nasıl koruyacak ?

Her an olması olası depreme karşı okullarımız için yapılması gereken yenileme ve güçlendirme çalışmalarından ne haber ?

Bu ve bunun gibi sorulara yanıt ararken;

Bakanlık, İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz piyasada herkes  tarafından bilinen tanınan vakıf ve derneklerle özel sözleşmeler yapıyor.

Neymiş efendim; bu vakıf ve dernekler okullarda etkinlikler yapacakmış,

Neymiş efendim eğitim ve öğretime katkı sunacaklarmış …!

Bu toplum bu filmi yıllarca seyretti.

Yazık, yazık, yazık…

Sözleşme yapılan malum dernek ve vakıflar okullara kumbaralar koymakta,

Sınıflardan öğretmenler aracılığı ile paralar toplatılmakta,

Siyasi otoriteden güç almalarından dolayı onlara hiç kimse ses çıkaramamakta,

Ses çıkaranları da oradan oraya sürdürmektedirler.

Milli Eğitim Bürokrasisini dinlediğimizde; Altın Çağını yaşadığımız hissine kapılıyoruz.

Geleceğimizin teminatı çocuklarımıza, ülkemize yazık oluyor.

Kendimize gelelim beyler.

Öncelikle okullarımızı depreme hazırlıklı hale getirelim.

Atanamayan yüzbinlerce öğretmene çocuklarımızı eğitme imkanı verelim.

Mevcut öğretmenlerimizi toplumda saygın bir yere koyalım.

Özlük hakları, atanmaları, görevlendirilmeleri liyakate göre olsun.

Dernek ve vakıflarla yapılan sözleşmeler derhal fesh edilsin.

Okullardaki kumbaraları kaldırılsın.

Sınıflardan ne amaçla olursa olsun dernek ve vakıflar adına para toplanmasına son verilsin.

Bunlar yapılmazsa Türkiye’de rövanş alma duyguları katmer katmer artar,

Bir gün gelir mevcut dernek ve vakıfların yüzseksen derece tersi düşünenler okullara dadanır.

Yazık olur bu ülkeye, yazık olur geleceğimizin teminatı çocuklara,

Ve yazık olur hepimize…

FIKRA

Avcının biri nesli tükenmekte olan bir kartal avlamış,

Avladığı kartalı kesmiş, pişirmiş ve yemeğe oturmuş.

Bu arada yaban hayatı koruma görevlileri oradan geçiyorlarmış,

Görevleri gereği duruma el koymuşlar.

Tutanaklar turulmuş, olay mahkemeye intikal etmiş.

Hakim sanığa konu hakkında söyleceklerini sormuş…

Sanık Avcı ‘da; Ormanda yolumu kaybettim. Günlerdir aç olduğum için ya açlıktan ölecektim. Ya da kartalı avlayıp yiyecektim. Başka seçenek yoktu. Bende yaşamak için avladım ve kartalı pişirip yerken görevlilere yakalandım.

Hakim Avcı’nın bu beyanlarını dinledikten sonra sormuş; Ben de av meraklısıyım. Kartal etinin tadı nasıl dı ?

Avcı; Vallahi efendim tam olarak Kelaynak ile Mavi Gagalı Puhu Kuşu etlerinin tadı arasında bir şeydi. demiş.

Bu günlük te bu kadar.

Görüşmek dileğiyle efendim.

Ne Mutlu Türküm Diyene