Normalleşme dönemine yavaş yavaş geçtiğimiz bu günlerde Ekonomiyi canlandıracağını düşündüğümüz bazı kredi paketleri açıklandı.

Ekonomide dört süper paket diye başlıklar var; ev, araba almak isteyenler ve tatilciler yaşamış, örnek ödeme tabloları da konmuş; bir sonraki haberde de Ebru Gündeş’in 700.000 TL ‘lik saati var; oldukça ironik.

Normalleşme sürecine adım adım geçerken turizm iş kolları faaliyete başlıyor, başlıyor başlamasına da insanların aklında o soru… Peki ya hangi parayla?

Tatile gitmeyi planlayanlara bir tavsiyem var; lütfen tedbirlere uyun turizm canlansın derken Koronayı canlandırmayalım.

Çat diye cevap hükümetten geldi; turizm ve tatil kredisiyle…

Tabi medya organlarının da ufak dokunuşlarla vatandaşa ‘neredeyse beleş’ gibi izole ettiği bu ekonomik kalkınma kredi desteğine vatandaştan tepki gecikmedi; gömü bulmuş gibi sevindi.

Haberleri okurken bende bir ev, araba aldım; sonrada bir güzel tatil yaptım, hayalmiş meğerse onu kısa bir süre sonra anladım.

Bunun adına ekonomide suni teneffüs derler ama baktım ki benim dudaklarda öpülecek yer de kalmamış açıkçası, varsa buyursun alsın.

Ülkemiz üzerinde artçı depremler gibi hissedilen ekonomik sıkıntılar zaten hayatımızdaydı, Korona geldi bunun üstüne tüy dikti.

Tarihin tekerrür ettiğini düşünüyoruz ve geçmiş krizler, afetler, savaşlar ve kıtlıklarla kıyaslama yapıyoruz ancak burada tekerrür eden tarih değil, yaptığımız hatalar… bunun farkına varıyor muyuz?

Beni ben yapan inandığım dini değerlerden şaşmayacak kadar Yüce YARADAN’a bağlı, ülkemin bir karış toprağı için hiç düşünmeden canımı verecek kadar milliyetçi; Cumhuriyet’i bizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü sayacak kadar cumhuriyetçi bir insan olarak yaşamaya çalışıyorum.

Ekonomik olarak suni teneffüs yaptığımız bu günlerde umarım insanlık bilinci içinde bir şeyler yaparız, farkında olmadığımız bir ‘toplum psikolojisinde zedelenme’ ile karşı karşıyayız; insanlar gelecek yarının ne getireceğinden endişe duymakta.

Elbet herkes Ebru Gündeş olup kolundaki 700.000 TL’lik saatle gazetenin magazin sayfasında olmak ister ama toplumun %80’i maddi zorlukların çıkmazında kalıp intihara sürüklenen ve sonrada gazetelerin 2. Sayfasına düşen insanlarla dolu.

Sahi yarınlar nasıl olacak? Kim belirleyecek gelecek yarınları?

Bazı kesimler aynı seyriyle devam edeceğini söylemekte, ben ihtimal bile vermiyorum. Yeni bir dünya düzeniyle çok yakın zamanda tanışacağımızdan eminim.

Umarım gelecek yarınlar yaşadığımız zorlu günlerin yaralarını saracak kadar umut dolu olur.

Neticede; Korona bu Dünya için bir kırılma noktasıydı, pandemisi geçecek ama sonuçları kalıcı olacak; bir daha eskisi gibi olamayacağız. İşimizden tutunda yaşadığımız tüm ikili ilişkilerde ve iletişimde bile paylaşımcı yaklaşımlar rağbet görmeli.

Bazen ikinci bir şans olmayabilir, gönül isterki fizyolojik, ekonomik ve psikolojik olarak toplum olarak sapasağlam basalım yere, basarken de gelebilecek olası 2. Dalganın ilkinden çok daha yıkıcı sonuçlar doğuracağını unutmayalım.

Ben her daim güzel yarınlar için, toplum bilinci ve psikolojisi için mücadele ettim. Gelecek yarınlarda eskisinden çok daha fazla mücadele edeceğim. Herkes bu bilinçle yaşarsa çevremizi aydınlatabiliriz.

Yanan orman yangınında tüm hayvanların bir köşeden yangını seyrederken minik bir serçenin ağzıyla su taşıdığını unutmamak gerek.

Herkes elinden geleni yaparsa, inandığı değerler ve güzel yarınlar için topluma katkı sağlarsa konuşacak çok az şey kalacaktır.

Ekonomik suni teneffüs paketlerimiz hayırlı olsun, gönül ister ki her şey çok ama çok güzel olsun; öpülecek dudak kaldıysa.

Sağlıklı günlerde görüşmek ümidiyle, sağlıcakla kalın.