Ekonominin yönetimi, politikaların belirlenmesi ve uygulanmasına ilişkin dönem dönem kafa karışıklığı yaşanabiliyor. Son dönemde bizde bu kurumlar hangileri, kağıt üzerinde nasıl konumlandırıldılar, uygulama ne şekilde oldu bunu inceleyelim bugün.

Dünyada eşi benzeri olmayan Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemine geçtikten sonra tüm kurumlarda bir kargaşa başladı ve bunun önü alınamıyor. 16 Nisan 2017 Türkiye için çok önemli bir değişim tarihidir. Anayasadaki önemli değişikliklerin halk oylamasıyla kabul edildiği bu köklü yapısal değişikliğin uzun vadede Türkiye üzerinde etkilerinin ne şekilde oluşturacağınıı zaman gösterecek ve Türkiye siyasi tarihini analiz edenler için de önemli bir çalışma alanı sağlayacaktır.

Yeni sisteme göre ilk seçimler 24 Haziran 2018’de gerçekleştirildi. 10 Temmuz’da da yeni sistemin ilk kabinesi görevine başladı. Bu kabinede ekonomiyle ilgili önemli görevler tek bir bakanlık altında birleştirildi ve o bakanlığa da “Hazine ve Maliye Bakanlığı” dendi. Malumunuz bakan olarak da Berat Albayrak atandı. O dönem için bu bakanlığın bu kadar güçlendirilmiş olması ve Berat Albayrak’ ın bu göreve atanması birçok çevrede sürpriz olarak algılanmıştı. Dünya ve Türkiye Ekonomik çevrelerinde bu atama şaşkınlıkla karşılandı. Hatta Erdoğan aile şirketini kurmaya başladı diyenler oldu.

Neydik ne olduk?

Peki sistem değişikliğinden önce, Binali Yıldırım’ın başbakan olduğu 65. Hükümet’te yukarıda bahsettiğim ekonomiyle ilgili görevlerde kimler bakanlık yapıyordu?

Mehmet Şimşek - Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı

Nihat Zeybekçi – Ekonomi Bakanı

Lütfi Elvan - Kalkınma Bakanı

Naci Ağbal - Maliye Bakanı

Yukarıda saydığım isimlerden Lütfi Elvan ve Naci Ağbal, Berat Albayrak’ ın istifası ve önceki Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın görevden alınması sonucu ekonominin dümenine geçen isimler. Şimdiye kadar gördüğümüz kadarıyla oldukça uyumlu bir çalışma gerçekleştiriyorlar. Bu değişiklikleri kronolojik olarak düşündüğümüzde herhalde şu benzetmeyi yapmak doğru olur;

Teknik Direktör koltuğunda oturan Sayın Erdoğan çift forvetli sistemden, tek forvetli Berat Albayrak sistemine geçip, sonuca tesir edemediği anlaşılınca tekrar çift forvetli sisteme geçmiştir. Bu arada da Sayın Elvan ve Sayın Ağbal’ ı da yedek kulübesinde her an oyuna girecek şekilde hazır tutmuştur.

Burada çok önemli bir noktaya değinmek lazım. Tüm Dünyada bağımsız olan Merkez Bankasının bağımsızlığı kaldırılmış ve Sayın Erdoğan oynattığı oyuncuların performansını beğenmediğinde hemen sahaya girmiş ve maçın durmasını yada seyrinin değişmesini sağlamıştır.

Yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ile Maliye Bakanlığına atanan Lütfi ELVAN’ ın uyumlu çalışması ile dövizde ve altında düşme faiz oranlarının artışı ile sağlanmışken Erdoğan yine sahaya girip faiz ve Enflasyon ile ilgili açıklama yaptı.

Murat Uysal’ın suçu neydi?

Bu hafta içi önce TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’ nun faize ve bankalara karşı açıklamaları, arkasından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem’in tweetleri ve nihayet en önemlisi Cuma günü Sayın Erdoğan’ın konuya ilişkin açıklamaları bir arpa boyu yol alamadığımızı bize gösterdi. Risk buydu ve işte realize oldu. Bu konuya ilişkin zaten pamuk ipliğine bağlı olan güven çok çabuk zedelenmiş oldu. Faizin sebep enflasyonun sonuç olduğunu, enflasyonu düşürmek istiyorsak faizi düşürmemiz gerektiğini savunan söyleme geri dönmüş olduk. Ben bunun tam tersini savunduğumu burada birkaç kere yazdım. Sayın Ağbal ve Sayın Elvan da böyle düşünecek olmalılar ki göreve geldiklerinden beri Merkez bankası faizlerinde artışlar gerçekleştirildiğini görüyoruz. Ekonomideki bu çift sesli ve kafa karışıklığı varmış görüntüsü veren durum devam ederse son 3 yılda yaşadığımız sıkıntıların çok daha kötüsünü yaşamaya başlayacağımız aşikar.

Burada sorulması gereken çok temel bir soru daha var;

“Madem faizlerin düşük tutulması ekonominin sağlığı açısından daha iyi, Murat Uysal’ı neden görevden aldınız?”

Bu soruya pekala faizleri düşük tuttuğu için almadık, sebep başkaydı şeklinde de cevap verilebilir. Belki de sorunlarımızın hepsinin düğümlendiği nokta burasıdır. Çünkü o başka olan sebebi ekonomik aktörlerin hiçbiri bilmiyor. Ve bu sistemde Sayın Cumhurbaşkanı’nın da bunu açıklama gibi bir zorunluluğu yok, belli ki niyeti de yok.

Bankalar son günlerde 50 milyar gibi küçük bir meblağı bile ödeyemiyor. Nakit sıkıntısı had safhada. Para çekmek için önceden randevu almanız gerekiyor. Bir ara para basıyorduk baktılar ki gemi batıyor bir süre buna ara verdiler.