Dün gelen nisan ayı verileri, ekonominin motoru olan sanayi üretimi yüzde 30 oranında küçülürken cari açığın büyümeye devam ettiğini gösterdi. Ekonomide normalleşmeyle birlikte bu tablo yılsonunda neyi gösterir bilmiyoruz ama birkaç ay daha süreceği belli olan bu trend çok büyük tehlikelerin işareti.

2019 Nisanı’nda 469 milyon dolar açık veren cari denge, bu yıl aynı ayda 5 milyar doları aşkın açık verdi. Yine dün açıklanan sanayi üretim verileri de nisanda rekor bir düşüşle, yüzde 30.4 oranında gerilemenin yaşandığını gösterdi.

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme oranları tartışılırken genellikle cari açığın finanse edilebilir, makul seviyede açık verdiği dengeden söz edilir. Cari açığın sürdürülebilir olacağı büyüme oranı son yıllara kadar yüzde 5 olarak kabul edilirdi ama son yıllarda bu oran aşağı çekilmişti. Kesin hesaplama yapılamasa da ekonomideki üretim yapısının bozulması nedeniyle sürdürülebilir denge için büyümenin yüzde 3-4’e düştüğünden söz ediliyordu.

Hükümet ise bu yıl yüzde 5’lik büyüme hedefine karşılık düşük oranda cari açık öngördü. Pandemiyle birlikte iktidarın sözcüleri büyüme oranlarının küçüleceğini, cari açık rakamının dengede olacağını söylemeye başladılar. Ancak nisan ayı verileri bu tahminlerin tutmayacağını açıkça gösterdi. Tek bir aya bakarak yılın tümü için somut bir tahminde bulunmak mümkün değil. Ancak mayıs ayında da benzer tablo bekleniyor. Ne ölçüde normalleşir belli değil ama özellikle turizmdeki çöküş ve en büyük pazarımız Avrupa’daki durum yılsonunda, iyileşse bile, kötü bir tablonun oluşacağını gösteriyor.

Bu aşamada hükümetin ekonomide çizmeye devam ettiği pembe tablonun gerçekçi olmadığı, 2020 yılı için belirlenen hedeflerin kadük hale geldiği rahatlıkla söylenebilir. Bakan Berat Albayrak 2020 yılı rakamlarını revize etmek için erken olduğunu söylüyor ama yapılması gereken şey mevcut bozulmanın ortaya konup TBMM’ye yeni bir bütçenin sunulması. Hükümetin yönetim anlayışını göz önünde tuttuğumuzda ise böyle bir umudumuz gözükmüyor.

İçerideki kıt tasarruflar dış borca gidiyor

Sanayi üretimi nisanda yüzde 30.4 gerilerken, yıllık düşüş yüzde 31.4’e ulaştı. İmalat sanayi üretimindeki düşüş yüzde 32.5’i buldu. Yapılan anketlerde sanayi üretiminin aylık yüzde 10.5, yıllık yüzde 23.3 düşmesi bekleniyordu. Beklentilerden çok daha kötü gelen düşüşün mayısta da belki daha yüksek oranlara çıkarak sürmesi bekleniyor.

Nisan ayı ödemeler dengesinde cari açık rakamı için de piyasaların beklediği rakamlardan kötüsü geldi. 4.4 milyar dolar olması beklenen nisan ayı cari açığı 5 milyar 56 milyon dolara yükseldi. Bunun sonucunda da yıllık cari açık yeniden eksiye geçip 3 milyar 291 milyon dolar oldu.

Dış ticaret açığı nisanda geçen yılın aynı ayına göre 2.3 milyar dolar artarak 3.8 milyar dolara ulaştı. Geçen yıl aynı ayda 2.3 milyar dolar net fazla veren hizmetler dengesi de bu yıl aynı ayda 240 milyon dolar net açık verdi.

2019 Nisan ayında 433 milyon dolar giriş kaydeden doğrudan yatırımlar kaleminde, bu yılın aynı döneminde 133 milyon dolar çıkış yaşandı. Yine aynı dönemde, portföy yatırımlarında yaklaşık 2.4 milyar dolarlık net çıkış gerçekleşti. Alt kalemlere bakıldığında ise bu yıl nisan ayında yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 847 milyon dolarlık, devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 1 milyar 13 milyon dolarlık net satış yaptığı görüldü.

Bilindiği gibi, ödemeler dengesi ülkenin döviz bilançosunu gösteriyor. Yurtdışına yüksek dış borcu bulunan Türkiye, geçtiğimiz süreçte net döviz ödeyicisi olunca ekonomideki dengelerin bozulması da kaçınılmaz oldu. Bu dönemde bankaların 1 milyar 30 milyon dolarlık, diğer sektörlerin 763 milyon dolarlık net geri ödeme gerçekleştirdiği de görüldü.

Böyle bir dönemde yapılması gereken Dışarıya güven verecek ekonomik kararları ortaya koyup gerek borçlanma gerek swap anlaşmalarıyla döviz rezervinizi güçlendirmektir. Halbuki uygulanan politikalar sonucu resmi döviz rezervlerinin nisanda 8.6 milyar dolar azaldığı görülüyor.

Kısacası; Türkiye’nin büyümesi için hâlâ dış kaynağa ihtiyacı açıkken, uygulanan politikalarla zaten yetersiz iç tasarrufları bile dış borç geri ödemelerinde kullanıyoruz. Böyle büyümemiz mümkün değil. Bu dönemde sermaye hareketlerini kısıtlama ve içe kapanmanın ekonomide büyük daralmalara ve yoksullaşmanın büyümesine yol açması kaçınılmaz.