Okumayın okuyup da ne olacak. Okudukça dert sahibi olursunuz. Başkalarının derdini yüklenirseniz esas taşıması ağır olan yük budur. Okumazsanız, görmezseniz, duymazsanız ve de hele bilmezseniz huzuru bulur ve öyle yaşarsınız. İşte bu insan profili tam mevcut iktidara uygun bir profil.

Dünyayı bilim yönetiyor. Bilimde dünyadaki yerimizi kavramamızı sağlıyor maalesef lafla peynir gemisi yürümüyor.

Dünyanın en saygın akademik ve popüler bilim yayını, hiç kuşkusuz Nature dergisi. Hepsi de “Nature” adıyla başlayan çok sayıda akademik bilim dergisi ve bir de popüler dergi çıkaran grup uzunca bir süreden beri her yıl bir de natureindex.com adlı web sitesinde (ve derginin özel sayısında) özel bir üniversite endeksi yayınlıyor.

Bu endekste üniversiteler ve bilim kurumları o yıl bünyelerindeki akademisyenlerin yaptıkları bilimsel yayın sayısına göre sıralanıyor. Her yıl bu sıralamanın açıklanması, Türk üniversitesi ve Türk bilimi açısından “O kara gün” tam olarak. Çünkü saç kesiliyor ve öne düşüyor.

Türk üniversiteleri için gerçekle yüzleşme vakti

Saçın rengiyle ilgili tartışmalar sona eriyor. Bu endeks, sonuç olarak üniversitelerin ve bilim kurumlarının bilimsel üretimine bakıyor ve onları bu üretimleri açısından bir sıralamaya tabi tutuyor. Yani bir “en iyi üniversite” sıralaması değil. İlla bir isim verilecekse, “En iyi bilim yapılan üniversite” sıralaması.

Bu yıl da birinci Harvard

Bu sıralamanın birincisi uzun yıllardır değişmiyor. Amerika’nın Boston şehrindeki ünlü Harvard Üniversitesi rakiplerinden uzak ara önde, en çok bilimsel araştırma yapılan ve akademisyenlerinin de en çok makale yazdığı üniversite. Harvard’ı endekste birinci sıraya yerleştiren rakam, 925.15… Üniversitenin geçen yılki rakamı 877.2 imiş ve kurum zaten çok yüksek olan bilimsel çıktısını bu yıl yüzde 2 arttırmış.

Sıralamada Harvard’ı izleyen üniversite yine Amerika’dan. Batı kıyısında San Francisco yakınlarında ve Silicon Vadisi’nin göbeğinde yer alan Stanford Üniversitesi. Onların skoru 646.44… Harvard’ın üçte ikisinden biraz fazla yani.

Üçüncü sırada Boston’da Harvard’ın kapı komşusu MIT var, onların skoru 560.07.

İlk on sırada bu üç Amerikan üniversitesi var. Sonra? Sonra bilim dünyasının yükselen yeni gücü Çin’den dört üniversite birden girmiş ilk 10’a. Birleşik Krallık’tan Oxford ve Cambridge ve bir de Japonya’dan Tokyo Üniversitesi.

İlk 500 sıralamasında yokuz

Sıralama uzun, 500 üniversite var. Ve maalesef ilk 500 üniversite içinde Türkiye’den tek bir üniversite bile yok.

Türkiye’nin, akademisyenleri saygın yabancı bilim dergilerinde en çok yayın yapan üniversitesi Bilkent. Onun skoru 13.59. Yani Harvard’ın üretiminin 68’de 1’i kadar. Dehşet verici bir fark. Bilkent, 2018’e göre 2019’da bilimsel çıktısını yüzde 68 oranında arttırmış, bu müthiş bir artış ama bu bile Ankara’daki bu vakıf üniversitesini ilk 500 bilim üniversitesi arasına sokmaya yetmemiş.

Türkiye’de ikinci sırada İstanbul Teknik Üniversitesi var. Bu bilim kurumunun skoru sadece 12.07. Onu Boğaziçi Üniversitesi izliyor, bir yerde devlet üniversitelerinin medarı iftiharı ama Boğaziçi’nin skoru sadece 5.03 seviyesinde. İlginçtir, dördüncü sırada daha da genç bir vakıf üniversitesi var, Koç. Onun skoru 3.44.

Çin Bilimler Akademisi

Tabii Nature dergisi sadece üniversiteleri sıralamıyor. Bir de üniversite olmayan bilim kurumlarının da dahil edildiği bir sıralama var. Bu bilim kurumları dünyada ve Türkiye’de bilimsel araştırma-geliştirmede önemli yeri olan kurumlar.

Bu sıralamaya bakınca işler değişiyor. Çünkü dünya birinciliği Çin Bilimler Akademisi’ne geçiyor. Akademiyi birinciliğe taşıyan skor, 1784.6… Fakat şunu aklımızda tutalım, Çin Bilimler Akademisi kendi bünyesinde pek çok farklı bilim disiplininden alt akademiler ve grupları içeriyor.

Kurumsal bilimde ikinci sırada Harvard var, onun skoru 935.34, üçüncü sırada Almanya’dan Max Planck Derneği yer alıyor. Büyük fizikçi Max Planck’ın adını taşıyan bu dernek de, altında yüksek enerji fiziğinden tıbba, yer bilimlerinden meteorolojiye kadar pek çok başka kurumun şemsiyesi aslında ve bu kurumun skoru 766.57.

Dördüncülük Fransa’nın meşhur Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi CNRS’ye gidiyor.

Peki Türkiye ne durumda? İlk 500’de tek bir Türkiyeli kurum bile yok.

Ama bizde, mesela Çin’in Bilimler Akademisi veya Fransızların CNRS’si, Almanlar’ın Max Planck Derneği ile benzer fonksiyonlara sahip TÜBİTAK var. Yani Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu. Acaba o ne durumda? Maalesef TÜBİTAK kurumsal sıralamada Türkiye’nin 72. sırasında.

Bilkent, İTÜ, Boğaziçi

Türkiye’de hiçbir kurumun dünyada ilk 500’e giremediğini hatırlatıp yeniden Türkiye listesine bakalım. Birincilik burada da Bilkent’te. İkinci İTÜ, üçüncü Boğaziçi, dördüncü Koç ve beşinci ODTÜ.

İlk sırada yer alan Bilkent’in skoru sadece 14.09. Hadi onu Çin Bilimler Akademisi ile kıyaslamayayım da dünya ikincisi Harvard ile kıyaslayayım. Harvard’ın skoru 935.34. Bu kez Harvard’ın sadece 66’da 1’i Bilkent.

ABD açık ara önde ama…

Nature dergisi, üniversite ve diğer bilimsel araştırma kurumlarını bulundukları ülkelere göre de sıralamış. Yani bir çeşit “ülke puanı” da çıkartmış.

Tabii baktığınızda uzun zamandan beri Amerika bilimsel araştırma konusunda dünyanın lider ülkesi. Bu yıl da bu liderlik değişmiş değil. ABD’nin puanı 20152.48. İkinci sıradaki Çin’in puanı ise 13566.11. Yani ABD uzak ara önde gözüküyor.

Ama bu görüntüye aldanmayın. Çünkü ABD’nin puanının genel dünya toplamı içinde oluşturduğu pay son 4 yıldır geriliyor. Nitekim ABD bu yıl da yüzde 4 civarında geriye gitmiş durumda. Buna karşılık Çin’in toplam içindeki payı son dört yıldır muazzam bir hızla, toplamda yüzde 68’e varan bir hızda artmış. Bu eğilim böyle birkaç yıl daha devam ederse Çin ABD’yi geride bırakacak. Sıralamada üçüncü sırada Almanya, dördüncü sırada Birleşik Krallık, beşinci sırada Japonya var.

Türkiye 39’uncu sırada

Peki Türkiye? Biz maalesef 39’uncu sırada kendimize yer bulmuşuz. Puanımız 64.51. Birinci sıradaki ABD’nin 312’de 1’i kadarız. Hani şu tıbbi malzeme yardımı yaptığımız ABD’nin. Çin’in ise 210’da 1’iyiz. “Yarasa çorbası içen insanların ülkesi” diye aşağı gördüğümüz Çin’in yani.

Sadece bu sıralamaya bakmak, dünyanın gittiği yönü ve esas liderlik mücadelesinin hangi alanda kimler arasında yapıldığını görmek için yeterli. Tabii Türkiye’nin maalesef bu yarışta çok ama çok gerilerde yer aldığını, ülkemizin bilimsel çıktısının kendi çapımızda küçümsediğimiz İtalya, İspanya, İran, Yunanistan gibi ülkelerden bile daha az olduğunu görmemiz lazım.

Dünyayı bilim yönetiyor

Son olarak, bizde sık sık küçümsenen, çikolata ve gizli bankacılık ülkesi olarak bilinen İsviçre’den söz etmek istiyorum. Avrupa’nın göbeğindeki bu görece küçük ve dağlık ülke, dünya biliminde en çok üretim yapan ilk 10 ülkeden biri, sırası 8’incilik. Bu küçük ülkenin dünyanın en çok bilim yapılan üniversiteler listesinin ilk 20 sırasında iki üniversitesi birden var; biri Zürih’teki ETH, diğeri Lozan Üniversitesi. Unutmayın, korona krizi de bize gösterdi, dünyayı bilim yönetiyor. Bilimi kim yapıyorsa, dünya da onun.