Evet, on bir ayın sultanı Ramazan ayı ve bayramını da geride bıraktık. Bayram ziyaretlerinde en çok konuşulan konular sıralaması şöyle gerçekleşti. Birinci sırada İçişleri bakanı Soylu’nun Kato Dağında ki bayram namazı, İkinci sırada DOLar’da ki gevşeme, Üçüncü sırada Karadeniz fırtınası İmamoğlu’na yapılan Pontus yakıştırması.

İlk sırada ki Soylu’nun Kato dağında ki bayram namazına girmek istemiyorum, Seyrettiğim görüntüler beni fazlası ile üzdü. Bu konuyu daha fazla sulandırıp kutsal vecibemizin daha çok yerilmesinin bir anlamı yok.

İkinci sırada DOLar’da ki gevşeme, Bayram arifesi başlayan gevşeme, bayram süresince devam etti, Bunun olumlu ve olumsuz birçok tarafı olduğunu ve olumsuz taraflarının ağır basıldığının bilinmesini isterim. Merkez Bankası’nın kuru dengede tutmak için bozdurduğu dövizi yerine koyma çabasını tabi ki anlıyor ve destekliyorum. Onun yanında döviz alımını ucuz kurdan alan yabancıları da unutmamak lazım. Bu konuda sorulan ikinci soru şu! Daha düşer mi? Gönül isterdi ki çıkan yabancıya yüksek kurdan döviz satıp, sonrasında kalıcı bir düşüş yaşamak.

Ülkemizde ki ekonomik verilerde değişen bir şey yok, Haliyle kurda ki düşüşünde kalıcı olmayacağını ön görüyorum. Ekim ayına kadar sürecek olan döviz cinsinden dış borç ödemesi var, bir yandan reel sektör yanı sıra Hazine borçlarını çoğalmasına rağmen, ekonomi küçülmüş. Artışların önemli bir kısmı yeni borçlanmadan kaynaklanmıyor, kur yükseldikçe ödenecek borç miktarı artıyor. Son bir yılda ki %32lik kur artışının Kamu Dış Borç artışına TL etkisi 129 milyar TL.

Devekuşu gibi bir ekonomimiz var, döviz kuru düşmeye başladığı zaman, her şeyin düzeldiğini sanıyoruz, Devekuşu’da başını kuma gömdüğü zaman saklandığını sanıyor ya he işte öyle. Üretim küçülüyor, sanayi küçülüyor, imalat küçülüyor, lokomotif sektör olan inşaat sektörü geniş bir küçülme yaşıyor.

FED yetkililerinin faiz indirimi olabileceği açıklamaları, hacimsiz döviz işlemleri, Merkez bankasının müdahale önlemleri ve bayram süresince piyasaların kapalı olması kurdaki düşüşün sebepleri arasında sayılabilir. Bu düşüş de reel sektörün döviz borç stokunun azalması en azında sevindirici bir eylem olacaktır.

23 Haziran İstanbul seçimlerine kadar zorlama bir ekonomi ile yola devam ediyoruz. Seçim sonrasına Allah kerim mantığı ile devam edeceğiz.

Üçüncü sırada kendisine yapılan eleştiriler ve haksızlıklarla ülke gündeminde hep ilk sıralarda olan İmamoğlu var. Bu konu uzaktan yakından ekonomi ile ilgili olsa da siyaset içerdiği için bu konuyu da pas geçiyorum.

Her ne kadar bayram üzeri AVM’ler ve çarşı pazar tıka basa dolu olsa da, mağaza ve çarşı esnafı kalabalıktan memnun fakat ciroların düşüklüğünden şikâyetçi görünüyor. Her ne kadar yaz aylarında piyasaların hareketlenmesini bekliyor olsak da daralan ve küçülen ekonomide hareket çok, nakit akışı yok. Bayram tadında bir ekonominin ülkemize nasip olması dileği ile.

Hayırlı Cumalar, sevgi ve sağlıkla kalın.