Eskiden ülkeyi yönetenler başarısızlıklarına kılıf arar, mazeret üretir, bahane bulurdu.

Artık öyle yapmıyorlar; Resmen kafa yapıyor, dalga geçiyorlar.

Başbakan eskisi Binali Yıldırım’ın doların yükselişi karşısında ‘aman, dolsa ne olur dolmasa ne olur’ demesi, Maliye Bakanı Albayrak’ın, çıktığı son televizyonda dolar yükseliyor kaygısına kapılanlara ‘maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz’ diye sorması hep bunun göstergesidir.

Baktılar ki doları kontrol etme şansları kalmadı ‘aman, yükselse ne olur düşse ne olur’ noktasına geldiler.

E hani dış güçler operasyon çekiyordu?

Hani içteki ve dıştaki hainler dolar düşünce üzülüp yükselince seviniyordu?

Hani Türkiye’nin lider olmasını hazmedemeyenler ekonomimize ayar çekiyordu?

E hani; “Dövizi tırmandırmaya çalışıyorlar. Bakın bugün onlara sesleniyorum. Ey finans sektörünün içinde olanlar, kalkıp da piyasadan dövizleri toplayıp, döviz yükselecek şöyle olacak böyle olacak bu tür provokatif eylemlerin içerisine giriyorsanız bunun bedelini çok ağır ödeyeceksiniz” deniyordu?

Hepsi boşmuş, dolar yükselse de olurmuş, düşse de. Nasılsa maaşlarımızı dolar üstünden almıyormuşuz!

Albayrak ve saray soytarısı sözde gazetecinin programını sonuna kadar izlemedim, tahammül edemedim çünkü.

Zaten programın akıbeti de yandaş sunucunun söze ‘ben ekonomiden anlamam’ diye başlamasına karşılık Berat Albayrak’ın ‘sorun değil, ben de anlamıyorum’ demesi ile az çok belli olmuştu.

Berat Albayrak’ın ekonomiden anlamadığı bir sır değil, itiraf etmesine de gerek yoktu. Ama yandaş sunucunun ekonomiden anlamıyorsa da ‘gazetecilikten’ anlaması gerekiyor, gazetecilik yapması bekleniyordu.

Malumunuz artık Türkiye’de gazetecilik soru sormak değil, siyasilerin kendince cevaplarını soru haline getirmekten ibaret. Bu da öyle oldu.

Maaşını dolarla mı alıyorsun diyene, hele ki karşındaki bir maliye bakanı ise; maaşımı dolarla almıyorum ama siz ülkeyi öylesine dolarize ettiniz, dolara bağladınız ki, doların artışı beni iğneden ipliğe etkiliyor sevgili bakanım. Tamam ben dolarla maaş almıyorum ama yaptığınız bütün ihaleler neden dolar endeksli diye sorması gerekiyordu.

Maaşımı dolarla almıyorum da sizin verdiğiniz bütün hizmetlere karşılık dolarla borçlanıyor olmamı nasıl izah edeceksiniz sayın bakanım demesi gerekiyordu.

Dolar borcunuz mu var diye soran maliye bakanına, benim yok ama ülkece dolar karşılığı borçluyuz sayın bakanım, sizin yaptığınız köprüden bile dolara endeksli geçmiyor muyuz diye sorması gerekiyordu.

Dolarla bir işiniz var mı diye soran maliye bakanına, benim yok ama sizin bütün müteahhitlik hizmetleriniz dolara endeksli, bu paralar benim cebimden çıkmıyor mu diye sorması gerekiyordu.

Dolardan anlamam, dolarım da yok ama geçiş garantili, yolcu garantili, hasta garantili ihaleleri kapan şirketlerin alacaklarına karşılık, ben gariban dolar olarak borçlandırıldım, bu benim için sorun değil mi sayın bakanım bile diyemedi.

Doların yükselişini umursamayacaksak eğer, neden aylardır dolar yükselmesin diye Merkez Bankası’nın dolarlarını piyasaya sürdünüz de merkez Bankasını tam takır kuru bakır bıraktınız sayın bakanım diye sormasını zaten beklemiyordum da en azından, sorun doların yükselmesi değil Türk lirasının değer kaybetmesi değil mi sayın bakanım, bırakın doları Bulgar Levası bile 4 lira 40 kuruş oldu, Türk Lirası neden durmadan değer kaybediyor, diye sorması gerekiyordu.

Soramadı…

Bilmediğinden, anlamadığından değil, daha yeni dolar arttığı için benzine 23 kuruş zam geldiğini bilmeyecek dara cahil de değil ama maalesef bu yüreğe ve o gazetecilik ahlakına sahip değil ki soramadı.

Dayanamadım kapattım, sayın bakan “yurtdışına gidemiyoruz diyenler var. Vatandaşın böyle bir derdi yok” bile demiş.

Ben de biliyorum, vatandaş iki büklüm olmuş evinin yanındaki bakkala gidemiyor ama o açıklamaya karşılık, ‘elin emeklisi, maaşıyla dünyanın öbür ucundan gelip ülkemizde 5 yıldızlı tatili nasıl yapıyor, bunun Türk lirasının değer kaybıyla bir ilgisi yok mu’ diye sorulması gerekiyordu.

Sormadı, soramadığı gibi anlatılan her şeyi de “doğru doğru” diye tasdik etmesi tam bir zavallılıktı.

Şimdi diyeceksiniz ki ya hocam, sen şimdi bu yazında ekonomiyi, maliye bakanını mı eleştirdin yoksa Ahmet Hakan’ı mı?

Haşa, bu hükümeti eleştirmek mümkün mü? Bu hükümet ve mensuplar sorgulanamaz, yargılanamaz, eleştirilemez çünkü gerek yoktur.

Her ne iyi yapıldıysa kendileri, her ne kötü başımıza geldiyse hep başkaları sorumludur.

Bunlardan birisi de Ahmet Hakan mesela…

Ah bu Ahmet Hakan var ya, mahvetti ekonomimizi…

Bu Ahmet Hakanlar olmasa ekonomi çoktan düzlüğe çıkmış, bolluk bereket içinde yüzüyor olacaktık!

Hani bir atasözü vardı; “eşeğini dövemeyen semerini döver!”

Ben de biraz Ahmet Hakan’ı döveyim dedim, hepsi bu…