İnsan ilişkilerinin sağlıklı olması için mutlak suretle iletişimin doğru olması gerekir. İletişim psikolojide karşılıklı iletmek anlamına gelir. İnsan ilişkilerinin sağlıklı temellere oturması için bazı şartlar gerekir.

İletişim; en basit tanımıyla, özne ile nesne arasındaki hiç kesilmeyen, karşılıklı bir etkileşim sürecidir. Özne ve nesne heterojen bir şekilde kendi içinde dengeli bir eğilim göstermek zorunda değildir.

Ne yazık ki, iletişim kurma eğilimi git gide yok oluyor. Beni üzen yanıysa iletişim teknolojileri geliştikçe kaybediyoruz bu özelliğimizi.

Sahi teknoloji bizleri bazen kendi girdabına mı çekiyor acaba?

İletişim kelimesinin, belirlenmiş 200 üzerinde tanımının bulunmasına rağmen, henüz tam olarak uygun olmuş olan bir tanımın yapıldığını söylemek mümkün değildir. Türkçedeki iletişim kelimesi anlamından da anlaşılacağı üzere ikinci yaklaşımda ifade edilen enteraksiyon ve karşılıklı etkileşimden yola çıkılarak ve çevrilmiş, genellikle de bu yaklaşım çerçevesinde şekillendirilmiştir.

Bir disiplin olmayı hedefleyen güçlü temellere oturtmaya çalışan, interdisipliner çalışma alanı olan iletişim belki de kendi teorilerinden ortaya çıkan tanımsal ve kendini üzerine konumlandırdığı bilimsel çerçeveyi doğru belirleyerek, communication kelimesine daha doğru bir karşılık bulmalıdır.

Günümüz gelişmiş çağında iletişim kurmanın sosyal medyadan takipleşmek ve birbirine beğeni atmak olduğunu sanan bir gençliğin olması da elbet ki bizleri köreltiyor.

Anlaşmazlıkların, yanlış anlaşılmaların temelinde bu sorun var. İletişim kuramamak. Aynı dili konuşsak da; aynı duygu ve düşüncelerle orta yolu bulamıyoruz.

İletişim kuramamak; modern zamanların en büyük ironisi, yeni icatların hemen hepsi kolay erişmek ve ulaşılabilirlik üzerine kurulu.

Lakin çok büyük bir boşluk var burada; artık birbirimizi anlamıyoruz.

Anlamak ve anlaşılmak isteyip, istemediği en önemli kıstas kanımca.

iletişim kuramadığımız insanlara ulaşılabiliyor olmamızın da bir avantaj olduğunu düşünmüyorum ben.

keşke onu görmek için günlerce mahallesinde beklesem,

soğuktan donsam, hastalansam,

yanımdan geçen arabalar üstümü ıslatsa,

Keşke ben bir an için, sadece küçük bir an için aylarca sevdiğim bir insanın evinin önünde dolanıp dursam.

Onca çabanın, emeğin karşılığında hafifçe gülümsese bana ve; ‘yıllar oldu neredesin?’ dese.

Sonra özlediğim bir akrabama mektup yazsam uzun uzun, aylarca gidip gitmediğinden bile emin olamasam; içerisinde eski günleri yad eden özlem dolu mısralar olsa..

Ve keşke aylar sonra bir cevap gelse bana. o da uzun uzun şeyler yazmış olsa gönderdiğim ve aldığım bu iki mektup ömrümden bir yıl alıp götürse.

Dünya hızla ışınlanma teknolojisine giderken, benim bu teknolojiden tek beklentim böyle şeylerin yaşandığı zamanlara gitmek ve orada kalmak olurdu herhalde.

Çünkü birbirini anlayan iki insanın, birbirine erişebilmesi için herhangi bir teknolojiye ihtiyacı yoktur. Bunca gelişmiş teknolojinin arasında iletişim kuramama sorunu toplumu çürütüyor.

Duygularımızı, düşüncelerimizi ve en önemlisi hissettiklerimizi doğru şekilde ifade edememek tarafların arasına bir duvar örüyor.

Ne yazık öyle değil mi?

Ah şu korona keşke kaybettiğimiz tüm duygu ve iletişim kanallarına da bir el atsa.

Sevgilerimle, hoşçakalın.