Yüzyılı aşkın süredir devam eden ezeli rekabetin dün itibariyle bir yenisini daha yaşadık…

Maç önceki analizlerinde gerek makro gerek mezo (yıllık ve 4-5 haftalık) dönem Beşiktaş’ı favori gösteriyordu. Ve nitekim oyun içinde yaşananlarda bunu doğruladı.

Şenol hoca yine taktik strateji bilgi eksikliğinden kaynaklanan formasyon değişikliğine gidemedi… Ve sadece doğru veya yanlış adam değişikliğinle maçı bitirmeyi düşündü…

Oysa elindeki kadronun yapabilirlik seviyesi rakibinle tartışılamayacak kadar pozitif yöndeydi…

Her zamanki gibi oyunun finaline doğru kalıbın dışına çıkan futbolcularını uyarmadı. Ön plana çıkma duygusu ve farkındalık yaratma düşüncelerine giren bazı oyuncularını ikaz edebilir yavaş ve ortak beraber oyun mantalitelerini telkin edebilirdi…

Skor lehlerine iken Emenike’nin stoperlerinin duruş hatasından kaynaklanan girdiği pozisyonu yeterince değerlendirememesi rakibin aynı düşünce ile oynadığı ikinci uzun topta golü yemelerine sebep oldu.

Advocaat ise maç öncesi analizinde avantaj dezavantaj kuralı ile düşündüğünü sandığım oyun içinde inisiyatifi Beşiktaş’a verme adına gerçekleşmesini beklediği yanlışın bedelini fark yiyerek ödeyebilirdi çünkü Fenerbahçe’nin futbolcu kalitesinin en düşük olduğu bölgede oyunu kabul etmek fazlaca riziko idi.

Orta alan oyuncularının dönen toplarda manevra kabiliyeti ve penatrasyon yetenekleri rakibe göre kısıtlı idi..

Ancak verdikleri o kadar pozisyonun gole sonuçlanmaması şans faktörünün yanlarında olması maçı berabere bitirmemelerini sağladı.

Özetle Şenol hoca her zaman yaptığı (bilhassa Lyon maçlarında) taktik strateji bilgi noksanlığından kaynaklanan yanlışlarına bir yenisini daha ekledi…

Maç sonu yaşananlar maç öncesi her iki tarafında ortak sebep olduğu gerilimin dışa vurumudur. Unutmayın ki bu maçlar yüzyılı aşkın süredir oynanıyor, gelecekte yine oynanacak değişenler başkan yönetici teknik adam futbolcular olacak…