Sevgili okurlar,
Koca, koca Türk devletlerinin akıbetini hep tarihten öğreniyoruz!
Son Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile ilgili olarak öğrendiklerimiz elbette yetmez ama, yine de basına, kitaplara, gazetelere yansıyanlar kadar okullarda öğrendiklerimizin, büyüklerimizin anlattıkları ile o günleri yaşıyor ve o günlerin  şartlarını anlayabiliyoruz..
Son Osmanlı Padişahı ve ülkeyi hüzünlü bir şekilde terk edişini İnsan hatırlayınca, üzülmeden edemiyor..
Hani böyle olmamalıydı?
İşte, böyle olmaması için yapılması gerekenler yapılmış mıydı?
Bizans’ın yıkılışını anlatanlar, acaba Osmanlı’nın çöküşünü de bilmişler miydi?
O koca yıkılmaz denilen imparatorluk neden yıkılmış, tarihin derinliklerine gömülmüştü?
Bunda,” milliyetçilik, ulus devlet bilinci ile yenilik hareketlerinin rolü” neydi?
Bu büyük çözülme Balkanlar’da, Kuzey Afrika’da, Müslüman coğrafya’da ve Anadolu’da nasıl gelişmişti?
Saltanata, yani Padişahlık sistemine karşı olanların yaktıkları, hürriyet ve özgürlük meşalelerinin, haykırışların, yazı ve makalelerin, romanların, tiyatro eserlerinin de rolünü inkar edemeyiz!..

SEVR İLE DAYATILAN?
İşte Sevr anlaşması ile toprakları paylaşılan ve uzak köşelerinde yeni devletlerin bağımsızlıklarını ilan etmesi ile birlikte içte Ermenilerin, bağımsızlık ateşi ile saldırılarda bulunması, ordunun dağıtılması ve silahların toplanması karşısında artık yapılacak tek hareket vardı, o da Samsun’da o “İstiklal Mücadelesinin” yani var-olma kavgasının başlatılmasıydı..
Çocukluğu yatılı okullarda, ömrü cephelerde geçen ve yaşadığı alanlar itibari ile sağlık sorunları ile boğuşmuş Türk Milleti’nin bir yiğit, bir kahraman evladı Mustafa Kemal Atatürk, arkadaşları ile birlikte Samsun’a hareket etti..
İşte, her şey bu gidiş ile başladı..
Türk Milleti’nin o ateşten gömlek giydiği günlerin özetini herkes Nutuk adlı kitapta bulabilir..
Bununla yetinmeyenler, daha farklı yazarların, tarihçilerin, İstiklal Mücadelesi’ne katılan kahraman gazilerimizin anlatımlarına başvurabilirler..

TÜRK MİLLETİNİN BAĞRINDAN ÇIKAN ATATÜRK!
Kısacası Türk Milleti’nin bağrından bir Atatürk, öyle kolay çıkmamıştır..
“Atatürk” soyadını alan Mustafa Kemal, daha sonra “Mareşal” ve “Gazi” unvanları ile bu milletin gönlünde taht kuran eşsiz bir destanın adı olmuştur.
Velhasıl “Kurtuluş ve İstiklal “ mücadelesinden zaferle çıkılmış, ama yoksul halkı ile yeni kararların alınması, ülkeyi selamete çıkarmak gerekiyordu.
İş yine başa düşmüştü!
Ekonomide, fabrikalar dikildi, fabrika bacaları tüttürüldü..
Geçit vermeyen dağlar aşılarak, yollar yapıldı, dere ve nehirler üzerine köprüler kuruldu..
Anavatan baştan başa demir ağlarla örüldü..
Sağlıkta, eğitimde, sosyal yaşamda alınan kararlar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin hedefi, ilkeleri belirlendi ve o kutlu yürüyüş başladı..
Türkiye Cumhuriyet’i ilelebet payidar kalacak ve ülke insanı ile birlikte muasır milletler seviyesine çıkarılacak, içte ve dışta düşmana boyun eğilmeyecek, bu manada güçlü ordu, güçlü devlet anlayışı ile ülke yeni baştan yapılandırılacaktı.
83 Yıl önce aramızdan ayrılan ve bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti ile övünen Atatürk Gençliği, Cumhuriyet nesli olarak hala yapmamız gereken çok şey olduğunun bilincinde geleceğe  hep beraber yürüyoruz..

CUMHURİYETE GİDEN YOL?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti ortadadır..
Bütün kazanımları Türkiye Cumhuriyeti ile özetlenebilir..
Onun en büyük sermayesi özgürlük ve bağımsızlık olmuştur..
Halkına yalan söylemeyen, halkına tepeden bakmayan, halkının geleceğini düşünen ve bu uğurda yeniliklere açık, hayati yatırımlara öncelik veren, ümmet toplumundan, millet toplumuna geçişi, kula kulluğu reddedişi, fikri hür, vicdanı hür nesillerin yetişmesi için çabaları kadar,”bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” diyen bir anlayışın timsalidir Atatürk!
Onun için bizler her 10 Kasımlarda bu eşsiz yiğit, bu kahramanlık timsali, eşsiz insan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile bu destansı mücadelenin kahramanları ile şehitlerimizi saygı, minnet ve şükranla anarız..

ATATÜRK’Ü ANMAK?
Onun için, her 10 Kasımlarda, köy ilkokullarında, ortaokullarında, liselerinde, üniversitelerinde, sokaklarında bu ülkenin Atatürk adı dalga, dalga yankılandırılır ve  yaşatılır..
Bugün geldiğimiz noktada, ülkede bir kısır döngüdür sürdürülüyor..
Cumhuriyet’in kazanımları bir,  bir aşındırılıyor, fikri hür, vicdanı hür nesiller yerine dindar ve kindar nesiller öneriliyorsa, Türk Milleti olarak uyanık olmak, tarihteki gelişmelerden dersler almak zorundayız!
“Parlamenter Sistemi” tu-kaka ederek, birin anayasal çizgiye çekmek varken, ona yasaları uydurarak, oyladığımız “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”, Türk Milleti’nin fiilen ikiyi bölmüş, birbirine düşürmüştür..
İşte, içimizdeki fitne ve fesat her gün bir başka şekilde tezahür etmektedir..
Maalesef geldiğimiz bu noktada, herkesin söylediği, yaptığı yanına kar kalmaktadır..
Vatandaş ise kendi sorunları ile boğuşurken, ülkede bir kesim,  ele geçirdiği imkân ve kabiliyetlerin verdiği sarhoşlukla, zenginlik dansları ile karşımızda yer almaktadır!
Hala etnik aidiyetler üzerinden sürdürülen kültür kavgaları, siyasi çekişmelerden medet uman, sıkıştığı zaman “beka” sorunu icat edenler, barışı ıskalayanlar, milliyetçilik damarı ile yeni vurgunlar peşinde koşanların niyetleri, artık açığa çıkmıştır!

TÜRK GENÇLİĞİ?
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünden sanki bugünleri görmüş ve Türk gençliğine yaptığı seslenişi şu şekilde bitirmiştir:
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)”
Bu gidişat karşısında; herkesin aklını başına alması, Cumhuriyet yasalarına uyması, kişi hak ve özgürlüklerine riayet etmesi,  hukuk gereklerinin öncelenmesi, siyasi çekişmelerden uzak durulması, halkın dertleri ile hem dem olunması, genç neslin geleceğe hazırlanması, ülke zenginliklerinin paylaşılmasında, eşit ve adil olunması, yasalar karşısında eşitlik vurgularına uyulması, taciz ve sataşmaların sonlandırılması, iç barışın sağlanması, insanlarımız arasına kin ve öfke, ayrılık tohumlarının ekilmemesi, hem ülkemiz, hem insanımız için gereklidir ve elzemdir!.
İşte Atatürk düşüncesinin temelini oluşturan bu düstur, bu yaşam biçimi, bu duruştur..
Onun için Atatürk hala çok seviliyor, kalplerde yaşıyor, yaşatılıyor.
Onun için Cumhuriyeti ve Atatürk’ü çok seviyoruz!
Ruhu şad olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 10 Kasım 2021 Brüksel, www.bizimsakarya.com.tr