Cumhur İttifakının hükümet kanadı, hem de Miraç Gecesi ABD ve Batı Emperyalizminin Suriye’yi vurmasına çok sevindi.

Resmi ağızdan, Rejim tarafından gerçekleştirildiği yönünde güçlü şüphe bulunan Duma saldırısı karşısında tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşıladıklarını ifade ettiler.

Küçük ortak ne demiş diye merak ettim, baktım, bilge liderin henüz mesaisi başlamamış olsa gerek ki Cumartesi saat 11.00 itibariyle henüz bir açıklama yok.

Gün içinde gelmesi muhtemel açıklamanın da, geçen haftaki füze saldırısından sonra yapılan “Esad yönetimi layığını bulmuş, cevabını almıştır. Füzeli karşılık olumlu ve yerindedir. Esad Suriye'nin geleceğinden sökülüp atılmalıdır” açıklamasından pek farklı olacağını sanmıyorum.

Hadi diyelim ki büyük ortak eşbaşkanlık seviyesinde BOP’çu, sevindirik olması doğal…

Da, düne kadar;

“Suriye’de yaşananların temelinde Büyük Ortadoğu Projesi vardır, oynanan oyunun adı Büyük Ortadoğu Projesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan projenin eş başkanıdır(!)

Bu kanlı proje ölüm saçmaktadır, bu kanlı proje İslam toplumlarının üzerine kabus gibi çökmüştür(!)

Bu zalim projenin eşbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan da sahte gözyaşları dökmektedir(!)

Başbakan ve hükümeti, Irak’ta, Afganistan’da ABD’ye destek vermiş, cinayetlere ses çıkarmamıştır(!)

Suriye’de artan toplumsal şiddetin, çoğalan rejim bunalımının ve iç savaş emaresi veren hadiselerin yeni bir yönetim tasarımına matuf olduğu gün gibi ortadayken AKP hükümetinin bu durum karşısındaki tutum ve takındığı tavır ise sorunlu ve bir o kadar da tehlikeli neticelere kapı aralamıştır(!)

Başbakan Erdoğan’ın BOP’un izdüşümünde vasat bulan, komşu coğrafyalara dönük parçalanma ve kaos senaryosuna, Türkiye’yi figüran olarak dahil etmesi her açıdan utanç ve endişe verici olmuştur(!)

AKP hükümetinin çelişkili ve sorunlu politikaları Suriye’yle ilişkileri kritik ve sorunlu bir aşamaya getirmiştir(!)

Üstelik küresel çevrelerin AKP’yi Suriye üzerine kışkırtması, dozu ve seviyesi kaçan tahrikleri önümüzdeki dönemin birçok olumsuzluğa gebe olacağını göstermiştir(!)

Başbakan Erdoğan’ın bağımsız ve egemen bir devlet olan Suriye’yi iç mesele olarak takdim etmesi Türkiye’yi akıbeti meçhul dar ve karanlık bir tünele sokacak, bu sayede, ülkemizin iç meselelerine başkalarının karışması ve doğrudan doğruya müdahil olması mümkün hale gelecek ve emsal teşkil edecektir(!)

Kaldı ki bölücü terör ve yandaşlarının eylemlerini komşu ülkelerin açıkça desteklemeleri zaten muzdarip olduğumuz bu büyük problemi kontrol edilemez bir noktaya taşıyacaktır(!)

Ve böylelikle bölücülüğün uluslararası bir mesele olması için bütün faktörler bir araya gelecektir(!)

Ortadoğu’ya küresel telkinleri, hevesleri ve düşünceleri servis eden hükümetin dış politikadaki ‘sıfır sorun’ politikası da iflasa ve hezimete uğramıştır(!)

Başbakan Erdoğan, Suriye’ye yönelik ‘sabrımız kalmadı’ derken aslında ABD’nin kanaatlerini iletmekte, ancak aynı kararlılığı bölücü teröre ve himaye eden küstahlara karşı gösterememektedir(!)

Üzücü ve bir o kadar da düşündürücü olanı ise AKP'nin Suriye'ye yönelik uluslararası müdahalede aşırı istekli oluşudur(!)

Suriye’de çıkması muhtemel iç savaşın, mezhep temelli çatışmaların ve etnik anlaşmazlığa dönüşebilecek gerilimlerin Türkiye’ye yansıması ve sirayet etmesi sıkıntılı, sancılı ve yakıcı sonuçların doğmasına meydan verecektir(!)

Suriye’nin istikrarı ve bütünlüğü vazgeçilmez hedef olmalı ve uluslararası müdahale için gerekçe oluşturanlara sonuna kadar karşı çıkılmalı ve milletimiz uygulanacak politikalarla ilgili detaylı bilgilendirilmelidir(!)

Huzura kavuşmamış, iç tansiyonu yüksek ve kaos ortamına düşmüş Suriye’nin, ülkemize ve bölgemize çok olumsuz etkileri olacağı ve dengeleri bütünüyle bozacağı şüphesizdir(!)

Ortadoğu ülkelerindeki değişimde kendi iç dinamiklerin güç alması gerekmektedir. Dayatmalarla, telkinlerle, zorlamalarla mesafe alınamayacak ve kalıcı istikrar sağlanamayacaktır” diyen küçük ortağın bu dönüşümü hangi mucizenin eseridir, onu bir türlü anlayamıyorum.

‘Uluslararası müdahale için gerekçe oluşturanlara sonuna kadar karşı çıkılmalı’ cümlesi ile ‘Esad yönetimi layığını bulmuş, cevabını almıştır’ cümlesinin aynı ağızdan çıkabiliyor olmasında ki bu yaman çelişkinin sebebi hikmeti ne ola ki?

Bu ortaklık için Cumhur ittifakı değil, bu olsa olsa ‘cukka’ ittifakıdır diyenler, haklı mı acaba?