ÇOKOL AYIP ETTİ
Dün ‘Medya Bar’da sendikacı Sedat Çokol’un açıklamasını okudum…
Dudak büküp diyebilirsiniz ki:
- Önemli mi?
Doğru bir soru?
Bizim yazılı ve görsel medyamız, her türlü başkanın nedenli nedensiz, içerikten yoksun açıklamasına yer vermeyi adet edinmişlerdir.
Bu durumda başkanların yüzü ister istemez eskiyor; okuyucu bıkıyor.
Ancak bu sefer Çokol’un açıklaması hemen dikkatimi çekti.
Sakarya halkını hiçe saymış…
Milletvekillerine giydirmiş…
Yerel medyayı hırpalamış…
Ayıp etmiş…
***
TES-İş ile SEDAŞ arasında başlayan arasında başlayan ‘3’ncü Toplu İş Sözleşmesi’ görüşmelerinin birinci oturumunda, SEDAŞ’a yönelik vatandaşların şikayetlerini, basından gelen şikayetleri ve milletvekillerinin bakanlık düzeyinde yaptığı girişimi değerlendiren Genel Mali Sekreter Sedat Çokol’un ağzından şu sözler çıkmış:
- SEDAŞ kanunlar ve kurallar çerçevesinde hizmet ediyor!
- Yasal olmayan hiçbir işlem yapılmıyor!
- SEDAŞ’ta insana, çalışana ve emeğe saygı var!
- SEDAŞ’ın sözleşmesi iptal edilecekmiş, Tekel Bayisi ruhsatı mı iptal ediyorsun arkadaş!
- SEDAŞ’ı kimseye ezdirmeyiz!
***
Neymiş?
Demek ki, SEDAŞ Sakarya halkına nitelikli hizmet yapıyormuş, cadde ve sokaklar pırıl pırıl aydınlatılıyormuş, elektrik kesintileri yaşanmıyormuş, şikayetlere anında çözüm üretiliyormuş, vatandaşı sıkboğaz yapmıyormuş…
Bu yöndeki iddiaların hepsi palavraymış…
Sedat Çokol, vatandaş şikayetlerini küçümsedi, artan şikayetleri titizlikle rapor haline getiren milletvekilleri girişimine burun kıvırdı, Bakan Taner Yıldız başkanlığında yapılan üst düzey toplantıyı bir kalemde sildi…
Ve ayıp etti…
***
Neden ayıp etti?
Herkes biliyor ki Sakarya nitelikli hizmet alamıyor, Türkiye’nin en karanlık şehri olarak kayda geçiyor, elektrik kesintisi nedeniyle şehir günlerce susuz kalıyor, doğalgazla üretim yapan sanayisi çöküyor, tavuk üretimi yapan kümeslerde telef yaşanıyor…
Sendikacı Çokol bu nedenle kimseye gözünün üstünde kaşın var diyemez, halkı, medyayı ve milletvekillerini bir kalemde suçlayamaz…
***
Peki, Sedat Çokol neden böyle bir açıklama yapıyor?
Pek ünlü bir tekerleme vardır:
“Sen seni bil..
Sen seni..
Sen seni bilmez isen..
Bildirirler haddini”
TES-İŞ Genel Mali Sekreteri konumunun farkında mı?
Ayıp etmesi bir yana, sözleşme masasında işvereni yelpazeleyerek işçi hakkını iyileştireceğini ya da en azından koruyacağını mı sanıyor?
Olmaz böyle şey!
***
Sendikacı dostumuza dostça hatırlatırız:
İşveren karşısında ezik büzük, boynu eğik, yalvar yakar bir sendika başkanı sendikal bilinçten yoksun değil midir?
Bu tür sendikacı çağdaş demokrasiye layık mıdır?
Sendikacı, emekçinin hakkını korumaya mı yönelmiş, yoksa bir dilim ekmek için kapının zilini çalan dilenci ruhuna mı bürünmüş?
Eğer ‘karşılıklı bağımlılık’ istiyorsan, üretimden gelen gücün bilincinde olunması gerekmiyor mu?
Unutulmasın!..
Uşakla efendinin ilişkileri de karşılıklıdır; ama eşit değildir.