Günlük hayatta ‘çok iyi insan çok’ dediklerimiz tam tersi çıkınca kızmaya hakkımız yok bence…

Çünkü ölçülerimiz yanlış ve hayal kırıklığı yaşamamız gayet doğal.

O çok iyi insan dediklerimiz, sadece başkalarını ve başkalarının davranışlarını kötülemekle giriyor gözümüze…

Şu var ya şu, şöyle şöyle yapmış abi, yazıklar olsun, terbiyesiz!

Ha, diyoruz, demek ki bu terbiyeli…

İkinci ölçümüz ise din.

Sen otur mübarek dinimizin emir ve yasaklarını anlat, senden iyisi yok.

O anlattıklarını yaşayıp yaşamadığına bakmıyor üstelik anında şıhlık mertebesine oturtuyor ve dokunulmazlık hüviyetine büründürüyoruz…

Sosyal hayat neyse de bu yanlış ölçülerimizin siyasi tercihlerimizi belirlemesi çok kötü.

Birisi diğerini eleştiriyorsa, ha bu iyi bir parti diyoruz.

Partilerden bir tanesi dini siyasete alet etmeyi görsün, peşinden sürü gibi gitmeyi din ve dindarlık sanıyoruz.

Nitekim, Allah bu dindarları başımızdan eksik etmesin diyen milyonlarca vatandaş var.

Eleştirdiğinde çarpılacağını zanneden milyonlarca vatandaş…

İlk iktidara gelişlerini hatırlar mısınız?

Bütün hatiplerinin dilinde Hz. Ömer ve Hz. Ömer’in devlet/siyaset hayatından örnekler sunan bir sürü kıssa vardı.

Kıssalarla büyülendik, etkilendik…

O kadar etkilendik ki davranışları, anlattıklarıyla tezat teşkil ettiğinde ne oluyor diye sormak aklımıza bile gelmedi.

Sormadık!

Akrabası, Hz. Ömer’den yardım ister, üstelik hazineden…

Adamı kovar, arkasından da bağırır: “Sen benden ne istediğinin farkında mısın? Sen benim hain bir idareci olmamı mı istiyorsun?”

Bir süre sonra bu yakınını buldurur. Sonra kendi imkânlarıyla ona yardım eder. Ama devletin parasıyla değil, cebinden…

Bunu anlatarak sizden oy alanlar iktidara gelince böyle davrandılar mı?

Hayır!

Hz. Ömer’in elçisi Rum beldelerine gider.

Elçi giderken Hz. Ömer’in hanımı şişelerin içine güzel kokular doldurtur ve bunu da hediye olarak kayserin hanımına gönderir.

Rum imparatorunun hanımı bu kokuları çok beğenir ve karşılığında aynı şişelere inci doldurtup karşılıklı nezaket gereği Hz. Ömer’in eşine gönderir.

Hediyeler Hz. Ömer’in önünde açılır. İncileri gören Hz. Ömer, incilerin hazineye devredilmesini ister.

Oradakiler, ama sizin eşinize özel olarak gönderilen hediyelerdir bunlar deyince Hz. Ömer şu cevabı verir: “Halifeye ve eşine gelen hediyeler şahsi değildir. Halkın tümünedir. Bu hediyeler halka dağıtılmak üzere hazineye kaldırılacaktır.”

Bunu anlatarak sizden oy alanlar iktidara gelince böyle davrandılar mı?

Hayır!

Hz. Ömer’in tayin ettiği valilerden biri, Cuma hutbesinde Ömer’i çok övünce, bir Sahabe dayanamaz, müdahale edip, onu susturmaya çalışır
Konu Hz. Ömer’e iletildiğinde hiddetlenir, huzuruna getirtir ve basar fırçayı…

Lakin karşısında Hz. Ömer kıssalarıyla değil, bizzat Hz. Ömer ile büyüyen bir sahabe olduğu için durum tersine döner;

Tayin ettiğin vali, hutbede seni öyle övdü, öyle övdü ki bu söz, cemaatin üzerinde sanki fazilet yönünden senin Hz. Ebubekir’den daha üstün olduğun izlenimini bıraktı. İşte bu yanlış düşünceyi zihinlerden silmek için müdahale ettim, ey Ömer.

O Ömer ki, kendisine ölümü hatırlatması için parasıyla adam tutan, her gün aynanın karşısına geçip; “Dün bir hiçtin, bugün bir şeysin, yarın bir hiç olacaksın” diye nefsini bastıran Hz. Ömer…

Derhal o sahabeden özür diler ve kendisini öven valiyi görevden azleder.

Bunu anlatarak sizden oy alanlar böyle davranmadı mı?

Hayır!

Hz. Ömer, bendendir, sendendir demeden, başkalaştırmadan, dışlamadan, adaletten kıl payı ayrılmıyordu.

Bunu anlatarak sizden oy alanlar iktidara gelince böyle davrandılar mı?

Hayır!

E niye oy veriyorsunuz?

Çok iyi adamlar çok, da ondan değil mi?