Her tür eleştirimizi ‘ hadi oradan, dünya bizi kıskanıyor, bizi bir siz anlayamadınız’ diye bastırıyor ve halkı da inandırıyorlar.

Büyük bir kalabalık dünya lideri olduğumuza, dünyanın bizi kıskandığına inanınca, gerisinin inanıp inanmaması onları bağlamıyor. Yeter ki inanmayanların oranı 50 artı 1’i bulmasın.

Dünya bizi kıskanıyor mu gerçekten?

Vallahi dünya halklarının hele ki gelişmiş ülke halklarının bizi kıskandığını hiç sanmam ama yöneticilerinin ‘yahu Türkiye’de siyaset yapmak ne kadar kolay, Türk meslektaşlarımız ne kadar ballı’ diye hasetlerinden çatır çatır çatladıklarına eminim.

Şimdi alayı, salgının batırdığı ekonomilerini nasıl düzelteceklerini kara kara düşünürken, Türkiye’yi yönetenlerin böyle bir sorununun olmamasını hangi lider kıskanmaz ki?

Evet, bakın öyle bir sorunumuz yok. Ekonomimiz tıkır tıkır işliyor, o kadar zamma rağmen enflasyonumuz hiç artmıyor ve daha çok daha önemlisi sair ülkelerinin ekonomileri küçülürken biz büyüyoruz yahu!

Baksanıza yılın ilk çeyreğinde yüzde 4 buçuk büyümüşüz!

Nasıl büyüdüğümüzü daha önce anlatmıştım, okumayanlar için tekrar edeyim.

Şirket muhasebeci alacaktır, duyuru yapılır, başvurular alınır ve mülakat başlar.

Tek bir soru sorulur adaylara, tek cümle ve oldukça basit; 2 kere 2 kaç eder?

Ne olacak canım, tabi ki 4 eder diyenlerin alayı elenir.

Doğru cevap yani istenen cevap; ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’dir.

Öyle yaptılar…

TUİK’in başına damat beyin kankasını yani ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyeni getirdiler, yağmur gibi yağan zamlara karşılık artmayan enflasyonu ve ekonomik yıkıma rağmen sürekli büyüyen bir Türkiye icat ettiler ki dünya bizi kıskanmasın da ne yapsın?

Malumuz, enflasyonun kaç çıkacağından ne kadar büyüdüğümüze kadar karar veren(!) kurum TUİK…

Bizim TUİK’in dünyadaki muadilleri özerk ve bağımsız kurumlardır.

Bizde de öyleydi iktidar ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyeni bulup getirene kadar…

Baktılar ki vatandaşa anlattıkları ile istatistik rakamları uyuşmuyor, çözümünü hemen buldular, İstatistik kurumu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a bağlandı, o da en yakın arkadaşını kurumun başına atadı.

Bir ara ne olduysa görevden aldılar. Ama onu almadan önce kimin geleceğinin alt yapısı oluşturmak için, normalde başkan yardımcısının atanacağı temayülü gereği önce başkan yardımcısını değiştirdiler…

Şimdiki başkan çok marifetli!

Hem iki kere iki kaç eder sorusuna istenen cevabı verebiliyor hem de Emine Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü ile evli.

Üstelik çiftin nikah şahitliğini de Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan yaptığına göre arkadaş oldukça yetenekli ve liyakatli(!)

İşte, Türkiye’nin büyüme rakamlarını açıklayan İstatistik kurumunun başındaki arkadaşımız bu.

Şimdi Türkiye ekonomisi büyümesin de ne yapsın?

Bu müthiş büyümeye dair ekonomistlerin görüşlerine bakalım, örneğin Murat Muratoğlu;

“Bu yılın ilk çeyreğinde ülke geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.5 büyüdü

Ne tarafa doğru büyüdü?

Geçen yıl yüzde 2.6 daralmıştı. Bunun anlamı ekonomiyi yönetmesen, oturduğun yerden kalkmasan nüfus artışını da katarsan ülke yüzde 4 büyür zaten kendi kendine…

Büyüme ne? Basitçe anlatmaya çalışayım.

Benim 10 evim var. Borç aldım, ikisini yıktım ve yeniden yaptım. Hâlâ 10 evim var, ama yüzde 20 büyüdüm!

Arkadaşımın da 10 evi var. Biriktirdiği parayla iki ev daha yaptı. Nitekim 12 evi oldu. O da yüzde 20 büyüdü! Büyüme oranında fark yok ama büyük fark var!

Büyüme hesaplanırken insanların refahı arttırıp arttırmadığına bakmadan tüm üretim faaliyetleri ölçülür.

Bizde açıklanan büyümenin asıl kaynağı kamu harcamalarının pompalanması… Peki, devletin geliri mi arttı? Hayır! Para bastı! Onu harcadı… Borçlandı… Harcadıkça harcadı!

İşin özeti, enflasyon düşüyor, ülke hızlı büyüyor ama vatandaş hem işsiz kalıyor, hem de fakirleşiyor.

Sahi nasıl oluyor?”

Murat Muratoğlu’nun TUİK Başkanıyla ilgili görüşlerini de paylaşmakta yarar var;

“Bilkent Üniversitesi mezunu… Her hangi bir akademik başarısı veya bu konuda bilinen bir çalışması yok.

Neyi var? Eşi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel kalem müdürünün eşi...

Aklıma İngiltere İstatistik Kurumu'nun yönetimi geldi.

Başkan; Sir David Ronald Norgrove… Oxford Üniversite Konseyi, British Museum'un mütevelli heyeti, Uluslararası Af Örgütü Vakfı Başkanlığı, Başbakan Margaret Thatcher'ın Özel Sekreteri, kitaplar, şu bu…

Sorumlu Sir Ian David Diamond… Dünyanın sayılı üniversitelerinden London School of Economics'de çift lisans yapıp üzerine St. Andrews Üniversitesi'nden istatistik alanında doktora derecesi aldı.

Araştırma konseyi başkanlıkları, rektör yardımcılığı, Uluslararası Kalkınma Araştırmaları Danışma Grubu Başkanlığı, Matematik Bilimleri Konseyi Başkanlığı, say say bitmez. Sıkıcı!

Yedi kitap yazdı. Hükümet raporlarına ve 34 kitaba katkıda bulundu. Uluslararası 100'den fazla akademik makaleye imza attı. Ve bu adam İngiltere'nin istatistiklerinden sorumlu!

Acaba bu göreve getirilirken “nikah şahidi kimmiş” diye soruldu mu?

Liyakat neydi? Türkiye ekonomisi neden bu durumda bilmem anlatabildim mi?”