Seçici olması gereken seçmen, fanatik taraftara dönüştürüldü.

Haliyle siyasetimize de mağlubiyeti asla kabul etmeyen ve yenilgiden kendisi dışında herkesi sorumlu tutan bir anlayış hakim oldu.

İzleyenler bilir, bariz gol sonrası bile, gol yiyen taraf hakeme bakar. Bakmakla kalmaz el kol hareketleriyle hakemi etkilemeye çalışır.

Bunu gören taraftar da ‘hiçbir şey olmadıysa da mutlaka bir şey olmuştur’ düşüncesine kapılır.

Bariz gol böyle küçük bir algı ile şaibeli duruma düşürülür.

Gole şaibe katmak önemlidir yiyen için, çünkü acısını hafifletir.

Artık maç tartışmalı hale gelmiş, tadı kaçmıştır.

Şu seçim sonuçlarına itiraz konusu da buna benzer.

Özellikle fanatizmden beslenen siyasi partiler, her sandık için itiraz dilekçelerini günler önceden hazırlarlar. İtirazlık bir durum olup olmadığı hiç önemli değildir, önemli olan itiraz etmek, seçime şaibe katmak ve mümkünse pozisyonun VAR’da incelenmesini sağlamaktır.

VAR hakemleri de biraz etkiye açıksalar, sonuçlar bazen ama özellikle iktidar partisi lehine değişir.

Futbolda VAR sistemini anlarım. Anlık karar vermesi gereken hakemin yanılması muhtemeldir.

Biz ekran başında defalarca üstelik ağır çekim izleyerek doğru bir karara varamazken, o gariban hakemi doğru karar vermedi diye suçlamak hiç adil olmaz.

Dolayısıyla VAR sistemi hakeme bu imkânı veriyor.

Peki, seçim konusunda böyle bir VAR sistemine gerek var mı? Bence yok.

Çünkü pozisyonlar anlık değil, kaldı ki ortada pozisyon yok evrak var.

Ortada tek bir hakem değil, koskoca bir sandık kurulu var.

Yani VAR dediğin saten sandık kurulunun ta kendisi…

Bütün mesele o evraklara bakıp, kimin kime oy verdiğini görmek, geçersiz oy pusulası varsa ayırmak, geçerli oyları sayarak kimin kazandığını tutanaklara geçirmekten ibarettir.

Sandık başkanı, eline aldığı her oyu kurula ve varsa izleyicilere gösterir, mührün basıldığı partinin ismini söyler, sandık kurulu da bunu cetvele işler.

Mühür kayması, başka tarafa bulaşması halinde oy pusulası sandık kurulunca incelenir. Kaldı ki seçmenin mührü nereye bastığı her halükârda bellidir. Yine de buna oy birliği ile karar verilir.

Sayım biter, ıslak imzalar atılır, torbanın ağzı bürülür, mühürlenir ve il/ilçe seçim kuruluna gönderilir.

Artık o torba kaybolsa bile ıslak imzalı tutanak, o sandığın sonuçlarına dair yeterli delildir.

Ama dedim ya öyle olmuyor. Kimse yenilgiyi kabul etmiyor, en başta sayım esnasında hiç itiraz etmeyen, sonucu kabullenen partili sandık kurulu üye veya görevlisi itiraz işlemini başlatıyor.

Şu an olduğu gibi, itiraz iktidar partisi tarafından yapıldıysa mutlaka değerlendirilirken, muhalefetin itirazları genellikle reddediliyor.

Bakın haberlere, yüzlerce örneği var.

Yahu bu çağda, bu teknolojik imkanlarla bir seçimi gerçekleştirmek bu kadar zor mu? Değil aslında.

İşin zor olan kısmı, bütün belge ve delillere rağmen, kaybedeni ikna etmek.

O ikna edilmesi gereken de iktidar partisi tarafı olunca iş çığırından çıkıyor, süreç mide bulandırıyor.

Bütün bunlara yaşadığım yerden, Ürgüp’ten örnek vereyim.

Ürgüp’te demokrasi kültürü, daha önce bulunduğum yerlere göre çok yüksek seviyelerde.

Dolayısıyla tartışmasız, şaibesiz bir oy kullanma süreci yaşandı.

Oylar sayıldı, döküldü, tutanak altına alındı, tutanaklar partilere, oylar torbaya konulup seçim kurullarına gönderildi.

Evet, Ürgüp halkının demokrasi bilinci yüksek ama bazı partilerin değilmiş ki, sonuçlar aç çok belli olduğunda kaybedenler hemen itiraz sürecini başlattılar.

Seçimin güvenli ve kamil manada yapıldığını onaylayanlar, baktılar ki seçim elden gidiyor, ‘bizim olmayan seçim, seçim değildir’ düşüncesine kapıldılar.

Yeniden sayım dediler, yapıldı. Hatta her sayımda CHP’nin oyları biraz daha arttı.

Usul tartışması başlattılar, o da olmadı. İlçe Seçim Kurulu, bütün itirazları değerlendirdikten sonra seçimin galibi olarak CHP’yi ilan etti.

Olayı İl seçim Kuruluna taşıdılar ve maalesef İl Seçim Kurulu, sandık kurulunu yok hükmünde sayarak, İlçe Seçim Kurulunun itibarını da pas pas ederek, seçimlerin yenilenmesi kararını verdi.

Adayımız Ali Ertuğrul Bul, önceki akşam SakaryaTV’de, Jüri54sakarya programımızın konuğuydu.

Verdiği mesaj da özetle şuydu;

“MHP’nin seçim kurullarında, itirazları için kullandığı videoların, sanki şaibeli bir işlem yapılıyormuş gibi, görüntüler perdelenerek sosyal medyada dolaştırıldığını görüyor ve gülümsüyorum.

Videolar aslında herhangi bir çalıntı olmadığını, oy pusulalarının mührüne dokunulmadığını gösterdiği için lehimize kanıtlar olup, ilçe seçim kurulunca incelenmiş,

Görüntülerdeki sandıktaki oylar ile MHP seçim görevlilerinin de imzaladığı ıslak imzalı tutanaklar karşılaştırılmış ve hiçbir fark bulunmamıştır.

Konu yüksek yargıdadır.”

Belki de siz bu satırları okurken YSK kararını vermiş olacak.

Bu biraz da YSK’nın sorunu…

İnşallah YSK, yine tartışmalı bir karara imza atıp, toplum nezdinde güven kaybetmeye devam etmez.