Sevgili okurlar,
Sakarya il olarak tarihi zenginliklerinin büyük bir bölümünü toprağa gümüştür!.. Yani yıkılmış, yıktırılmış, talan edilmiş ve bugün gün ışığında olan birkaç yapı söz konusudur..
Şunu ifade edeyim ki, başta Justinianus  köprüsü olmak üzere birçok eserin varlığından insanımız haberdar değildir!..
Bizim Sakarya Gazetesi haberine göre, Adapazarı merkezinde bulunan eski Ticaret Bankası binasının müzeye çevrileceği yolunda haberler paylaşıldı..
Gerçekten sevindirici bir gelişmedir bu!
Özellikle Sakarya’da eğitim ve kültür konusunda, sıkça yazı yazmamıza rağmen, bu konuda özendirici gelişmelere tanıklık edemiyoruz..
Haberin içeriğine bakacak olursak,” Protokol Tamam, Tarihi Bina Müzeye Dönüşüyor Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’nun yeni dönem projeleri arasında yer alan, Tarihi Türk Ticaret Bankası Binası’nın Şehir Müzesi olarak Adapazarı’na kazandırılması çalışmalarında protokol aşaması tamamlandı. Protokol imza töreninde konuşan Başkan Işıksu, “Türk Ticaret Bankamıza verdikleri destek için teşekkür ediyoruz. Protokol sonrası gereken çalışmaları hızla neticelendirmek istiyoruz. Çok mutlu ve heyecanlıyız. Adapazarı’mıza hayırlı olsun” dedi.
Gelecek için sevinmemek mümkün mü?
Sakarya, her şeyi ile geleceğe yatırım yapmalıdır..
Başta verimli toprakları tarım için muhafaza edilerek, sanayi gelişmesi, turizm için çalışmalar, kültür yatırımları kadar insana da yatırım yapılmalıdır..
Bu bakımdan tarih kokan evleri ve muazzam mirası ile Taraklı korumaya alınmalı, o muazzam ahşap evler korunmalıdır..Yine buradaki tarihi cami, hamam ve diğer doku büyük bir tarihi zenginlik olarak görülmelidir..
Merkezde oluşturulan,” Deprem Müzesi” ne kadar ilgi görüyor bilmem?..
Yine Gar yanındaki müze alanı da öyle duruyor..
Bahçesine atılmış taşlar yatıyor..
Başta Sakarya Valiliği olmak üzere, Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyeler, kaymakamlıklar, bu tarihi doku konusunda gereken hassasiyeti göstermeli ve bu zenginlikleri, genç kuşaklarla buluşturmalı ve geleceğe taşımalıdır..
Bugün Sakarya’ya gelmiş olan bir turiste, gezmesi, görmesi ve haz alması için nereyi önerebiliriz ki?
Bu bakımdan kent içinde bir müze girişimi fevkalade önemlidir, desteklenmeli ve hayata geçirilmesine katkı sunulmalıdır..

***
Sevgili okurlar,
Ayasofya Camisi açıldı, tartışmalar bitmedi..
Tartışan bir Türkiye için, Diyanet İşleri Başkanı  Prof. Dr. Ali Erbaş, iyi malzemeler verdi!..
Bir rahmet peygamberinin ümmeti olarak Başkan Ali Erbaş’ın, bir devre hükmeden ve güzel işler başaran, bu yurdu bize miras bırakan, tüm güzellikleri yaşadığımız Cumhuriyet rejimini tartışmaya açmak, ima ile Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve bakanlarına, silah arkadaşlarına göndermelerde bulunması kabul edilemezdir?
Efendim, “Ayasofya ibadete açılıyormuş, Ayasofya’nın yeniden fethi yeniden ezan ve sala okunması, milletin bir 24 Temmuz’da orada toplanması, kılıç ile hutbeye çıkılması” neyin göstergesidir..
“Ekonomisi iflas etmiş, işsizliği tavana vurmuş,  insanı borç batağına batmış, siyasi çürümüşlüklerin vıcık, vıcık ülkeye kokular yaydığı bir ülkede, bir dönemde”, bu neyin açılışıdır?
Ayasofya’nın büyük kısmı müze olarak görüşe, ziyarete açılmış, Hünkar mahfilinde ibadet söz konusu..
Bunu AK Parti iktidarının yeniden gündeme alması, eski söylemlerini bir kenara itmesi, iç siyasete malzeme yapması zaten tartışılıyor..
Tamam,siyasi irade olarak AK Parti, Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili bakanlıklarla bir yaptırımda bulunabilir..Ama Devletin memuru konumundaki birinin, insanlarımızı ayrıştırıcı,nefret söylemi içeren cümleler kurması yakışık aldı mı?
“Milleti aptal yerine koymak” neyin nesi?
Yani bir kesimi, “Cumhuriyetçileri, Atatürk sevdalılarını ötekileştirmek, onları lanetlemek, onlara aba altından soba göstermek” yakıştı mı?
Kimin haddine bu durum?
Ne kazanıldı ki?
Efendim, onu dememişmiş?
Neyi kastettiniz efendi?
İşte Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik, sizi kurtarmak için, bir yığın kelimeyi art, arda sıraladılar..
İnandık öyle mi?
Lütfen, bu milletten özür dileyiniz, o makamları da işin ehline tevdi ediniz!
Milletin beklentisi budur..
***
Sevgili okurlar,
Öte yandan, tüm bu gelişmelere paralel olarak, Albayraklar grubunun hazırladığı derginin kapağındaki o çıkış, o ifade, o mesajlar “kan donduracak “türdendir..
“Hilafet için toparlanın!”
Ne deme bu?
“Şimdi değilse, ne zaman?”
Vay, vay?
Daha neler, neler?
Allah aşkına, insanları bölen, tahrik eden, zıvanadan çıkartacak olan bu açıklamalar neyin nesi, neyin habercisidir?..
Bu “Hilafet, bu Şerait, bu radikal İslam” vurgularından ne tür mesajlar, manalar çıkartmalıyız?
“Bu ülkeyi yönetiniz” diye, size vekâlet verenleri bile şok eden bu çıkışlar, bu açıklamalar nedir Allah aşkına?
Yine Bizim Sakarya’da,” CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 'Hilafet' tartışmalarına ilişkin, "Cumhuriyeti kuran bu millet, boş hayaller peşinde koşanlara; millet iradesini, bağımsızlığını bir kişiye bağlamak isteyenlere; ülkeyi kutuplaştıran çağdışı tartışmalar içine çekmek isteyenlere asla fırsat vermeyecektir" dedi.
Keşke bu bağlamda,Sakarya’nın diğer temsilcileri de birer açıklama yapabilseler ve onların da görüş ve düşüncelerini öğrenme imkanımız olsaydı!..
Unutulmasın ki, “bu toprakları kurtaranlara ve bizlere emanet edenlere hakaret edenler, onları itibarsızlaştırmaya çalışanlar, halkı kin ve nefret  söylemleri ile bölenlere”, çok şükür itibar edenlerimiz çok azınlıkta..
Yine şükürler olsun ki, bu millet sağduyusunu kaybetmedi..
Bir de Bilal Efendi’nin çıkışı var!..
Beyefendi Latin alfabesi yerine Arap Alfabesi istiyor..
Bu alfabeyi kullanan, o kadar çok ülke var ki?
Zatı muhteremler birini seçebilirler..
Biz Türkçeyi, Atatürk alfabesi ile daha çok sevdik..
Milletimiz bu alfabe ile kolay okur, yazar oldu..
Neyi beğenmediniz efendi?
Bu çıkışlar, bu söylemler, eminim,  milletimizin önüne sandık geldiğinde cevabını bulacaktır..
Bundan kimsenin şüphesi olmasın!
Ama ülkeyi bir kaos içine sokmak, bundan farklı beklentiler ummak isteyenlerin, kısacası bir iç savaşa zemin hazırlamak isteyenlerin varlığı  su götürmez bir gerçektir..
Daha önce de söylemiştim, “bu ayak seslerini”, biz çok iyi tanıyoruz, biliyoruz..
Bunlar Cumhuriyet kalelerinden geri dönerler..
Kimsenin korkusu olmasın..
Fakat oyun büyük…
Aman oyunu gelmeyelim!
Başka Türkiye yok, sağduyu içinde sabır göstererek, zamanı geldiğinde demokratik tavrımızı, birlik ve beraberliğimizi dosta,düşmana,ayrılıkçılara,hilafet isteyenlere, radikal İslamcılara,bağnazlara gösterelim..
Bırakın feslerini  takıp, şalvarlarını giysinler, kılıçlarını kuşansınlar..
Bu millet kimleri görmedi ki?
Yunanı, İngiliz’i, Fransız’ı, İtalyan’ı, Asalası,PKK’sı hepsi dersini aldı..
Asıl olan demokrasinin güzelliğinde buluşmaktır..
Öfke, kin onlara, güzellikler bizlere!