Sevgili okurlar,
Acılı bir günün akşamından, sabahı etmek zordur!..
Nerede olursak, olalım gönlü, sevdası “Türkiye” olanların, yüreklerinin cayır, cayır yandığı ve gelen “şehit “ haberleri ile yıkıldığı şu günlerde, konuşmalara, yani yapılan açıklamalara bakarsak,  “barış için, gelecek için, yaşam güvencesi için bir hayat izi görmek, yarınlar için umutlanmak “mümkün değil!?..
Türkiye gibi,” bölgesinde etkili, güçlü, diğer ülkelere rol model olabilecek bir ülkedeki iç siyaseti, dış politikadaki belirsizlikleri, ekonomik açmazları, eğitimde yaşanan oldu-bittileri, dini değerlerdeki kokuşmuşlukları, insanımız arasındaki güvensizliği, kutuplaşmayı, tahammülsüzlüğü, bilgiçliği, cahilliği görmezsek”, gelecek için ne yapabiliriz ki?
Ankara’nın çaresizliğini anlamak için, sadece haberlere bakmak yeterli..
“Şehitler Tepesi boş değil” demekle işi kurtaramaz, vatandaşımızı, insanımızı teselli edemeyiz!?
Televizyonlarda her gün cenaze törenlerinin, haber olarak yayınlanması, devleti yönetenlerin hep cenazelerde saf tutması, teselli bağlamında,” misliyle cevap verdik” denmesinin, ne anlamı var ki?
“Düşman vatanın bağrına dayamışsa hançerini, elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diyecek, siyasetlere, açılımlara, birlikteliklere, kükremelere ihtiyaç olduğu aşikâr değimlidir?
Üzülerek ifade edelim ki, “Türkiye’nin iyi yönetildiğini”, yukarıdaki ifadelerden sonra söylememiz mümkün değildir!..
Bunu artık, dağdaki çoban da biliyor ya!
Türkiye, sahada “oyun kuruculuğunu” hakkı ile yerine getiremiyor!..
Sürekli rakiplerimizin presleri karşısında bocalıyor, kendi alanımızı kapanarak, gol yediğimiz gibi, büyük bedeller ödüyoruz!..
İşte, siyasilerimiz çıktı, mutat salı konuşmalarını yaptı..
Yüreğimize sur serpen sözlerin, ifadelerin ötesinde, “ çözümü, birlik ve beraberliği ıskalayan”, bu cılız sözlerden alacağımız ne ola ki?
İşte, son haberler bu bakımdan can alıcı mahiyette bulunuyor..
Yine, 5 Askerimizi bu yolda şehit verdik, 5 Askerimiz ise yaralı!..
Allah cennet-mekân eylesin!
Türk Milleti’nin başı sağolsun!
Evet ,yüreğimiz buruk, içimiz yanık bir şekilde, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyoruz!..
Daha dün Elazığ-Malatya ikileminde, depreme 41 vatandaşımızı kurban verdik!..
Daha dün, Van Bahçesaray’da çığ altında kalanlara yardıma gittiğimizde, yine çığ vurgunu yedik ve 41 canımızı da orada beyazlar içinde uğurladık!
Daha dün, İstanbul Sabiha Gökçen’den bir facianın eşiğinden dönerken, üç vatandaşımızı paragözlüğe, ihmale, ciddiyetsizliğe terk ettik!
Daha dün, Suriye’den o acı haber gelmedi mi?
7’Si asker, biri sivil vatandaşımızı, Suriye bataklıklarında bağrımıza gömmedik mi?
Daha dün, bir vatandaşımız Hatay Valiliği önünde, “açım, işsizim” diyerek kendini yakmadı mı?
Bunun gibi benzeri haberler ile her gün dünyamız alabora olmuyor mu?
Kısacası, durumun içler açısı olduğu bir dönemde, geleni gideni eksik olmayan Türkiye’de “çözüm adına, güzel bir habere tanıklık” edemiyoruz!
Ukrayna’da öyle konuşuyor, Ankara’da böyle tavır alıyor, Irak ve Suriye’de bocalıyor, Libya’da gemimiz yalpalıyor ve KKTC’de ise gemimiz karaya oturmak üzere!
Sahi bize ne oluyor?
İşte size, “ Tek Adam Yönetimi” ile “Başkanlık Sistemi” ve  bizlere yaşattıkları!?..
Adam ülkesinin sorunlarını bırakmış, “kel başına” takanları dert ediyor?
Ötede, ülke yararına en can alıcı açıklamalarda, eleştirilerde bulunan, yanan ana ve baba yüreğini teselli edecek, sözler söyleyenlere dava açmalar, tehditler, asarım, keserimler!?

****
Sevgili okurlar,
Gel, sen ol da, bu durum da “Vay be Türkiye” deme?
Ülke acıdan kıvranıyor, her kentte feryatlar arşı alayı inletiyor, bizim Sakarya milletvekili Ali İhsan Yavuz Efendi çıkmış, ahkam, üstüne ahkam kesiyor!?..
O sözü söylememiş!?
Söylesen ne olur, söylemesen ne olur Ali İhsan Efendi?
İstanbul’da seçimi kaybettin mi?
Daha neyin hesabı ve hangi gerçeğin peşindesin?
Televizyonlarda o söz yayınlanıyor..
Bir kere,on kere, yüz kere dinle bak..
Ha öyle söyledin, ha böyle?
Sana,  o şarkı neler söylüyor?
Efendim, “okullarda hasar, çatlak” yokmuş?
İlahi milletvekili, Sakarya 1999 Yılında koca bir yıkım yemiş!
Binlerce insanımızı, canımızı kaybettik!..
Kent yıkılmış, binalar hasarlı, yıkık,çatlak, yorgun..
Kent içindeki okullar ve yapılar için gazeteci arkadaşlarımız, Tuncer Kalaycı, Sezai Matur, Cevdet Güngör ve diğerleri ile birlikte,bu duruma işaret ettik!..
Hassasiyetimiz için bize teşekkür edeceğinize, el kol işaretleri ile yine gazeteci meslektaşlarımız önünde, alaycı tavırlarınızı, sitemlerinizi nereye koyalım?
Ey Milletvekili Efendi, sen ve senin gibiler ortalıkta misket yuvarlarken, bizler Sakarya’nın sorunları ile ülkenin geleceği ile ilgili haberlere imza atıyor, Sakarya’nın geleceğini dert ediyorduk..
Git, Sakarya Halk Kütüphanesi’ndeki gazete arşivlerine bak, bakalım, gazeteci arkadaşlarımız ve Yusuf Cinal, neler yazmış, neleri yazamamış?..
Lütfen, dersine iyi çalış!
Bizim derdimiz, asla milletvekili Ali İhsan Yavuz değildir!
Bizim derdimiz Sakarya ve Türkiye’dir!
Birileri Sakarya’yı terk ederken, biz o yıkık enkazların altından ayağa kalkarak, “Sakarya türkülerini” seslendirmeye devam ediyoruz..
“Çaldığınız ıslık”, bize vız gelir- tırıs gider!
Keşke, o açıklamalarınız arasında, işinden olan gazeteci meslektaşımız Hüseyin Cumali’ye de sahip çıkan, birkaç lakırdı duyabilseydik!?
Unutma ki, senin o sözlerine yaşasaydı, Sonhaber  Gazetesi yazarı Niyazi Güdüloğlu ustamız, “ laf salatası menümüzdü” derdi!?
Size, Sakarya Gazeteciler Birliği Başkanı Zeki Aydıntepe’nin sepet, sepet karanfillerinden ne yazık ki gönderemediğimiz için üzgünüm!..
Ama yinede, Bizim Sakarya Gazetesi’ne sabah kahvaltısına bekleriz..
Sabırlı insanımdır..
Sakarya’yı FETÖ’nün üssü yapanları size hatırlatır, o dönemlerde bile yayımlanan FETÖ yayın organı,“Sızıntı” dergisine nasıl mesafe koyduğumuzu, Ofset Sakarya Gazetesi’ne, nasıl hayat verdiğimizi anlatırız..
Sakarya’nın “Yeşili ve Siyahı “ için sözlerimizin, yazdıklarımızın arkasındayız..
Unutmayınız ki,” biz, Sakarya’ya kar düşse, Brüksel’de üşüyenlerden, yağmur yağsa, şemsiye açanlardanız!..”
Bizi Sakarya’ya sor, ayak izlerimizden bulurlar!
Sizi, merhum Abdurrahim Karakoç’un bir şiirindeki, dörtlükler ile selamlıyorum!..

Teslim ettim irademi
Böyle yürür benim gemi
Varsa beynimi, midemi
Ben bilmem, liderim bilir..”
Allah yar ve yardımcınız olsun, milletvekilim!?