Ortadoğu'da yanan ateş bir türlü sönmek bilmezken, son 4 yılda Türkiye savaştan kaçanlara kapılarını açtı. O kapılar bir daha da kapanmadı.

 

Resmi kayıtlara göre 1,5, gayri resmi tahminlere göre 3,5 milyon savaştan kaçan sığınmacı aramızda yaşıyor. Sakarya’da ise sayıları devlete göre 675, gayri resmi rakamlara göre 4bini buldu. Ve bu durum toplumun gerçekten yapısını ve psikolojisini bozdu.

 

Onlar savaştan kaçan insanlar, elbette yardım etmek insanlık görevidir, vicdandır. Ancak uygulamanın popülist bir politika haline getirilmesi bizi fena yordu. Sistemde hata yapıldı.

 

Sakarya'da her yerde mülteci görüyoruz. Eşinizle dostunuzla ilk sohbetin ana konusu budur.

Herkes bu konudan çok dertli iken, "Yaşamaya alışacaksınız" demek halkla alay etmektir.

Dili ve kültürü bizden tamamen ayrı olan mültecilerin, yaşam tarzları Türk kültür ve geleneklerine aykırı…

 

Bu toplumun içine alev topu gibi atılan mülteciler, uyum sorununu bir türlü aşamadılar. Çünkü değişmediler. Sosyal yaşamı olmayan Sakarya'da artık Kent Park'a gidemiyoruz.

 

Gar Meydanından geçmeye, 2 Suriyeliye şöyle 10 saniye bakmaya korkar hale geldik.

Yanki özentili giyimleriyle, son model telefonlarıyla aramızdalar.

 

Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda artık onları görmek mümkün…

Tarihten örnek verenler oluyor. Geçmişimizi hatırlatanlar. Olmuyor işte arkadaş olmuyor.

Gar Meydanında Roman vatandaşımızın üzerine giydiği yelekte, 'Topluma kazandırma projesi' yazdığını görünce çıldırıyor insan.

 

Bu ülkenin öz evladı 950 lira için garip bir proje adıyla çiçek dikerken, mülteciler meydanda selfie yapıyor, saç kesimlerini tartışıyor.

 

Biz farklı milletiz. Biz onları atalım, kovalım demiyoruz. Bizimde ne olacağımız belli değil. Ama yok yok.

Bu ülkenin bütün evlatları tek karış toprak için iman dolu göğsü, Allah Allah nidalarıyla vatanını savunur, savunamazsa ölür, cesediyle set yapar düşmana yine geçit vermez. Gerektiğinde hasta olan düşmanına bile şifa arar..Bakınız Çanakkale…

 

Bizi bize anlatmaya gerek yok. Neyse konumuza dönelim.

 

Mülteci sorununu kabul etmeyip bu durumu 'Müslüman düşmanlığı' olarak gösterenler inanın yanılgı içindeler.

 

Bilim, ilim, dünya gerçekleri ne diyor; bir bunlara bakmak lazım.

Bu memlekette bir sorun yaratıldı. Bu ülkenin huzuru, milletin nefes alabilmesi adına artık bir şey yapılması gerekiyor.

 

Nasıl çözüleceği konusunda Avrupa örnekleri var önümüzde.1’nci sınıf dünya ülkelerinin modelleri örnek alınabilir.

 

Popülist bir politika olur mu bilmem ama Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.

Şehirde bu psikolojinin artık düzeltilmesi gerekiyor. Acilen tedbire, düzenlemeye ihtiyaç var. Kim ne yapar bilmem ama birileri artık bir şey yapsın.

 

En önemlisi bu sorun artık fark edilsin..

Kaldı ki en büyük savaşı bu millet veriyor.

 

950 lira asgari ücretle 3 çocuk yapıp, üstüne en az 450 lira kira verip ev geçindirmeye çalışıyor.

Bundan büyük savaş mı var?