Çok gezen mi, çok okuyan mı bilir? Bence ikisi de çok şey bilebilir. Ya da bilmeyebilir de… Kanımca bilme işi, alma kapasitesiyle doğru orantılı. Bugünkü yazımı okuma deneyimimle anımsadıklarımdan yola çıkarak oluşturacağım.

Keza son günlerde okuduğum bir kitap, yaşanmışlıklarım ve gözlemlerimle birleşerek, bir konuda ki fikrimi tamamen değiştirdi.

Küçük insanların, küçük davranışların, küçük menfaatlerin, küçük yalanların ya da ne bileyim küçük beyinlerin nedeni oldukları şeylerinde halledilebilir küçük şeyler olduğunu düşünürdüm. Ne yazık ki küçümseme alışkanlığında olan bu toplumun bir parçasıydım ben de. Şimdi ise küçük hiçbir şey olmadığını düşünüyorum.

VE her küçük şeyin nasıl büyük sonuçları olduğunu şaşkınlıkla gözlüyorum.

Bu arada yazımın ortasında, okuduğum kitabın yazarı Kemal Ural’ın şu cümlesini aktarmalıyım size de ;

‘’İnsanlık yüzyıllar boyu hep güzel bir dünya kurmanın özlemiyle yaşadı, Bunu gerçekleştirebilmek için, göremediği, düşünemediği tek şey “küçük şey ”gerçeğiydi’’

Düşünsenize, bazen içimize düşen küçücük bir şüphe tüm huzurumuzu kaçırmaz mı? Küçücük bir eleştiri olumsuzsa eğer bizi yapacaklarımızdan men edip, cesaretimizi kırmaz mı? Bazen küçücük bir güzel söz gönüllerimizi fethetmez mi? Küçücük bir gaf büyük kırgınlıklara neden olurken, bir küçük özür her şeyi unutturmaz mı?

Bu arada küçük şeyler büyük şeylerin habercisidir çok zaman. Küçük kısıtlamalara boyun eğmek büyük tutsaklıkları, küçük ihanetleri görmezden gelmek büyük çıkmazları, küçük tavizler vermiş olmak büyük istismarları doğurur.

Yangından önce dumanı görünür. Barajda ki ufacık çatlak büyük bir felaketin habercisi olabilir. Örneğin sağlığımız bozulduğunda, hastalığımıza ilişkin önceden küçük sinyaller aldığımızı anımsamaz mıyız?

Trilyonlarca hücre bir araya geldiğinde bir canlı oluşurken, ufacık fidanlar bir zaman sonra orman olmaz mı ?

Küçücük hatalar telafisi olmayan sonuçlar doğurmaz mı? Hakikaten ”küçük” diye adlandırabileceğimiz hiçbir şey, hiçbir eylem yok...

Ne geliyorsa başımıza kanımca durumu hafife aldığımız yada küçümsediğimiz için geliyor.

Örneğin; karanlık cehalet küçük beyinlerde ve hıyanet küçük yüreklerde beslenip büyüyor, tıpkı bir gül bahçesini saran zararlı böcekler, buğday tarlasına giren fareler gibi ,neticesinde biz hepimiz büyük çok büyük zarar görüyoruz.

Bugün, geleceğe dair çok büyük umut beslemeyenler için vurguluyorum…

Evet küçük bir şey yok, küçücük bir ışık büyük karanlıkları aydınlatabilir, bir çok yürek birleşip kocaman tek bir yürek olabilir. Bugün belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey bu küçük hamle…

Gittikçe azalan küçücük umutlarımızı birleştirip bir büyük umut olmaktır belki de...

Ne dersiniz ihtiyacımız olan, birleşip tek yürek olmak, küçük bir şey yoktur diyerek, bir küçük ışık olup mesela kocaman karanlıkları aydınlatmaktır yarına.