Sevgili okurlar,
Bu zor günlerde, “dayanışmanın, birlik ve beraberliğin” büyük anlam kazandığı mübarek Ramazan ayında, Pandemi(Covit 19) koşullarında; bayramlaşmanın, kucaklaşmanın hazzı, sevincini yaşamak herkese nasip olsun!..
Yüce Mevla’m, kimseyi, ama kimseyi sevdiklerinden ayırmasın!
Şu kısacık hayatta, yaşam mücadelesi verenlere, sevdiğinden, anasından, babasından, yakınlarından, dostlarından ayrı olanlara da Yüce Mevla’m sabır ihsan eylesin!..
Oldum olası ayrılıkları, gayrlıkları sevmem!
Hele de kin ve öfkeden, nefret ederim!..
İnsanca yaşamak, onurlu bir şekilde hayata tutunmak, kendi ayakları üzerine yürümek, çalışmak, üretmek ve  hak ettiğin alın terinin karşılığını almak, çoluk çocuğunla mutlu olmak, yarınlara koşmak herkesin elbette temennisidir..
Maalesef yaşadığımız şu günlerde, hak etmek, alın terinin karşılığını almak, eşik hak, hukuk temelinde bir işe girmek, ülkenin zenginliklerinden aynı temel kurallar bağlamında yararlanmak ne mümkün..
Bir siyaset denilen illet, kanser iliklerimizi sarmış, bizi tüm güzelliklerden, hasletlerden alıkoyuyor..
Umutlarınızın yeşermesini beklediğiniz anda ise size uzanacak bir yardım eli,bir dost eli beklemekte elbette hakkınızdır..
Bugünlerde sosyal medyaya yansıyan,” Allah’ım kollarını aç,senden gayri kimsem kalmadı” feryatları inanın kulaklarımı tırmalıyor..
Biz ne güne buralara geldik?
Bu “sen-ben çekişmesi” daha ne kadar devam edecek?
Bu birbirimizden “nefret etme” halleri ne zaman bitecek?
Bu, “ayrılık-gayrlık” illetinden nasıl kurtulacağız..
“Bütün Müslümanlar kardeştir” düsturundan, “bütün insanlar kardeş tire” ne zaman geleceğiz?
Bu “ötekileştirmeden, bu ayrıştırmadan, bu çekiştirmeden “ ne zaman kurtulacağız?
Demem o ki, birbirimize ne zaman, güzel, güzel bakacağız?
Birbirimize,” yalansız, hilesiz, hurdasız”, ne zaman sarılacağız?
Söylenecek çok şey var..
Ama işte size Yüce Rabbim büyük bir fırsat sunuyor..
“Bayramlarda kucaklaşın, birbirinize sarılın, düşküne el atınız, hastayı ziyaret ediniz, ahrete uğurladıklarınızı unutmayınız” buyuruyor!..
Yüce dinimizin en güzel değerlerinden biridir bayramlar…
Hele de “Ramazan Bayramı”, bir başka adı da “Şeker Bayramıdır” ya?
Yarın bayram çocuklar!
Cici elbiselerinizi giymeyi unutmayınız, yeni pabuçlarınız sizi bekliyor..
Anne ve babanıza sımsıkı sarılınız, doya, doya koklayıp öpünüz, öpünüz..
Sonra büyüklerinizin, yakınlarınızın ve komşularınızı ziyaret edip onlarında ellerinden öpünüz..
Evet,unutmadım..
Peki, bu salgın Korana koşullarında bunu nasıl yapacaksınız?
“Yine maskeler takılı, mesafeler korunmuş, hijyenik kurallara uyulmuş, temiz ,tertemiz bir şekilde bayramı da birlikte, yakınlaşmasak bile, gözlerimiz ile vücut dilimiz ile yaşayabiliriz!..”
Mis kokular içinde, uzatılan kolan yağları sürün, şekerleri ve harçlıklarınızı alıp, arkadaşlarınız ile o bayram şarkılarını, o mutluluk şarkılarını söyleyiniz..
Zira hayat her şeye rağmen yaşamaya değer..
Nerede olursak olalım, hayat yaşamaya değer..
Bu yaşamın içinde tükenmişliğe yer vermeyiniz, umut ya, sizin de bir gün şu dağlarından ardından doğar..
Allah büyüktür!
Sizin de umutlarınız bir gün gerçek olur!..
Gönül bahçenizde mis kokulu güller açar, ailecek en güzel mutlulukları yaşarsınız..
Umut ya, vazgeçmek olmaz!
Umut etmek, yaşamak, alabildiğine sevdiklerine sımsıkı sarılmak, birlikte geleceğe koşmak..
Bugünleri bizlere armağan eden, yaşanabilinecek bir vatan toprağını bizlere emanet eden, Ay yıldızlı bayrağımız altında hür ve bağımsız, başı dik, geleceği parlak bireyler olmamız için “Egemenliğin kayıtsız  şartsız millette “ olduğu bir ülke bırakan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına ne kadar dua etsek azdır..
Az şey değildir, düşmanı vatan topraklarından kovmak..
Destanlar yazmak, ülkeyi Cumhuriyet ile taçlandırmak, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için çalışmak, övünmek, güvenmek, kenetlenmek nedir bilir misiniz?
Bu ülke bizim çocuklar!
Edirne’den,  Kars’a, Sakarya’dan, Sivas’a bu topraklar bizim!..
Bayramlar bizim, camiler bizim, ezanlar bizim!..
Vatan nöbetinde olan askerler bizim!..
Savaşın en katmerli günlerinde annesi Zübeyde Hanım ile Adapazarı’nda buluşup, hasret gideren, kucaklaşan Atatürk bizim!
Bayramdır ya, kucaklaşın çocuklar!
Bayramdır ya, kini, öfkeyi, egoizmi bir kenara bırakıp el, ele verin büyükler..
Dinimizde bunu emretmiyor mu?
Bayramdır ya, kendinize çeki-düzen verin siyasiler!
Unutmayınız ki, başka Türkiye yok!
Ne olur, bayram sabahlarında da olsa, buluşup, birliktelik sergileyiniz!..
Biliniz ki, dünya kimseye kalmıyor!
Ama gelecek nesillere bırakacağınız bir ülkeniz, bir bayrağınız, bir avuç ta olsa toprağınız, üzerinde arı gibi çalışkan, özgür, kula kul olmayan, kimseye biat etmeyen, kendinden emin onurlu, gururlu, birbirini seven insanlarınız olsun!
Bu duygularla; bayramınız kutlu, mutlu, sağlıklı, umutlu ve bereketli olsun!