Bugün köşemize şair Abdurrahim Karakoç’u misafir etmek istedim.

Geçmişte yağmanın hasat dönemi

Acele gel diye çağırdım seni

Şimdi iş değişti dur, dinle beni

Dokuz aylık yolu altmış ayda çek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek.

Emmin, dayın, annen, baban kereste

İşçi, memur, çiftçi, çoban kereste

Çarşı, Pazar, yazı-yaban kereste

İnsanlar ya mertek, ya orta direk

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Doğarsan üç günlük iş bulamazsın

Acıkırsın, ekmek, aş bulamazsın

Ucuz toprak, beleş taş bulamazsın

Yaşamak rezillik, rüsvaylık demek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek.

Arı peteğinde ağulu bal var

Kaçıp kurtulmaya ne yön, ne yol var

Sıkıver dişini, annene yalvar

Buradan rahattır orda beklemek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek.

Kurtlar sülük oldu, sıyrıldı posttan

Kaçan kurtuluyor ahbaptan dosttan

Değişti bahçıvan, bozuldu bostan

Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Vaziyet bambaşka vaziyet oldu

Yaşamak işkence, eziyet oldu

Dalkavukluk üstün meziyet oldu

Sanatkarlar sansar, dâhiler şebek

Sözümü dinlersen hiç doğma bebek