İktidara ve yandaş havuz medyasına bakarsanız Batı ve özellikle Almanya bizi çok kıskanıyor!

Elimin uzandığı kadar bütün kıyasları yaptım, şöyle mantıklı bir gerekçe bulamadım ama yandaş kitleye gerekçe gerekmez, kim ne derse desin Almanya bizi kıskanıyor!

Biraz daha derine indim, kıyasladım, paylaşayım ki kimin kimi kıskanması gerektiğine siz karar verin.

Almanya, virüs lafını duyar duymaz, bir gecede, sağlık sistemine 36 milyar euro aktardı.

Ülkedeki bütün hastanelerin yoğun bakım ünitelerini derhal dört katına çıkardı.

Her gün 22 bin kişiye test yaptı ki test oranı itibariyle dünya birincisi…

Daha ilk günlerden solunum cihazı sayısını 25 binden 40 bine çıkardı.

Henüz salgının başında sağlık sistemindeki tüm izinleri iptal etti. Bir sebeple yurtdışında bulunan bütün doktorlarını, o ülkeye uçuşlar yasaklanmış bile olsa, Alman devletinin gücünü kullanarak getirdi.

Hükümet ve Alman toplumu, ilgili sağlık veya bilim kurulu ne diyorsa ona uydu yani nihai kararı siyasetçiler değil bilim adamları verdi.

Almanya Federal Meclisi, virüsü salgınına karşı 750 milyar euroluk bir ekonomik yardım paketini onayladı.

Onaylanan paket, kiracıdan çok çocuklu ailelere, sanatçılardan, bakıcılara ve terapistlere, küçük işyerlerinden büyük ölçekli işverenlere kadar, Corona virüsünün yol açtığı ekonomik krizden etkilenen herkes ve her kesimi kapsıyor.

Küçük şirketlere, serbest meslek sahiplerine üç ay boyunca doğrudan 15 biner euro yardım yapıldı.

Büyük şirketler ise faizsiz kredilerle desteklendi.

Borçlarını ödeyememe riski altında bulunan şirketler için 400 milyar euro değerinde kredi kullanımı sağlandı.

Şimdi gelelim bize, Almanya’nın kıskandığı ülkeye, Türkiye’ye…

Milletten 10 tl dilenmelerini, maske bile dağıtamamalarını falan geçip Damat Bey’in “Görülmemiş” dediği, “tarihin en büyüğü” iddiasında bulunduğu son kredi paketine…

İddia odur ki, Korona nedeniyle bunalan halkı “rahatlatma” operasyonuymuş bu.

Ha, demek ki Korona nedeniyle işini, şirketini, gelirini yitirenlere bir katkı sağlanacak diyor, bakıyorsunuz, hiç alakası yok…

Görülmemiş diye sundukları paket sadece ve sadece vatandaşın ev, araba, ev eşyası alması ve tatil yapabilmesi için çok uzun vadeli ve düşük faizli kredi veriyor, o kadar…

Tabii ki özel bankalar yine devrede değil, söz konusu krediyi kamu bankaları yani Ziraat, Vakıf ve Halkbank verecek.

Onlar da gönüllülükten değil zorunluluktan veriyorlar malumunuz ve vermemek için devye hendek atlatıyorlar resmen…

Ve tabii ki vatandaşın sicili uygunsa verilecek, Türkiye’de kredibilitesi uygun vatandaş kaldıysa tabi…

Neticede olacak olan şudur;

Eşi benzeri görülmemiş dedikleri paket, zaten ağır bir ekonomik baskı altında olanları daha da borçlandırarak güya piyasayı hareketlendirmek için pompalanan para, kısa sürede bir ferahlık sağlasa bile arkası facia olacaktır.

Çünkü kısa sürede piyasaya büyük miktarda para çıkacak ve bu sirkülasyon ile işler iyi gidiyormuş gibi görünecektir ama sonraki beş yıl sadece “aldığı krediyi ödeme çabası içinde olan” büyük bir kesim, batağa daha da saplanacaktır.

Sonuç olarak, “tarihin en büyük kredi paketi” olarak açıklanan bu yeni ekonomik paket, göreceksiniz getirdiğinden fazlasını götürecektir.

Ciddi sıkıntı içinde olan insanları, borçlandırma yöntemiyle para harcamaya teşvik etmek, hiçbir sorunu çözmez.

Her zaman dediğim gibi Almanya bizi değil, olsa olsa iktidardakileri kıskanıyordur, siz bütün bunlara rağmen nasıl oy alabiliyorsunuz diye!!!

BU DİYANET RESMEN KAŞINIYOR

Her yönüyle tartışılan ve artık büyük bir çoğunluğun kapatılsa da olur diye düşünmeye başladığı Diyanet, vatandaşı kendinden soğutmak için ne mümkünse yapıyor.

Şimdi de savurganlığıyla gündemde…

Diyanet, Elazığ’da ne gereği varsa 58 milyon 700 bin liralık masrafla bir külliye inşa ettiriyormuş.

Külliye için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacakmış.

Öyle ki, bahçeye ekilecek çiçek, ağaç ve çimlerin bile “ithal” olacak.

Türkiye’de bitki kalmamış gibi, bu külliye için her şey dışarıdan getirilecek.

Şu listeye bakar mısınız?

12 ithal huş ağacı, 12 ithal meşe piramidi, 14 tijli süs armudu, 22 ithal çitlembik, 20 ithal tijli meşe, 30 ithal sığla, 11 ithal piramit mazı Jumbo, 5 ithal ters sedir pendula, 10 ithal leylandi Jumbo, 17 ithal ponpon leylandi, 8 tijli oya ağacı, 60 ithal toros sediri, 43 ithal sprila şimşir, 11 bin metrekare ithal çim, 8 gladiçya, 6 kırmızı yapraklı akçaağaç, 5 ithal lale ağacı, 2 ithal salkım söğüt, 2 ithal ters mavi sedir, 3 ekstra ithal gürgen Jumbo, 1 ters huş yongi.

Allah aşkına! Bu savurganlığı hiç yapmaması gereken, yapılmaması gerektiğini tavsiye eden Diyanet değil de hangi kurumdur?

Kime özendiniz yahu?

Ayıptır, yazıktır, günahtır.

Milleti dinden soğuttuğunuz yetmedi mi?