Bugün kısa ve öz olsun.
Arkanıza yaslanın, düşünün…
Bu ülkede, bir muhalif yazar/siyasetçi veya vatandaş, televizyona çıkıp “Biz liderimizin yanındayız. 15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık, boş bulunduk, bizim aile 50 kişiyi götürür, onu söyleyeyim yani, çok donanımlıyız bu konuda, ayaklarını denk alsınlar, bizim sitede hâlâ böyle üç beş var, benim listem hazır. Sivilleri öldürmeye Etiler'den Cihangir'den Nişantaşı'ndan başlarız” deseydi, hali nice olurdu?
Bir muhalif, adı unvanı önemli değil, “Seçim sonucu istediğimiz gibi olmazsa, Belgrad Ormanı'nda ağacın dibinde, talim şeyimizi oraya gömdük, çıkacağız sokağa” deseydi, ne olurdu?
Muhalif birileri, Ulucanlar Müzesi’nde darağacının önünden yayın yapıp “kamuoyu Erdoğan’ın idam edilmesini, asılmasını istiyor” videosu çekip yayınlasa başına neler gelirdi?
Bir meczup muhalif, şehit cenazesinde, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yumruklasa, galeyana getirilen halk üzerine yürüse, sığındığı ev taşlansa ve yakılmak istense, vatandaş ‘gebertin, yakın’ diye bağırsa, o köy ve halkı ne hale getirilirdi?
Birileri silahlarıyla poz verip, sosyal medyada yayınlayıp, “referandumda ‘evet’ diyenleri sokaklarda bekliyoruz” diye tehditler savursaydı, ne olurdu?
“Evet çıkmazsa, iç savaşa hazırlanın” diyenlere karşılık birileri de çıkıp “Hayır çıkmazsa iç savaşa hazırlanın” tehditleri savursa ve “Evet’çiler, Pkk’yla aynı muameleyi göze alıyor” deseydi, neyle karşılaşırdı?
Muhalifin biri, bir kavanoz dolusu mermiyle poz verip, “Erdoğan, Soylu, adam olun, hiç kuşkunuz olmasın, en önce sizi öldürürüm” deseydi…?
Bir başkası “Bak İmamoğlu Ekrem denen zavallı, senin kanını akıtır sana içiririm, bunu kayıtlara geçsin diye yazıyorum, istediğin şekilde şikayetçi olma hakkın var, ya haddini bilmeyi öğreniyorsun, ya da boynunu kırıp, kafa derini yüzüp, ayağıma paspas yapıyorum, seni paramparça edeceğim, öldüreceğim kişiye önceden haber veririm” cümlesinde Recep Tayyip Erdoğan veya AKP’li bir ismi kullansaydı ve savcının huzurunda gururlanarak “evet o mesajları kendisine ben gönderdim, herhangi bir pişmanlığım yok” deseydi, mesela…?
Biri çıkıp AKP İstanbul İl Başkanını açıkça ölümle tehdit ederek “boğaz bu mevsim serin, yazın da derindir” deseydi…?
Ne kader abes sorular değil mi?
Hatta suç!
Her an birileri ‘eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmekle itham edebilir ve hatta halkı suça teşvik etmek olarak da değerlendirilebilir…
Sen bu sözlerin geçtiği bir cümlede çok sayın devlet büyüklerimizin ismini telaffuz edebilirsin de denilebilir.
Çünkü artık burası yeni Türkiye…
Ve bu yeni Türkiye’de bundan böyle;
Yandaşsan ve iktidar düşmanlarını kast ediyorsan eğer, cellatlık yapabilirsin.
İç savaş çağrısı yapabilirsin.
Diri diri insan yakabilirsin.
Öldüreceğin kişileri açıklayabilirsin.
Boğarak mı, vurarak mı, hangi yöntemle öldüreceğini tarif edebilirsin.
Toplu katliam yapacağın semtleri sayabilirsin.
Hatta öldüreceğin komşularının listesini bile verebilirsin.
Hiç sakıncası yok…
Ama biat ve itaat etmiyorsan, sana tavsiyem karıncayı bile incitme, hatta kırmızı ışıkta bile geçme, sonun feci olur, benden söylemesi…