Babasının ince sesiyle gün doğmadan kalktı. Daha çok küçüktü fakat babası ona söz vermişti. O da bu sözün gerçekleşeceği günü bekliyordu ve o gün bugündü. Hızlıca üstüne bir şeyler giydi. Uykulu gözlerle an‐ nesinin kurduğu kahvaltı sofrasına oturdu ve bir şeyler atıştırdı. O kadar heyecanlıydı ki ne yediğini bilmeden öylesine bir şeyler attı ağzına ve babasının talimatıyla evden çıktılar.

Her zaman yürüdüğü bu yol daha fazla heyecanlandırmıştı onu. Kalbi güm güm atıyordu. Bağırmak, çığlık atmak istiyordu. Limana geldiler. Babasının teknesinin ya‐ nında bir süre bekledi. Babası" Atla bakalım" deyince bir zıplayışta tekneye bindi. Babası dışarıdan teknenin iplerini çözdü. Hızlıca dümenin olduğu üst tarafa çıktı. O da babasının peşinden gitti. Hava daha karanlıktı tekne hareket etti. Biraz ilerledikten sonra teknenin diğer tayfalarını almak için bir koya yaklaştılar. O ise bu sırada babasını dikkatle inceliyor, dümeni nasıl kullandığını gözlemliyordu.

Tayfaları da aldıktan sonra doğup büyü‐ düğü bu topraklardan deniz yoluyla uzak‐ laşmaya başladı. Doğduğu bu yeri uzaktan ilk defa görüyordu. Etrafa gülücükler saçı‐ yor ama aynı zamanda da babasının hare‐ ketlerini izlemeye devam ediyordu. Radar da balıkların yerini tespit ettiler ve tekne‐ nin motorunu durdular. Teknenin etra‐ fında ufak bir yuvarlak çizip ağları denize attılar. Bu noktada beklemeye başladı. Her ağın bir bekleme süresi vardı. Neler olduğunu bütün detayıyla babası ona anlatıp, canlı olarak göstermişti.

Birkaç saat bekledikten sonra o en merak edilen an gelmişti. Ağı toplamak için ters motorlar çalıştı ve tekne geriye doğru giderek attığı ağı toplamaya başladı. Tabii bu sefer ağın için balık doluydu. Birçok çeşit balık vardı. Ufak bir vinç yardımıyla ağ kaldırılıyor, teknenin tayfası da ağın düze‐ nini bozmadan ağı tekneye alıyordu. O da kenarda bütün olan biteni izliyordu. Bütün ağ tamamıyla teknenin güvertesine çekil‐ mişti ve ağa yapışan balıklar bir bir çıkartılmaya başlanmıştı ki tayfalardan en yaşlı olanı küçük kıza ‘’Gel’’ dedi. Balıkların ağdan nasıl çıkartılması gerektiğini, nasıl yapacağını bütün detayıyla ona öğretti. İlk başta çekinse de zaman geçtikçe daha da hızlanmaya ve bu işi sevmeye başlamıştı.

Bütün balıkları ağdan çıkartıp, ağı topla‐ dılar. Vakit geçip giderken gün ortası olmuş, güneş tepede bütün hıncıyla sıcak‐ lığını etrafa yayıyordu. Tekrar babasının yanına kaptan köşküne çıktı. Üstü başı batmış, saçı başı dağılmış ve her yerinden balık kokusu geliyordu. Emek vererek kir‐ lenmek kadar güzel bir şey olmadığını o an anladı ve bu kirliliği hep yaşamak istediğini babasına söyledi. Babası da ‘’Bakarız.’’ diye geçirdi. Fakat kaptan babanın kızına son bir sürprizi daha vardı. Dönüş yoluna geçtikle‐ rinde altına ufak bir tabure koyarak kızını onun üstüne çıkardı ve dümenin önündeki camı görmesini sağladı. Böylece dümeni tutmayı, onu kontrol etmeyi ilk orada öğ‐ rendi. Yıllar yılları kovaladı, küçük kız babasını kaybetti fakat deniz sevdası ve balık tut‐ kusu onu asla terk etmedi. Her sene balık avı yasağının sonrasında en önde babadan kalma teknesiyle, limanın tek kadın kap‐ tanı olarak, güçlü ve dinamik tayfasıyla denizlere açılmaya devam etti