Sevgili okurlar,
Dünyayı büyük etkisi altına alan ve adına “Coronavirüsü”(Korona) denilen illet ve salgın hastalık, elbette en büyük etkisini göç hareketlerinde gösterdi..
Yaşadıkları ülkelerden ekonomik ve sosyal sorunlar nedeni ile olduğu kadar, siyasi ve savaş nedeni ile “kaçkın” durumuna düşenlerin, her gün farklı bir dramına tanıklık etmek, bizleri derinden üzüyor..
Özellikle,Türkiye’ye bir şekilde gelmiş ve “mülteci” konumuna düşmüş insanların siyasi bir karar sonrası,Türkiye’nin batı gümrük kapıları ile Ege  kıyılarına hareket etmesinin üzerinden, onbeş gün geçti..
Özellikle Yunanistan ve Bulgaristan komşularımızdan, beklediğimiz sınır kabullerini göremediğimiz gibi, “mültecilerin insanlık dışı şiddet ve uygulamalara maruz kalması,bu manada ölümlerin yaşanması” kabul edilemezdir..
Bu konuda Belçika’da, Türkçe, Fransız ve Flamanca olarak yazdığım, bir eleştiri yazısını, sizlere de paylaşmak istiyorum:

DONK!

İnsanlığın bu yüzünü de görmek çok acı!
“Mülteci” dediğimiz insanların, ülkelerini “ alt-üst et, taş üstünde taş koyma, yalan söyle, demokrasi getireceğim”  martavalları sık, kamuoyu oluştur ve ondan sonra insanları ölümle, burun, buruna getir ve sonrası ise, gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında gördüğümüz gibi hüzün vereci…
Her birinin acı bir hikayesi var..
Kimi Afganistan’dan, kimi Pakistan, kimi İran, kimi Irak, kimi Bengaldeş, kimi Suriye ve kimi de Afrika ülkelerinden kaçıp bir şekilde Türkiye’ye gelmiş..
Her birinin hayalleri var..
Farklı, farklı..
Avrupa’ya geçmek, özgür yaşam ile tanışmak, geleceğini garanti altına almak istiyor kaçkınlar..
“Dedem savaştı, babam, savaştı, kardeşim savaştı, hep kaybettiler, ben yaşamak istiyorum” diyen bu sese kulak vermek, sadece Türkiye’nin işi ve görevi mi?
Neredesin, ey insanlık?
Neredesin ey Avrupa?
Neredesin ey Amerika?
Bir de bu insanlar, neden Müslüman ülkelere değil, Rusya’ya değil, Çin’e değil de Türkiye ve oradan Avrupa’ya gitmek isterler?
Ya Amerika?
Bunlara,” bir parça ekmeği, bir parça özgürlüğü, bir parça rahatı, huzuru “çok gören Avrupa’nın, “ zihniyetini “ Yunanistan maşallah çok iyi yansıtıyor!..
Dayaktan geçir, çıplak yap, sonra da kapı dışarı et..
Bu ne aymazlık, bu ne utanmazlık?
Şu mini, mini yavrulara nasıl kıyarsınız?
Soğuk, hüzün, ateş ve açlık..
Hani insanlık, hani evrensel insan hakları beyannamesi gerekleri, hani Avrupa hukuku?..
Aklınıza gelmiyor tabii!
“Savaşı çıkart, kaç ve enkazı kaldırmayı” Türkiye’ye bırakınız!
Rahatınız kaçmaz, merak etmeyiniz!..
Rahatınız, huzurunuz kaçmaz!..
İnsanlık adına, bir lokma ekmek, özgürlük onlara yeter!..
Utanın, bu yüzünüzü görüp, eğer utanabilirseniz?!..
Bu yüzle sizi tanımak, ne acı?
Bu yüzle sizi tanımak, ey Avrupa, ey Yunanistan!
Yazıklar olsun!
İnsanlığınız hep yarım, yamalak..
****
Sevgili okurlar,
Bu manada AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir günlük Brüksel çalışma ziyareti ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi sizlerle paylaştık..
İnanın, Avrupa’nın” iki yüzlülüğü” bu ziyarette de ortaya kondu!..
Ama,” ilişkileri kesmek, dondurmak,mülteci konusuna indirgemek” yerine, “Avrupa ile ilişkileri geliştirmek”, Türkiye’nin menfaatinedir..
Türkiye,” Avrupa yolundan “ ayrılmamalıdır..
Zira, “Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın varlığı”, Türkiye’yi, Avrupa Birliği ile üyeliğe, olmasa bile,” iyi dost ilişkilere” mecbur kılıyor..
Tüm yaşananlardan sonra,” Türkiye’nin dış politikasını” tekrar siyaseten bir masaya yatırması elzem görünüyor..
***
Sevgili okurlar,
Coronavirüsle ilgili olarak, Belçika Federal Hükümeti bir dizi önlem aldı..
Dün akşam gece yarısından sonra başlayan önlemler, 4 Nisan 2020 tarihine kadar sürecek..
Bu zaman zarfında; okullar tatil edildi, büyük kentlerde kahve, bar, diskotek, restoran, toplantı salonları, cami lokalleri, camiler, tüm sportif faaliyetler iptal edildi..
Mümkün olduğu kadar, insanların alanlara, çarşı pazara çıkması istenmiyor..Ayrıca, gıda maddeleri satan marketler, fırınlar, eczaneler açık kalacak, memurlar işlerine kimi kurumlarda evden devam edecek, sağlık kurumları açık kalacak, sağlık çalışanlarının çocukları için  özel sınıflar oluşturulacak ve kreşler ise açık bulundurulacak..
Belçika’da şu ana kadar üç kişi hayatını kaybetti ve 400’ün üzerinde hasta bulgusunun mevcut olduğu,bu hastaların tedavilerinin sürdüğü belirtildi..
Üzülerek ifade edeyim ki, Belçika’da, aralarında Türklerin de bulunduğu yabancılar, marketlere  akın ederek, “un, şeker, hijyenik maddeler, tuvalet kağıdı gibi maddeleri “ tükettiler..
Türkiye’den de, aynı manzaralar yansımıyor değil!?
Oysa, bu hastalık ile mücadelede,” korku ve panik yaratmamak”, alınan tedbirlere uymak, salgın hastalıkla mücadelede, herkesin üzerine düşeni fazlası ile yerine getirmesi gerekmez mi?
“Fırsatçılara, laf anlatamadıklarımıza”, ne denmeli?
Allah akıl, fikir versin, kimseyi cahil koymasın!
Zira bu yapılanlar, “birlikte yaşama hizmet eden alışkanlıklar değil, aç gözlük ve bencilliklerin” yansımasıdır!..
Allah ıslah etsin!
Bu paragöz, doymaz fırsatçılardan da  bizleri korusun!


​​​​​​