Sevgili okurlarım Atatürk üzerine okuyup öğrendiği ile kulaktan dolma bilgilerle herkesin bir şekilde düşüncesi oluşmuştur. Malum Atatürk önemli bir tarihi şahsiyet olduğu için hakkında oldukça fazla konuşulmuştur. Bu durumu açıklayan güzel bir Atasözümüz vardır;  “çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.” Bu yazımda Atatürk ile manevi kızı Sabiha Gökçen’in bir anısını aktaracağım.

Sabiha Gökçen şu şekilde naklediyor:

“ 10-11 yaşında idim. Bursa’daki evimiz Atatürk’ün köşküne çok yakındı. Bir gün Atatürk şereflendirmiş, köşkün bahçesinde dolaşıyordu. Bende onu yakından gömek arzusu ile kıvranıyordum. Yine bir gün bahçede dolaştığı sırada yerimden fırladım, ona doğru koştum. Beni yolumdan çevirenlere ağlamakla karşı koymaya çalışıyordum, birden bir ses işittim: “Brakın onu” diyordu, “Bırakın gelsin.” Koşarak Atatürk’ün yanına gittim, ellerine sarıldım.

Atatürk sordu: “Çocuk, sen okula gidiyor musun?”

Savaşlar nedeni ile okulumu yarıda bırakmıştım ve bir yatılı okula alınmamı istedim. “Ben seni yanıma alayım, gelir misin?” diye Atatürk sordu.

“Abime sorayım” dedim. Kabul ettiler, derhal çağırtarak onunla konuştu ve alaştılar. Böylece Çankaya’ya geldim.

Uzun zaman ayrı kaldığım okuluma yeniden başlamanın sevinci içinde memnundum. Çankaya Köşkü bahçeleri içinde eski bir seyis evi düzeltilerek okul haline getirilmişti. Köşkte çalışanların, yaverlerin ve diğer hizmetlilerin çocukları ile birlikte bende bu okula gitmeye başladım.

Bir sabah, Ata’nın elini öpmek üzere yanına girdim. İşleri ile meşguldü. Bir süre ayakta bekledim birden, derin bir iç geçirdi ve “Allah!” dedi. (O, sık sık bu şekilde yapardı.)

Atatürk hakkında evvelce çok şeyler duymuştum, bu tesirle olacak bir hayli şaşırdım. Onun ağzından Allah kelimesini duymak beni şaşırtmış ve heyecanlandırmıştı.

Ata’nın yüzüne şaşkın bir şekilde bakmış olacağım ki:

“Sen dindar mısın?” diye sordu.

Ben de ailemden aldığım din terbiyesi ile;

“Evet dindarım?” dedim ve bu cevabımı nasıl karşılayacağını anlamak için ürkek ürkek yüzüne baktım. Cevabım hoşuna gitmişti.

“Çok iyi…Allah, büyük bir kuvvettir. O’na daima inanmak lazımdır” dedi ve bu konuda uzun uzun izahat verdi. Bende o zaman anladım ki; Atatürk hakkında söylenenlerin aslı yoktur ve Ata, bütün söylenenlerin aksine dinimiz onun için önemliymiş.”

Bu durumu yine güzel bir Atasözü ile açıklayıp yazıma son vereceğim. Para ile imanın kimde olduğu belli değildir