“ İyi yetişmiş askerler savaş çıksın istemez! Çünkü, savaşın büyük felaketlere yol açacağını en iyi askerler bilir!” gibi bir söz vardır.

   Üstelik O felaketler geçici değil, sadece ölüm kan ve acı ile de bitmeyebilir. Ülke ve şehirlerde kalıcı acılar da üretebilir.

   Daha vahimi de; her savaşın sürekli psikolojik toplumsal sorunlar yarattığı da bilinir. Ekonomik çöküşlerle yıllarca sürecek dertler de ayrı.

     Hani; kimi ülkelerin savaşla beslenen güçlü sektörleri vardır. Onların her savaştan devasa büyüyerek çıktıkları zannedilir, ama!

    Tüm savaşlar, savaştan kazanarak çıkan ülkelerde bile yıkımlara yol açar. İşte şimdi sözü yazı başlığımdaki ABD-Vietnam savaşı sendromuna getirdim.

    Her toplum, her ülke, her savaştan gereken dersleri alabilmeli. Hiç savaşsız, hep barışlı yıllar yaşayan toplumlar, ülkeler bile bunları görebilmeli:

    Amerika-Vietnam Savaşı’nın yaşandığı tarih süreçlerini değil, Amerikan halkının savaş sonrası yaşadığı toplumsal delilikleri vurgulamak istiyorum.

    Bunlar hemen herkesin bildiği gerçekler. Savaş bitse de, kirliliği barış zamanında da toplumsal tehlikeler doğurabiliyor.

   Bunları zamanında görüp, önlem alan ülkeler huzur ve güven içinde yaşarlar.

    Vietnam Savaşı; uzun, berbat, başka savaşlarda pek görülmeyen doğa koşullarında geçmiş.

    O savaşta kullanılan ilkel silahlar da, modern silahlar da şaşırtıcı çokluktaydı.

    Savaş alanı, yağmur ormanları, bataklık, çamur, bilinmeyen zehirli haşarat, hastalık doluydu.

    Yetmiyor; her an, her yer; örneği pek görülmemiş tuzak ve silahlarla cehenneme dönebiliyordu.

    Savaşan kimi askerler de O cehennemden, bir kahraman, bir Ölüm Makinesi olarak çıkabilmişti. Bu sonuç Amerikan halkına çok zor yıllar yaşattı.

    Sonuç zafer değil, ekonomik kazanım bile olsa; ortaya Vietnam Sendromu gibi de toplumsal bir bela getirmişti.

    Savaşta ve barışta, her toplum, her ülke O gerçekleri görmek zorunda. Ülke savunmasının güçlü olması için, barışta asıl yapılması zorunlu şeyler vardır.

    Ama, yapılacak doğru işlerin seçimi ve yapılışı çok hassas öğretilerdir:

   Amerika, Vietnam Sendromu diye adlandırdığı, savaş sonrası yaşanacakları geç görebilmenin bedelini pahalı ödedi.

   Vietnam cangıllarında efsaneler yaratan kimi askerler, savaş sonrası ülkelerine birer kahraman olarak döndüler, ama;

    O kahramanlık günleri çok az zaman sonra günlük olağan yaşamda mazi oldu.  Kahramanlar, sıradan günlük yaşam-geçim dönemine başladı. Şte o zaman ortaya kimi cinnet tabloları da çıkıverdi.

    Savaş kahramanları silahın, tuzağın, acıların, ölmenin öldürmenin inanılmaz ustalarıydı. Fakat barış zamanları hayat başka ustalıklar gerektiriyordu.

    İlkin savaşın beyinlerine, hücrelerinin en derinlerine kazınmış pisliklerini içki-bar masalarında temizleme günleri başlar.

   Bu da ancak birkaç ay- yıl sürer. Ya alkolik olunur sürünmeler başlar; ya da parasız muhtaç zamanlar kapıyı çalar?

    Silah ve öldürme ustalarının bildiği-yapabildiği başka bir beceri yoktur. Önüne, kirli karanlık dünyaların hırlı gürlü, silahlı, kanlı, ölümlü gerçeği koyulur.

     Kahramanlık günlerinden, yasa dışı sokak ve mekanların karanlık işlerinin pisliklerine yürüme zamanlarına gelinir. Gerçek hayatın sonu bu mudur?

    

   Amerika, bugün bile Vietnam Sendromu sorunlarını temizleyememiştir.

    Her ülkenin, her tehlike için zamanında doğru eğitimler, hazırlıklar yapması zorunluluktur.

    Barış günleri yaşayan her ülke; Ayrımsız-Adil Yaşamı olabildiğince doğru eğitim ve çalışmalarla beslemeyi gerçekleştirmeli.

    Ülkenin dışarıdan gelecek tehlikelere karşı yapılacak güvenlik eğitimleri, birikimleri başka bahistir.

      Şiddetin, silahın, gücün, ustalığın kahraman yaptığı her birey; toplumsal yaşam için, iç huzur için büyük sorunlar, acılar yaşatabilir!

     Silahla, hırlı gürlü ustalıkla donatılan yaşamın; bildiği, yapabildiği başka iş yoktur.  O işler kendisi için bireysel, toplumsal uçurumların zirvesi olabilir. 

     Hayat; topluma-sana-bana-bize bir kere verilmiştir. Huzur ve Güven içinde yaşamak Aklı da! Verileni Akıl ile yaşamak en doğru yoldur.