Eğer muhalifseniz, saray ittifakının karşısındaysanız, şu düzmece ve ısmarlama anketlere itibar ederek nahak yere moralinizi bozmayın.

Zaten anket oyunlarını bunun için yapıyorlar, algı oluşturarak ayakta kalmaya çalışıyorlar.

Ciddi ve tarafsız anket şirketleri, son zamanlarda yaptıkları anketlerde sapma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor ve sebep olarak, vatandaşın anketörlere bile şüphe ve korkuyla yaklaştıklarını, böylece gerçek tercihlerini ifade edemediklerini açık açık söylüyorlar.

Bu durum hiç birimiz için sır değil artık…

Memur korkuyor, işçi korkuyor, esnaf korkuyor, siyasi tartışmalara girmiyor, tepki vermiyor, siyasi tercihlerini en yakınlarıyla dahi paylaşmak istemiyorlar.

İşte bütün bunlar son zamanlarda oluşturulan korku imparatorluğunun hazin sonucudur.

Biz sürekli seçim güvenliğini tartışıyor ama kasıtlı oluşturulan algının, seçmen üzerinde yarattığı psikolojik tahribatı gözden kaçırıyoruz.

Konu seçmen iradesinin doğru biçimde sandığa yansıması ise, ha sandıkta hile yapmışsınız ha da algı operasyonları ile seçmen üzerinde baskı oluşturup oylarınızı arttırmışsınız, fark etmez.

İki metodunda demokrasi ve vicdanla bağdaşır bir tarafı yok neticede…

***

İktidar, seçim tartışmalarını ve her türlü eleştiriyi ‘tilki yetişemediği üzüme koruk’ der mantığı ile tarif ederek, muhalif partilerin tüm haklı ve yerinde itirazlarını itibarsızlaştırıyordu.

Bundan en fazla muzdarip olanlar da MHP’de birlikte siyaset yaptığımız kardeşlerimizdi.

Bir yandan koşturuyor, çabalıyor, öbür yandan da iktidar partisinin muhtemel seçim hilelerine karşılık vatandaşı uyarıyorduk.

Namuslu siyaset istiyorduk yani…

Toplumlar, namuslu, fırsat namuslusu ve namussuzlar olarak üze ayırmak mümkündür.

Namuslu, her halükarda namusludur, namussuz da her daim namussuz…

Ama arada bir de fırsat namusluları vardır ki, onlar aslında fırsat bulamadıkları için mecburen namuslu kalan kesimi ifade eder.

Şimdi bakıyorum da, çoğumuz fırsat buladığımız için namusluymuşuz meğer.

Öyleymişiz ki, şimdi saraya yelken açan kardeşlerimiz, iktidar ile ağız birliği etmişler de, seçim güvenliği konusunu gündeme getiren partilere saldırıyorlar.

Referandum akşamı, aleni seçim hilelerine bir de Yüksek Seçim Kurulu’nun maçın son dakikalarında kural değiştirmesi misali mühürsüz oyları geçerli saymasına, her namuslu vatandaş gibi itiraz ettik.

İktidarın, bu tavrımıza karşılık, atı alan Üsküdar’ı geçti babından bizi alaya alması, iktidar ahlakı ile bağdaşabilirdi belki.

Onlar, atı çaldıklarını ve çoktan Üsküdar’ı geçtiklerini rahatlıkla itiraf ederken, bizi şaşırtan Devlet Bahçeli’nin, onca tartışmalara rağmen “Bu çok önemli bir başarı, ihmal ve inkarı imkansız bir kazanımdır” sözleriyle kirli referandum sonucuna sahip çıkmasıydı.

O gün, o kirli referandum sonuçlarına sahip çıkanlardan, bugün seçim güvenliği ile ilgili çekincelerimize katılmalarını elbette beklemiyoruz.

Beklemiyoruz ama Ülkücü ahlakı, Ülkücü duruşu ve Ülkücü namusu hatırlatmadan da geçemiyoruz.

***

Devlet Bahçeli’nin MHP’sinin bu tavrı bana, öğrenilmiş/öğretilmiş çaresizliği hatırlattı.

Nedir o öğretilmiş/öğretilmiş çaresizlik? Hatırlayalım.

İçinde beş maymunun bulunan kafesin tepesine muzlar asılır. Altına da uygun mesafede bir merdiven vardır. Muzları yemek için hamle yapan maymunlara tazyikli su sıkılır. Bir süre sonra maymunlar hamle yapmayı bırakırlar. O ara maymunlardan birisi yeni bir maymun ile değiştirilir. Kafesin yeni misafiri içinden ’yahu tepede muzlar asılı, bu dangalaklarda oturmuşlar seyrediyorlar’ diye muzlara hamle yapınca diğer maymunlar tarafından tekme tokat engellenir. Maymunlar değiştikçe bu böyle sürer gider. Gün gelir, artık maymunların muza ulaşmalarını engellemek için dışarıdan müdahaleye ve masrafa gerek kalmamıştır. Artık maymunlar çaresizliği öğrenmişlerdir. Hamle yapsalar da başaramayacakları ve boş yere zarar görecekleri duygusu aşılanmıştır.

Daha beteri de artık kafalarına, aralarından birinin hakkı olana uzanması durumunda onu engelleme duygusunun yerleşmiş olmasıdır.

İşte Bahçeli’nin MHP’si, öğrenilmiş/öğretilmiş çaresizlik kafesine sonradan sokulan ilk hemcinsine saldıran maymun konumundadır artık.

Bundan böyle kim muzlara göz diker yani hakkını hukukunu ararsa, karşısında mevcut MHP’yi bulacaktır.