Sevgili okurlar,
Bugün biraz da memleketten rüzgarlar estirelim istiyorum..
Ulusal haberler, analizler sıktı usandırdı!...
Şu “Corana-Covid 19” salgın günlerinde siyaset konuşmanın da ne tadı, ne tuzu kaldı!..
Baksanıza Vatan Partisi Genel Başkanı, duayen siyasetçi Doğu Perinçek bile, seke, seke yürüdüğü siyaset yolunda, yeni bir hedef belirledi ve ittifaka girdi..
Hayırlısı olsun diyelim!..
Ve biz Sakarya’ya, dolayısıyla memleketim Akyazı’ya objektiflerimizi çevirelim!..
Akyazı, sadece Akyazı’da, Sakarya’da, Ankara’da değil, elbette Avusturya’da, Almanya’da, Belçika ve Hollanda’da çok konuşuluyor..
Önce Belçika’ya uzanalım..
Belcika’da kardeşler olarak, yaşam mücadelemiz sürüyor..Küçük kardeşim Hüseyin Cinal, sanal paylaşımları ile farklı bir fenomen ve farklı bir takipçi grubuna sahip..
Son paylaşımında, “Akyazı’da aşk biter, yol çalışmaları bitmez” diye bir yazı da kaleme almış.. Haklı yanı çok..Yazının bir bölümünde ise Akyazı’da isim yapmış, hizmetleri ile bugün bile anılanların isimlerine yer vermiş..
Bu kadar değil ya?
İlçemiz son yıllarda, bir Hacı Ziya Özdemir, Refik Baykal, Necati Temel, Ahmet Sarıçizmeli, Barbaros Turgut Boztepe, Kemal Abuç, Zekeriya Özcan, Ertuğrul Öztürk, Mehmet Niyazi Özdemir, Naci Ünlütürk, Nadir Erdem, Hüsamettin Bayraktar, Osman Kilit, Asım Ceyhan gibi şahsiyetler yanında ismini unuttuğum birçok hizmeteri yetiştirdi..
Bu öncü nesilden sonra, bir Mehmet Barutçu, Şemsi Bayraktar, Şinasi Bayraktar, Osman Akcan, Hasan Akcan, Cemal Şen, Mehmet Hünkar Baykal isimleri yanında futbol gençliğine hizmetleri ile Oflu Naci (Naci Fazlıoğlu,Hıristo Fuat(Fuat Aktürk), Haci Ağbi(Aliosman Uygun) hafızalardan silinmedi..
Şüphesiz Akyazı’nın yetiştirdiği çok değerlerimiz daha var..Onları unutmak olmaz..Ahrete intikal edenlere Allah rahmet eylesin, hayatta olanlara ise sağlık ve afiyetler dilerim” diyerek, Akyazı’da çıkardığımız Akyazı’nın Sesi  gazetesi yıllarını mercek altına almış..
Bu yazı, beni alıp Akyazı günlerine götürdü..
Akyazı’da yayımlanan haftalık ilan gazetesi “İlkhaber” ve “Yeşil Akyazı” gazetelerinden sonra, Akyazı’nın Sesi adlı gazeteyi kuruyoruz..Sevgili Avukatımız Mehmet Mangıroğlu bir avukat olarak sorumlu müdürümüz oluyor..Memur olduğum için önce ağabeyim Ali Cinal, sonra kardeşim Aliosman Cinal imtiyaz sahibi görevlerinde..
Akyazı’nın en görkemli ve hareketli  terziler sokağı, yani Sayılı Sinemasının bulunduğu “Sinema Sokakta” bir matbaa atölyesi” oluşturuyoruz..Bir baskı makinesi, bir entertip dizgi makinesi, hurufatlar, kumpaslar, kurşun harfler arasında Akyazı’nın Sesi gazetesini hazırlıyoruz..Resimler, klişe olmak üzere İstanbul Yavrum Klişeye gönderiliyor..Ara sıra Adapazarı merkezdeki matbaalardan yardımlaşıyoruz..
Ne heyecanlı günler..
Bitmek tükenmek bilmeyen, Akyazı siyasi çekişmeleri  içinde koşuşturmalar..
Dar alanda kısa paslaşmalar biter mi?
Top çevirmeler, hala sürüyor ya?
Bir yanda Ahmet Sarıçizmeli, bir yanda Osman Kilit, bir yanda Refik Baykal, Akyazı belediye başkanlığı yarışında..
Öte yanda, milletvekilliği için yanıp tutuşan bir Hüsamettin Bayraktar büyüğümüz..
Barbaros Turgut Boztepe’nin Akyazı’da CHP’yi birinci parti yaptığı ve daha sonra Hasan Fehmi Güneş’in senatör olarak, siyasete adım attığı günler..
Sayılı, Ünlütürk, Işık, Bozok sinemaları ile olduğu kadar, meyhaneleri, kahvehaneleri, esnafı ve dernekleri  ile Akyazı günlerinin muhteşemliğini nasıl anlatsam?..
Bir Akyazı Gençlikspor-Akınspor rekabeti var ki, sormayın gitsin!
Dule Dursun, Metin Güvenman, Mehmet Kopya, Deve Turan, Arap Yetkin, Sarı ve Azizoğlu kardeşler, Rüzgarın oğlu Hayri, Oflu Nacisi, Hıristo Fuat’ı, Hacı Aliosman Uygun’u, Polis Sedat’ı, Manik Mustafa ve futbolun Paşası  İhsan Necati Sarı ile bizim kuşak es geçilir mi?
1971 Yılında Akyazı’da büyük heyecan yaratan Alaağaçspor-Pazarköy Eğitimspor arasındaki Kaymakamlık kupası finali maçı heyecanı..
Vursun davullar, oynasın gençler..
Akyazı Akbalık Ayşeçik Yağlı Güreşleri ve muhterem Zülküf Karabulut büyüğümüz ve peşrevleri unutulmazlar arasına giren Alpay Kardeş ve minderin unutulmazı Kamil Özdağ’dan,  rüzgarın oğlu Kenan Sofuoğlu’na uzanan yıllardaki starlar, yıldızlar, efendi insanları ile Akyazı bir başkadır..
Bizim için Akyazı bir tutku, bir aşk, bir sevdadır..
Şimdi Viyana’da, Brüksel’de, Roterdam’da ve Köln’de konuşuluyorsa, bu bir başka güzelliktir,bir başka sevda ve özlemdir..
Ama bazen gerçekler can da incitir, üzer, düşündürür..
Gelin bu noktada hemşerim, usta bir gazeteci, yazar, sayfa sekreteri Hüsamettin Acar’a kulak verelim:
Eline sağlık değerli Hüseyin Cinal...
Akyazı'nın son 40 yılından iyi ve gerçek bir kesit sunmuşsun...
Maalesef Akyazı, yapı ve şehir yerleşimi olarak, 45 yıl üzerine hiçbir şey koyamadı!...
Kültür ve yaşam düzeyi olarak da daha tutucu ve yobaz bir hale büründü!...
Bunun sebebi, 1980'den sonra gelen yönetimlerin, bilgi, modern yaşamı desteklemek yerine, siyasallaşan dinciliğin ipine sarılmalarıdır..
İslam’ın emrettiği ve “oku” dediği ilmi reddedip, işin özünden uzaklaştılar...
Bizim gençliğimizde kasabada, üç kışlık, üçte yazlık sinema vardı.
Halkevi, kültür merkezleri, 3. Lig'de mücadele eden bir futbol takımı, güncel yaşamı destekleyen dernekler, Akyazı'nın sesi gazeteler vardı...
Evet Akyazı bilimde, kültürde, modern yaşamda, eğitimde onlarca yıl gerilerde kalmış bir ilçedir...
Yolları, pazarları, gecekondu türü yapılanması ile Akyazı 1980'den sonra kendini yenileyemedi...
Bunun dışında, gelişigüzel ve haddinden fazla göç alarak, demografik yapısını da bozdu...
Burada iyi olan değil partili olan kazanır...
Her gelen yönetim, bir önceki yönetimden devraldığı enkazın altında ve particiliğin kıskacında debelenir durur...
Herkes dinci kesilmiştir...
İyi laf yaparlar, ama gönülden inanmazlar...
İyi Kur'an okurlar, ancak okuduklarını anlamazlar...
Her zaman işin özünde değil, cilasındalar...
Ben de 18 yaşında, 1976'da Akyazı'dan ulusal basına geçmiş, Türkiye'nin en büyük gazetelerinde 40 yılı aşkın çeşitli görevlerde bulunmuş, 45-50 civarında ödül almış, kültür hayatımıza, iki üç kitap kazandırmış bir AKYAZİ sevdalısıyım, ama bu AKYAZI'ya değil!?...
Gurbette özellikle değerli Yusuf Cinal ile birlikte çok güzel, kültür faaliyetlerinde bulunduğunuzu biliyorum...
Gönlü vatan sevgisi ve özlemi ile dolu, dolu yaşayanlara, kendi özünü, harsını, inancını yaşayan ve yaşatanlara kucak dolusu selam ve muhabbetlerimle...”
Bu güzel analiz ve tespitlerden sonra ne söylenir ki?
Ama şunu mutlaka söylemeliyim, Akyazı’da gazete çıkardığımız dönemde, özellik dinci kesim, önümüzü kesmek, engellemek için komplo üzerine, komplo kurdular..
Bizi engellemek,yıldırmak,yolumuzdan almak istediler?..
Bunlar bilinmezler değil, kime sorsanız, size gösterirler, bu din mollalarını?
Ama bizi yıldıramadılar, önümüzü kesemediler..
Fakat Akyazı’nın pırıl, pırıl gençleri Mehmet Barutçu, Cemal Şen ve Mehmet Hünkar Baykal’ı bu kesim gerçekten doğradı!..
Önlerini kesti, yalan ile hile ile iftira ile onları Akyazı’ya hizmetten men etti!
Belediye Başkanı Recep Yıldırım’dan bu yana Akyazı’da, tarikat, cemaat ve imamlar ile  bir kesim siyasette çok etkin..
Bir FETÖ(Fetullahçı Terör Örgütü Yapılanması) yapılanmasının bile Akyazı’da palazlanması her şeyi anlatmıyor mu?
İşlerini biliyor, yarını düşünüyor ve bugünden hesapları bellidir?..
Kimlerden bahsettiğimizi pekala biliyorsunuzdur?
Bu grup Hasan Akcan’ı da harcayan grup ve kümedir..
Yani Akyazı’daki yeni belediye yönetimi de bu grubun, kümenin  eseridir..
Fotoğrafa bak, arkalarında kimler olduğunu tek, tek yaz!..
O nedenle, Akyazı’da radikal değişim yaşanmadıkça, Akyazı’da hizmetten, modernleşmeden, gelecekten söz etmek mümkün değildir!..
Hüsamettin Acar kardeşimin, “yobaz” kelimesine alınganlık yapmayınız..
Ancak haksız da değildir..
İnsanımız, tahakküm, biatizm ve teslimiyet içinde geleceğe projeler sunamamaktadır..
“Az olsun, bizim olsun” siyasetinde ısrar edenlerin, Akyazı’ya sunacağı ne olabilir ki?
Kel ve fodul, trafik keşmekeşliği içinde kültür değerlerinden yoksun Akyazı’nın, diğer ilçelerin çok gerisinde kalmasının sebepleri, sadece bunlar değildir..
Bunları konuşmaya, yazmaya devam edeciğiz..


 
​​​