Sevgili okurlar,

Türkiye’de uzun zamandır devam eden “sistem”, ya da “rejim” tartışmalarına AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıklamaları ile yeni bir boyut getirdi.

Kısacası, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 yıl sonra TRT 1

Ve TRT Haber'in ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, kendi düşüncelerini ortaya koydu. Erdoğan ,televizyonda gazetecilerle canlı yayına en son geçtiğimiz yıl Haziran ayında ve TRT'nin ortak yayınında çıkmıştı.

Erdoğan, parlamenter sisteme yönelik, "Parlamenter demokrasi artık bizim için mazi oldu. Hiçbir istikrarı olmayan koalisyonlarla iç içe sürekli zararda olan dönemleri yaşadık biz. Türkiye çok partili sistemden huzur bulamıyor, netice de alamıyor. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor. Hakikaten bizler de milletimizden aldığımız bu vekaletle tekrarkararlı şekilde yaptığımız çalışmalar, yatırımlarımızla, kişi başına milli gelirle, gençliğe verdiğimiz önemle, attığımız adımlarla Türkiye bir değişim dönüşümü yaşadı" ifadelerini kullanarak şöyle devam etti:

“Biz iktidara geldiğimizde, ülkenin 26 havalimanı vardı. Türkiye'nin havalimanı sayısı şimdi 57 oldu. Bu Türkiye'nin refah düzeyinin de yükseldiğinin alametidir. Bunu biz çok partili dönemde yapmadık, tam aksine AK Parti iktidarıyla bunu gerçekleştirdik. Biz öyle bir sistem kuralım ki, gelişmiş olan ülkelerin kullanmış olduğu sistem neyse onu kullanalım dedik. Devlet idaresine istikrarı getirdik. Uluslararası alanda hızlı ve etkin kararlar alma kabiliyetini kazanmış oldu.”

İktidarları döneminde yapılanlar sıraladı ve pandemi koşullarına dikkat çekerek Anayasa çalışmaları ile ilgili olarak görüş ve düşüncelerini sıraladı.

Erdoğan, “Şahsım ve heyetimle Sayın Bahçeli ile görüşeceğiz. Anayasa çalışmamızı yapan ekiple bizim heyetimiz konuşacak, bir değerlendirme yapacağız 128 madde üzerinde. Bu çalışmayı yaptıktan sonra ilave edilmesi gereken, çıkarılması gereken ne gibi maddeler vardır bunları konuşacağız. Tamam dediğimiz zaman da Devlet (Bahçeli) Beye de takdim edeceğiz. Cumhur İttifakı'nın bu ortak çalışmasıyla ne gibi eksikler var bunlara bakacağız. Ortaklaşa bir çalışmayı yürütelim istiyoruz. Adeta Anayasa Bilim Kurulu oluşturmanın gayreti içerisinde olduk. En geniş anlamda bir uzlaşı sağlayalım ve bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı kalkıp Cumhur İttifakı'na ulaştıralım” diyor...

Sevgili okurlar,

Bu açıklamalar ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki açıklamalarının ne kadar çeliştiği ortadır.

İktidara, “ Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasakları yok etmek için geleceklerini söyleyen ve dillerinde, “Hak, hukuk, adalet, emek, eşitlik ve refah” olanların karneleri de ortadır.

Bu yukarıdaki ilkelerden bahisle Erdoğan ve ekibi Türkiye’de neyi başarmıştır?

-20 Yılda “ Milli Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” şiarı yerle bir edildi ve ülke “tek adam” rejimine dönüştürüldü.

Bunun hangi şartlarda sağlandığı ise hepimizin malumudur!

-Devletin imkan ve kabiliyetleri ile bütün bunlar ters-yüz edildi.

Bazı aklı evveller, muhalefeti eleştirerek, “19 yıldır Erdoğan kazanıyor” diyebiliyorlar!

Bu imkanlarla Erdoğan’ı kimse yenemez tabii!

Ama son seçimler, Erdoğan’ın işinin bu kadar kolay olmadığını ortaya koydu.

Toplumda artan rahatsızlıklar, yeni arayışları ve tepkileri de beraberinde getirmedi değil.

Erdoğan, koalisyonlara karşı politik söylemlerle yola çıktı, sonra kimlerle yola devam ettiğini görüyoruz!

Aksine koalisyonlar, uzlaşma rejimleridir. Belli bir plan ve programla değişik siyasal partilerin birlikte yola çıkmasıdır..

Tam bir demokratik anlayış ile iç ve dış denetim esastır.

Burada milli geliri gelişi güzel kullanmak, belli bir siyasal görüş bağlamında harcamak mümkün değildir.

İşler denetim ve istişare ile hedefe vardırılır.

Ülkenin öncelikleri burada esas olandır.

Gördüklerimiz, yaşadıklarımız AK Parti ve Erdoğan icraatlarını kesinlikle onaylamıyor!

Bu nedenle acilen demokratik temayüllerin egemen olduğu “ Parlamenter Sisteme” dönülmelidir.

Hesap veren, denetlenen, devlet işlerinin ona buna peşkeş çekilmediği, eşit, adil rekabet ortamında hizmetlerin, önceliklerin hayata dönüştürülmesi ve fabrika ayarlarına dönülmesi çoğunluğun da arzu ve isteğidir.

Son kamuoyu yoklamaları, yükselen tepki sesleri de bunu doğruluyor.

Türkiye’nin “Tek Adam” otoriter rejimi ile varacağı yer görülmüştür!

Erdoğan’ın bu açıklamalarına artık bu milletin rağbet edeceği hayaldir, beyhudedir!

Kaldı ki yanındaki üç- beş yandaşla bu ülke yönetilemez!

Kadrolaşma, tasfiyeler, davalar ile korkutmalar ve hazinenin boşaltılması, fabrikaların yok pahasına satılması, hesapsızlık ve denetimsizlik, milli gelirin eşit ve adil dağıtılamaması Erdoğan için kötü referanslardır.

Kaldı ki bu durumda, bu ahval ve şartta yeni bir anayasa da hazırlanmaz.

Türk Milleti, bu hakkı bir defa verdi, bir daha mı?

Zor ihtimal!

Doğrusu, yeni anayasayı, yeni seçilmişlerin oluşturacağı parlamentonun büyük bir uzlaşma (konsensüs) ile hazırlaması ve milletin onayına sunmasıdır.

Efendim,” yol yaptık, köprü yaptık, havaalanı, tünel yaptık, şehir hastaneleri yaptık...” söylemleri de itibar görmüyor?

Zira vatandaş soruyor; iyi de kaça, kime yaptırdın?

Artık Erdoğan ve AK Parti siyasetleri, söylemleri boş çuvalı doldurmuyor!

Milletten aldığı emaneti, millete giderek iade etmesidir.

Öyle “seçim 2023‘de” söylemleri de anlamsızdır!

Türkiye’nin kaybedecek zamanı yoktur!

AK Parti ve ortağı MHP ile Erdoğan’ın alacağı en iyi, doğru karar budur.

Altı sıfır atarak görev üstlenen Erdoğan, tekrar sıfır atacak hale gelmişse, kendisi de gerçeği görmeli ve kabullenmelidir.

Zira bu raylar, bu yollar bu ağır iflas yükünü taşımaz.