Sevgili okurlar,
Muhakkak ki, ülkemizde güzel adımlarda atılıyor.. Kafayı “zamlara” takmanın faydası yok!
Nasıl olsa yapılan zamlar geri alınmıyor ve tüketicinin sesi, bu mana duyulmuyor!..
Bu Türkiye’de de böyle, Avrupa ülkeleri ile diğer ülkelerde de böyle!
Bir kere “yetkiyi” vermiş misiniz?
Vermişsiniz!
Mesele bitti!

Peki,” tepki hakkı “ ne olacak?
İşte burada, o “tepkiyi” oluşturabilecek iradeniz varsa, eyvallah!
Ama yoksa, oturup kadere razı olmaktan öte, ne yapabilirsiniz ki?
Paşa, paşa elektriğe yapılan zamlı tarifeden ödeme yapacağız..
Başka yolu var mı ki?
Bu günlük hayatın bir faturası, kara lamba bile yaksak kurtuluş yok!
Yeni dünya düzeninde, her şey artık siyasetçilerin değil, çok uluslu şirketlerin elinde..
Onlar ne derse o!

Buna, “Neo Liberalizm” deniyor..
Her taraftan bizi kuşatan, köyden kente indiren, tüketmeye zorlayan, üretimden alıkoyan, bağımlı hale getiren bir durum!
Bunun müsebbibi de bizleriz?
Nasıl mı?
Yetkiyi siyasilere verdik mi?
Verdik!
Eee işin başında vekâleti siyasetçilere vermişsen, “ geçmiş olsun” hemşerim!
Onlarda bu yetkiyi, ülkenin neyi varsa satarak yerine getiriyor!
Ülkenin neyi varsa, satarak!?
Bu Türkiye’de de böyle, başka ülkelerde de böyle!
“Ulus” devletler tarih oluyor, “modernite” adına, “neo-liberal” politikalar ile yönetim siyasilerden alınıp, çok uluslu holdinglere veriliyor..
Onun için çocuklarımız elinde tabletler, bizim elimizde telefonlar..
Otur,” buradan yak” hemşerim!
Bir kere kale içerden teslim alınmış!
İşte o güzelim Sakarya Islama köftesi yerine çocuklarımız fast-food yiyecekleri tercih etmiyor mu?
Gelsin mayonezli, ketçaplı hamburgerler!
Ekmeği bizden, sosu Fransa’dan, eti Amerika’dan..
Yi babam, yi!
Fabrikalar satılmış, kimin umurunda!?
Bir yanda annelerimiz, eski alışkanlıklarını sürdürüyor..
Cam kavanozlar alınıyor, domatesler, kırmızı biberler bulunuyor..
Haydi salça çekmeye!
Ah neredesin ucuzluk!?
Öte yanda kabaklar depolara, fasulyeler, biberler kışlık turşular için bidonlara!
Tank Palet Fabrikası satılmış kimin derdinde!
İşte, yeni dünya adetleri, bizi her yandan kuşatmaya alıyor..
Bir yanda eski adetleri bırakmayanlar, bir yanda telefonu ve kulaklıları ile okula giden çocuklarımız..
Hayatın içinden işte size fısıltılar..
Bu kış zor geçecek desenize!?

***
Sevgili okurlar,
Sakarya’dan sizlere bir güzel haber;
Haber elbette, Bizim Sakarya’da yayımlandı..
Sakarya oda ve borsalarının birbiri ile istişare ettiği, şehrin genel ve ekonomik sorunları ile çözüm önerilerinin konuşulduğu ‘Sakarya Oda ve Borsalar İstişare Toplantısı’ Akyazı’da gerçekleştirildi.
Tarihe not düşmekte yarar var..
Bakınız toplantıya kimler katılmış?
Akyazı Ticaret Borsası ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya ,Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Talip Kuriş, Sakarya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Adem Sarı, Akyazı Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şinasi Bayraktar, Akyazı Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şener Bayraktar ile oda ve borsaların yönetim kurulu üyeleri toplantıda bir araya geldi..
Gerçekten güzel bir inisiyatif..
Bu açıdan Akyazılı hemşerilerimi tebrik ederim. Böyle önemli, tarihi bir toplantıya ev sahipliği yapmak çok önemli..
En azından Sakarya için birliktelik sergilenmesi, Sakarya’nın sorunlarının irdelenmesi, kaynakların iyi kullanımı ve değerlendirilmesi, Sakarya olgusuna sahip çıkılması,Sakarya değerlerinin konuşulması memnuniyet vericidir..
Geçtiğimiz günlerde Sakarya sporu adına da, bu tip bir toplantı gerçekleştirilmişti..
“Yerlerde sürünen Sakarya futbolunun” canlandırılması, Sakaryaspor’a taze kan verilmesi, kötü gidişe dur denilmesi gibi adımların atılması, birlik ve beraberlik sergilenmesi çok önemli..
Umarım meyvelerini verir ve bu tür toplantıları yeni toplantılar takip eder..
Bu arada her ay gerçekleştirilen” Kent Konseyi” toplantılarını da çok önemsediğimi belirtmeliyim..
Bu manada, Sakarya’da verilmeye başlanan “Sakarya’nın Yıldızları” ödül töreninin de,” ortak bir akıl” ile birlikte verilmesi, bir başka güzellik olarak basına yansıdı..
İşte “neo-liberalizmin” hakkından bu inisiyatifler gelir..
“Teslimiyetçi, neme lazımcı” anlayışlar bizi selamete götürmez!..
Önce, her sivil inisiyatif kendi yöresinin değerlerine, zenginliklerine sahip çıkacak ve bu sahiplenmenin bayraktarlığını yapacak ve halk ile birlikte sesini gür çıkaracaktır..
İşte o zaman siyaset, vekâleti verenlerin emrinde olur!
Vekaleti alanlarda, aldıkları vekaletin, sorumluluğunun gereğini yapmak için, öz güven içinde adımlar atacaktır..
Demek ki, “neo-liberal” anlayışlarla mücadele etmek, bu anlayışlara karşı koymak, durmak mümkündür..
İşte, siyasetin merhumlarından Necdet Çalp, “köprüyü sattırmam” diye diretirken, bu sesi önemseyenler, ona destek oluyordu..
Köprünün satılmasına sessiz kalanlar ise, bugün yaşanılanların sorumluları olarak anılıyorlar ne yazık ki?
Ya bugün, olup bitenlere seyirci kalanlar, yarın nasıl mı anılacaklar?
Onların adını da siz koyunuz!?