“MİLLETİ YOKSULLAŞMADIĞINA İNANDIRAMAZSINIZ”

Ekonomik krize ilişkin eleştirilere tepki gösterip "Şimdi birileri çıkıp ‘aç kaldık’ diyor. Ya vicdansızlık yapma, ne aç kaldın. Aç kalan falan yok!" konuşmasından yola çıkarak iktidarı eleştiren Özkan, şunları söyledi;

“İktidar ekonomik krizi görmezden gelmek için ne mümkünse yapıyor. Bu işi ‘inkar’ seviyesine kadar düşürdüler. Sayın Cumhurbaşkanının "Şimdi birileri çıkıp ‘aç kaldık’ diyor. Ya vicdansızlık yapma, ne aç kaldın. Aç kalan falan yok" sözleri bu inkar politikasının yansımasıdır. Bu aynı zamanda tehlike anında başını kuma soktuğunda görülemeyeceğini zanneden deve kuşu misali ilginç bir davranıştır.

Gözlerinizi kapatmakla, başınızı kuma gömmekle ve inkar etmekle halkı ekonomik krizin olmadığına, geçim derdinin vatandaşın birinci gündemi olmadığına, milletin yoksullaşmadığına, inandıramazsınız.

“VATANDAŞLA KONUŞURSANIZ TÜRKİYE’NİN GERÇEKLERİ İLE YÜZLEŞİRSİNİZ"  

Halk belki görmediklerine ve yaşamadıklarına dair sözlerinize inanır, örneğin sizi dış politikada çok ama çok başarılı zanneder falan ama konu ekonomi olunca, konu mutfaktaki yangın olunca, size değil gördüklerine ve yaşadıklarına inanır. Dolayısıyla “aç insan yok” diyerek sizler ekonomik krizin sonuçlarını da yok saysanız da halkı inandıramazsınız. Her gün iğneden ipliğe zam geliyor. Maaşlar her geçen gün eriyor. Türkiye’nin gerçeklerini vatandaş daha iyi görüyor. Halkın arasına karışın. Evlerine ziyarete gidin.  Ne haneler var. Buzdolapları bom boş insanların. Ev hanımı bugün ne pişireyim diye düşünüyor. Eşi elektriğe ve doğalgaza gelen zammı, ödeyeceği faturaları düşünüyor. Vatandaşla konuşursanız Türkiye'nin gerçekleri ile yüzleşirsiniz. ‘Vicdansızlık etmeyin, Türkiye’de kimse aç değildir’ sözünden, Türkiye gerçekliğinden ne kadar kopuk bir anlayışla Türkiye’nin yönetildiği anlaşılıyor.

“GIDA ENFLASYONUNDA AVRUPA BİRİNCİSİYİZ. GİZLİ AÇLIKTA DAHA ÇOK YAYGINLAŞIYOR”

Gıda enflasyonunda Avrupa 1.’siyiz. İnsanımız markette alacakları içinden eti, peyniri, yumurtayı, sütü, yoğurdu çıkarıyorsa bunun sonunda toplumumuzda gizli açlık kavramının da daha çok yaygınlaşacağı aşikardır. Gizli açlık, yoksulluktan kaynaklanan ve tek yanlı beslenme nedeniyle ortaya çıkan eksik beslenme biçimidir. Beslenme sadece karın doyurmak değildir. Her anne baba çocuklarını yeterli beslenme ile büyütmek ve sağlıklı olmasını ister.

“YANLIŞ EKONOMİ POLİTİKALARININ TOPLUM SAĞLIĞINA OLUMSUZ ETKİLERİ OLACAK”

Yeterli ve dengeli beslenilmediğinde veya kaliteli, sağlıklı ve güvenli besine ulaşılamadığında bu çocuklarda büyümenin duracağını,  vitamin, demir, çinko, iyot, selenyum ve hayati önem taşıyan mikro besin ögelerinin yetersizlikleri sonucunda ilerleyen yıllarında karşılaşacakları sağlık sorunlarının artacağını sağlıkçılar söylüyor. Ülkede yanlış ekonomi politikaları, gelecek kuşakların ödeyeceği borç yükünü artırırken, onların beslenmesine ve gelecekteki sağlığına olumsuz etki yaratacak bir iklimi de oluşturuyor.   

 “KURU EKMEĞİ BULABİLMEK AÇLIĞIN VE YOKLUĞUN ÖLÇÜSÜ OLAMAZ”

İktidarın açlıktan ne anladığını ve açlık yok demekle neyi ima ettiğini anlayabilmiş değiliz.

Elbetteki bu ülkede, Afrika’da olduğu gibi sokak ortasında açlıktan ölen yok Allah’a şükür!

Afrika’daki gibi, bir deri bir kemik kalmış çocuk görüntüleri de yok.

Ama sorun iktidarın açlıktan ve tokluktan ne anladığına bağlı.

İktidar için açlığın ölçüsü, bir milletvekillerinin kendi ifadeleriyle ‘kuru bir ekmek bulabiliyorsanız, aç değilsiniz demektir’ sözlerindeki gibiyse evet o kadar da aç değiliz çok şükür!

Kuru ekmek yiyeni, suya ekmek doğrayanı, pazarda artık toplayanı aç kabul etmemekse ölçünüz evet biz tokuz! Ancak açlığın ve yokluğun ölçüsü bu değildir.

“AÇLIK SINIRI KURU EKMEKLE ÖLÇÜLMÜYOR.”

Çocuğuyla girdiği marketten, parası çıkışmayınca sütü veya yumurtayı kasada bırakarak mahcup olmaktır açlık. Çocukları üşümesin diye saç kurutma makinesini açıp, yan odaya geçip hayatına son vermektir yokluk. Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden babanın yaşadıklarıdır yokluk.

Açlıktan okulda bayılan ilkokul öğrencisidir. Açlıktan belediye otobüsünde, minibüste bayılan kadındır.

Bütün bunların yaşandığı bir ülkenin yöneticileri, bu ülkede açlık yok, aç insan yoksa sorun yok da diyemez. Kaldı ki açlık sınırı vatandaşın bir kuru ekmek yiyip yiyememesiyle ölçülmüyor.

“AÇLIK SINIRININ ULUSLARARASI BİR STANDARDI VAR”

Açlık sınırının uluslararası bir standardı vardır. Açlık sınırı Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş olan standartlara göre hesaplanır. Açlık sınırı, anne, baba ve iki çocuk üzerinden dört kişilik bir aileye göre hesaplanır. Bu hesaplama da bütün aile üyelerinin alması gereken asgari Kalori miktarı, yeterli beslenme ölçü alınır.

“DÖRT KİŞİLİK AİLE İÇİN AÇLIK SINIRI 6 BİN TL VE YOKSULLUK SINIRI 19 BİN TL”

İlgili kurum ve kuruluşların Mayıs ayında yaptıkları açlık ve yoksulluk araştırmalarına göre, açlık sınırı ortalama 6.000 TL, yoksulluk sınırı ise yine ortalama 19.000 TL civarındadır.

Yani 4 kişilik bir ailenin sadece ve sadece karnını doyurabilmesi için o eve girmesi gereken para en az 6 bin lira olmalıdır. Bakın sadece açlık sınırı diyoruz. Bu rakamın içinde eğitim, ulaşım, barınma ve sair faturalar yok. Sadece karnını doyurmaktan söz ediyoruz.

“İNSANIMIZ  YAŞADIKLARINI DİLLENDİRİNCE “VİCDANSIZLIK YAPMAYIN” DİYE SUÇLANIYOR.”

Elbette bir eli yağda bir eli balda hatta kaymakta olanlar, empati yapmıyorsa, yoksullaşan halkın durumuna kulak kabartmıyorsa,  mutfaktaki yangını , söz ettiğimiz manada da bir açlığı göremez.  Bu ülkede asgari ücret 4.253 lira, en düşük emekli maaşı 2.500 liradır. Düşük gelir grubunda, dul aylığı, yetim aylığı alanlar, malullük aylığı, engelli aylığı alanlar var. Bu demektir ki bu ülkenin emeklileri ve asgari ücretlileri, dar gelirlileri açtır, aç….

Ama iktidar ısrarla inkar ediyor, görmezden geliyor, gördüklerini, yaşadıklarını dillendirenleri de ‘vicdansızlık yapmayın’ diye suçlayabiliyor. Hatırlarsanız daha önce de "Millet açsa onları da siz doyuruverin” denilmişti. Bu görev muhalefetin değil, sizin görevinizdir sayın iktidar yetkilileri…

“DEVA ÇÖZÜMLERİ, KADROLARI  VE EYLEM PLANLARI İLE HAZIR”

Bu sorumluluktan kaçma, topu taca atma, başınız sıkışınca da inkar etme huyunuz size ilk seçimde çok ama çok pahalıya patlayacaktır. DEVA partisi olarak eylem planlarımızla, çözümlerimiz ve liyakatli kadrolarımızla iktidara talibiz. Daha önce olduğu gibi Genel Başkanımız Ali Babacan’ın ve yanında yer alan liyakatli kadroların başarılı ekonomi yönetimi yanında ülkenin yönetimini gerçekleştirebileceğine vatandaşlarımızın güven duyduğunu biliyor ve görüyoruz. Kendi listemizle seçime gireceğiz, vatandaşlar oy pusulasını açtığında DEVA Partisi'ni görecek, bizi destekleyenler, damlanın altına oy atacak. DEVA Hazır.

” ifadelerini kullandı.

Editör: Serkan Çağlar