26 Ağustos 1922 tüm hazırlıklar tamamlanmıştı ve her adımı hesaplı bir taarruz için emir verilmişti. 26’sında başlayıp 30’unda zaferle biten o büyük taarruzun 98. Yılındayız.

27/28 Temmuzda Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK, Fevzi ve İsmet Paşa ve ordu komutanlarıyla yaptığı toplantıda plan son şeklini almıştı.

Taarruz başarıya ulaştığında ordu komutanları ve paşalar Başkomutanın elini öpmek istemiş; Atatürk de büyük bir alçakgönüllülükle, ‘Hep beraber başardık, ben sizin elinizi öpeyim’ demiştir. Bu büyük adamların asaletine bakar mısınız?

Başladığı ilk günden son ana dek bağımsızlık aşkı kokan mücadelenin, büyük taarruzun zafere dönüştüğü gündür 30 Ağustos.

Belki de dünya tarihindeki en haklı savaşlardan birinin kazanıldığı gün. Herkesin bir anısı var o savaştaki, ancak Ata’nın anısı başka olur. Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul’un anı kitabından, Muzaffer Kılıç anlatıyor:

26 Ağustos’ta 1922 tarihinde şafakta başlayan büyük taarruz altı gün altı gece devam etmiş ve Mehmetçiklerin aslanlar gibi saldırmalarıyla düşmanın büyük kısmı kılıçtan geçirilmişti.

31 Ağustos’ta güneş Türklerin büyük zaferiyle doğmuştu.

Aynı günün sabahı Atatürk’le harp sahasını dolaşıyorduk. etraf binlerce insan ve hayvan ölüleriyle adeta bir mahşer yerini hatırlatıyordu.

Büyük asker bu manzara karşısında çok rahatsız oldular ve "bu feci manzara, bütün insanlık için utanç verici bir olaydır. Ama biz vatanımızı korumak için gerekli savunmamızı yaptık. Buna bizi zorladılar." demiş ve ölüler kaldırılıp gömülünceye kadar hiçbir yerli ve yabancı gazetecinin bölgeye sokulmamasını, kesin olarak emretmişlerdi.

"Bu feci manzarayı gören ecnebiler, yarın bizim için neler söylemezler." demişlerdi.

Bunun üzerine, Atatürk’ün emri tutulmuş ve ölüler gömülünceye kadar bölgeye hiçbir gazeteci ve fotoğrafçı sokulmamıştır.

Böylece, o durum hiçbir gazetede resimlenmemiş ve fotoğrafla belgelenmemiştir. Hala da o manzarayı gösteren bir resim yoktur.

Bu anıdan da anlaşılabileceği gibi, kanlı bir bayramdır 30 ağustos. Kanlı bir gündür. Bu kanlı günün bayram olabilmesi ise savaşın zorluğuna kanıttır. Bu tip önemli günler hatırlandıkça, önemleri anlaşıldıkça, bu ülke daha çok bayram görecektir,  kutlu olsun.

30 Ağustos güneşin tekrar doğduğu gündür, Truva’nın öcünün alındığı gün...

Anadolu’ya Türk mührünün tekrar vurulduğu gün...

Ahh Ata’ m ah. Değerin her geçen gün daha da iyi anlaşılıyor, ne büyük bir devlet adamıymış ki; kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyetine yapılan her saldırı Atatürk’e olan sevgi ve saygıyı her geçen gün artırmaktadır. Atatürk devrimlerinin önemi ve gerekliliği artık çok daha iyi anlaşılıyor.

Atatürk; Türk Milleti’ni uçurumun kenarından kurtararak, saltanatın tahakkümünden Cumhuriyet’e taşıdığı için ilelebet saygı ve hürmetle yad edilecektir.

30 Ağustos’un zaferi Yine ve yeniden kutlu olsun.

Türkiye’yi bölme ve parçalama hayali emperyalistlerin sevdası olamaya devam etse de bu toprakların evlatları ham hayalleri yine kursaklara tıkayacaktır.

Canım ve ruhum Yüce Türk Milletine selam olsun.

Sevgilerimle, hoşçakalın.