100 Yıl önce, bugün Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları “Bandırma” adı verilen bir vapur ile İstanbul’dan yola çıkmışlardı..
İngiliz istihbaratı atlatılmış ve Samsun’a doğru yol alınmıştı..
Mustafa Kemal’in arzusu çetin ve tehlikelerle dolu karadan değil, denizden Anadolu’ya geçmek idi..
Uzun yıllar Kefken muhtarlığı görevini üstlenen merhum Dayım Ahmet Yağcı, “Bandırma” adlı vapurun Kefken açıklarında İngilizler tarafından top ateşi ile durdurulduğunu ve gemide silah araması yapıldığını, eski köy sakinlerinin anlattığını bizzat kendisinden duydum..Ve o yılla İpsiz Recep ve arkadaşlarının Kuvvayı Milliyecileri, İstanbul’dan Ankara’ya güvenli bir şekilde geçirdikleri zor yılları anlatırdı..
O kuşakta başka bir kuşak idi!
Bu yolculuğun Trabzon hedefli olduğu, ancak bu çetin yolculuğun Samsun’da noktalanması gerektiği tarihçilerce de anlatılır..
İşte o zaman bugün sözü edilen, ” Bize her Trabzon” sözünün bugünlere o yıllardan hatıra kaldığı bilinir.
Öyle ya vatan toprağının her yeri Trabzon idi..
Samsun’da ilk ateş yakıldı..
Oradan Havza ve diğer illere geçildi..
Vatan toprağının her karışı korunacak, düşmandan kurtulacaktı..
İşte 19 Mayıs 1919 tarihinin tam yüzüncü yılı..
“Ben 19 Mayıs 1919 tarihinde doğdum” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü unutmak, anmamak, hatırlamamak olur mu?
En büyük eserim dediği “Cumhuriyete” sadakatsizlik hiç olur mu?
Biz hepimiz Cumhuriyet ve Atatürk çocuklarıyız..
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen ve “fikri hür, vicdanı hür” nesiller isteyen Atatürk’ü iyi anlamak, öğrenmek ve gelecek nesillere ise doğru anlatmalıyız..
Ne yazık ki, siyasi iktidarlar, bu yolda yanlışlara imza atarak, Cumhuriyet değerlerini, Atatürk ilkelerini ihmal etmişler, sulandırmışlardır..
Bunların en büyük göstergesi, tabelalardan ” Türkiye Cumhuriyeti”nin sembol harfleri “T.C”nin çıkarılması olmuştur..
Özellikle “dindar ve kindar” bir nesil yetiştirmek için eğitim alanında yapılan, “yap-bozlar” inanın geleceğimizi tehdit eder hale gelmiştir..
Birlik ve beraberliğimiz kulak arkası edilmiştir..
Elbette bu bağlamda anlatılacak çok şey var..

***
Biz Atatürk ile Cumhuriyet ile büyüdük, serpildik..
1946 Yılında Sakarya’nın Akyazı İlçesi Alaağaç Köyü’nde açılan ilkokula gitmek bizlere nasip oldu..
Ondan önceki yıllar ara ki okul bulasın!?
1946 Yılında bile köyde okuma –yazma bilenlerin oranı bir elin parmakları kadar az..
İmkanı olanlar,çocuklarını büyük kentlerde okutuyor, yoksulluk içinde olanlar ise çaresiz idi.
Ne zor,ne çetin yıllar idi..
Bizim kuşak bile o zor yılları yaşadı,yaşadık, unutulur mu?
Öğretmenlerimiz Bilal Bilmiş, Mehmet Hashalıcı ve diğerlerinden ilim ve irfan öğrendik..
En önemlisi Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in ne anlama geldiğini idrak ettik..
Bir milletin egemenlik haklarını konusunda bilgilendik..
Alaağaç İlkokulu’nda toplanır, törenler yapardık..
10 Kasım Atatürk’ü Anma töreni yaslı geçerdi..
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı ile neşelenirdik.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ile coşardık, koşardık..
30 Ağustoslarda bir başka zafer coşkusu ile fener alayları düzenlerdik..
Ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile ülkemiz, insanımız ile olduğu kadar, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ile gurur duyardık, övünürdük…
Bu ne vatan sevgisi, bu ne sorumluluk, bu ne farklı bir bilinç yumağı idi..
Maalesef bugün çocuklarımız bu vatanseverlik duygularından alı kondu!
Kendi elimiz ile vekalet verdiklerimiz bizleri aldattılar..
Ne Atatürk’ü anladılar..
Ne Cumhuriyet değerleri ile barıştılar..
Onlar, kendi bildiklerini çalıp oynamayı tercih ettiler ve bugünlere geldik..
Şimdi Bandırma vapuru yolcularını nasıl hatırlamayalım?..
Bandırma vapuru yolcularını…
Onlara minnet ve şükran borçluyuz..

***
Ortaokul yıllarında ise farklı bir coşku yaşardık 19 Mayıslarda..
Atatürk ile koşar, Atatürk ile coşar, Atatürk meşalelerini özgürce taşırdık..
Tomalar yolumuzu kesmez, gazlara, renkli sulara muhatap olmazdık!..
Hani derler ya,”anlatılmaz, yaşanır” türünden büyük çocuksu, Atatürk heyecanları yaşardık..
Akyazı merkezden kortej yola çıkardı..
Akyazı Ortaokulu’nun en seçkin bando takımı önde, biz arkada dilimizde Atatürk şarkıları yürürdük..
“Dağ başını duman almış,yürüyelim arkadaşlar…”
Sonra bu yürüyüşler Akyazı Lisesi’nden başladı..
Bu yürüyüşlere Akyazı Kız Meslek Lisesi ve Akyazı İmam Hatip Lisesi’de eklendi..
Diğer bayramlarda Akyazı Konuralp İlkokulu ile Atatürk İlkokulu’nu unutmak olur mu?
Ne büyük coşku yaşardı Akyazı..
Esnafı, iş adamı, sade vatandaşı, sporcusu, yönetici öğrenciler ile birlikte Akyazı Futbol Sahası’na kadar bando eşliğinde, disiplinli, kararlı bir şekilde varırdık..
Halk sokaklara dökülür,pencerelere çıkar bizleri alkışlardı..
Ne büyük buluşmaydı o gün..
Şiirler okunur, konuşmalar yapılır ve spor gösterileri başlardı..
Okulların sıra, sıra gösterilerini, atletizm yarışı takip ederdi..
Akyazı Lisesi öğrencilerinin insan kulesi çok beğinilirdi..
Hele de jimnastik gösterileri..
Gün sonunda is,e Akyazı’nın delikanlıları, esnaflar maçında forma giyerdi..
Hey gidi günler hey!
Bizleri, bugünlere hazırlayan öğretmenlerimiz, İbrahim Erol, Turgut Altınküpe, Muzaffer Kurugöl, Evliya Parlak, İsmail Bayraktar, Mustafa Kaya, Adil Ülgen, İlhan Türemen, Sevim Türemen ve diğerlerini unutmak olur mu?
Ne güzel günlerdi ,o günler!?

***
Maalesef, bugün artık o büyük coşkular yaşanmıyor..Bayramların güzelliği, birlik ve beraberliği bir kenara ötelendi..
Bu anlamlı bayramlar, artık göstermelik olarak düzenlenir oldu!..
Çoğu zaman hastalanan siyasi liderlerin katılmadığı bu bayramlar, oysa birlik ve beraberliğimizin harcıydı,unutturulmak istendi..
Özünden koparıldı gençlik..
Başka alanlara çekildi, başka alanlara ötelendi ve ihmal edildi..
Evet bugün Akyazı sokakları sesiz ise, Anadolu’nun diğer ilçelerinde törenler düzenlenmiyorsa, bunun nedenini iyi anlamamız, bilmemiz gerekir..
Akyazı’da sembolik kartonlardan ”Bandırma Vapuru” yaptığımız ve Atatürk ile birlikte Samsun’a hareket etiğimiz günleri anlatmak elbette zor..
O ateşten gömlek giyilen günleri iyi anlamazsak, Atatürk’ün fikir ve düşüncelerini iyi kavrayamazsak, dün devletin rasathanesini topa tuttuğumuz gibi, Atatürk sevgisini, Cumhuriyeti değerlerini de topa tutarsak, vay halimize!?
19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı kutlu olsun!
Atatürk’ü anlamak, sevmek, Cumhuriyet’e sahip çıkmak hepimizin görevidir..
Atatürk’ü perdelemek, unutturmak, Anıtkabir’e giden yollara kamyon koymak, tıkamak, bayramları unutturmak devri bitti..
Türkiye Atatürk ve kahramanları ile birlikte ilelebet yaşayacak, yaşatılacaktır..
Atatürk’ü unutturamaz, Cumhuriyeti öteleyemezsiniz?
Son olarak,Samsun’da düzenlenen devlet töreni, bir umut ışığını yaktı..İnşallah bu umut ışığı söndürülmez, ülkenin birliği, dirliği ve güzelliği için bir ilk adım olur..
Buna inanmak istiyoruz..
Buna inanmak..
Yoksa,gidişat, iyi sinyaller vermiyor..
Kutlu olsun!