Yerel gazeteler bir alem…
Geçen Cuma ve Cumartesi günkü haber başlıklarına bir göz atmak bile neyin ne olduğunu anlatmaya yeterli…
Ekrem Yüce’nin dillere destan adaylık açıklaması gerçekleşince, olay gazetelere nasıl yansıdı?...

***

Kimi gazetelerden derleme satır başları:

AKP’den Büyükşehir Belediye Başkanı gösterilen ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce kurumla ilişkisini kesmek için Ankara’dan Rize’ye gitti. Yeni adayın Rize’ye gittiğini duyan iş, siyaset, bürokrasi, spor ve muhtar camiasından pek çok Sakaryalı ‘hayırlı olsun’ demek için Rize yollarına düştü.”

“Kocaeli Cengiz Topel Havaalanı ve Sabiha Gökçen Havaalanı’nda izdiham yaşandı. Dalgalar halinde hava alanlarına gelen Sakaryalıların çoğu uçak bileti bulamadı.”

“Öte yandan Rize’ye ulaşan Sakaryalılar şehir ekonomisine canlılık kazandırdı. Otel, restoran ve hediyelik eşya satıcıları Ekrem Yüce’ye dua etti.”

Şu dalgaya bak!..
Güler misin, ağlar mısın?...

***

Dalga sözcüğü çeşitli çağrışımlarla türlü deyişlerin mizahında kullanılır…
Bir dostum gazete haberlerini görünce dedi ki:
- Vallahi bu işte bir dalga var, ama, gülemedim… Bu dalga başka bir dalga… Sanki felaket dalgasının habercisi gibi…

Birini dalgaya getirmek, dalgınlığından yararlanarak onu istemediği bir duruma düşürmek anlamında kullanılır…
Sakarya’yı dalgaya mı getiriyorlar?..
Ne ciddiyet kaldı, ne middiyet...
Ne güven kaldı, ne müven…
Ne saygı kaldı, ne maygı…
Ne utanmak kaldı, ne mutanmak…
Bu halin sorumlusu kim?...
İktidar…
Dalgacılık üzerine kurulu bir yerel siyasetin sonunda fırtına dalgası patlak verirse herkes pişman ve perişan olabilir…

***

Bektaşi sabahtan meyhanede demlenmeye başlamış, sonra eve giderken, bir sokağın başına vardığında, burnuna balık kokusu gelmiş…
Sokağın ortasına doğru bakmış ki bir balıkçı dükkanı, üstündeki levhada şöyle yazıyor:
“Burada Taze Balık Satılır”
Baba Erenler dükkanın önünde durmuş:
-Ulan, demiş dükkanın sahibine, ‘Burada’ sözcüğüne ne gerek var?
Balıkçı:
-Haklısın Baba Erenler, demiş, silelim..
Ama Bektaşi gitmiyor, elindeki şişeden bir fırt daha çektikten sonra:
-‘Taze’ lafına ne gerek var, yani balığın bayatını mı satacaktın?..
Balıkçı:
-Haklısın, demiş, silelim.
Bektaşi bu kez dayatmış:
-“Satılır” lafına ne gerek var?.. Balıkların turşusunu mu kuracaksın?..
Dükkanın üstündeki levhada yalnız ‘Balık’ sözcüğü kalmış; ama, Bektaşi gitmiyor, elinde şişe, dükkanın önünde dikilmiş duruyor…
Balıkçı sormuş:
-Baba, başka ne var?..
Bektaşi:
-Ulan, demiş, ‘Balık’ sözcüğünü de sil!.. Meretin kokusu ta sokağın başından duyuluyor…

***

‘Dalgacı Siyaset’ kokusundan Sakaryalının burnu düşecek…
Yeter artık diyen olmayacak mı?..