Devletin en üst kademelerinde yıllarca görev yapmış bir dostuma bir ay önce sormuştum:

-          Asayiş olaylarındaki artışın medya tarafından abartıldığını öne süren kamu yöneticilerine ne dersin?

Gülmüştü…

-          Peki, muhalefetin ‘sosyal yıkım’ uyarısı yaptığı son günlerde, devleti temsil eden bürokratlar, kamuoyuna güvence vermek için niçin sürekli açıklama yapıyor?

Dost yine gülerek dedi ki:

-          Bugünkü bürokratlar devletin değil, siyasal iktidarın temsilcisi…

Dostumuzun saptaması doğru mu?

***

Dünkü yerel gazetelerin birinci sayfasında çarpıcı bir haber:

Başlık:

“Vali Mustafa Büyük : Asayiş haberleri abartılıyor”

Haberin açılımı:

“ Medyada üçüncü sayfa haberleri çok ön plana çıktığı için ‘asayiş’ olayları fazla oluyormuş gibi bir izlenim var…”

Oysa Sayın Vali Büyük, Sakarya’da peş peşe işlenen cinayetlerin ardından, 16 Kasım 2012 tarihinde yaptığı gazetelerde yer alan açıklamasında ne demişti:

Artan cinayet olayları bizi de sarsıyor! Yaşanan olayların bir bölümü ekonomik sıkıntılar, bir bölümü aile içi şiddet olaylarından kaynaklanıyor. Güvenlik önlemlerimizi arttırıyoruz…”

Peki, 45 gün içinde ne değişti de Sayın Vali Büyük, kendisiyle çelişkili duruma düştü?

Sayın Vali Mustafa Büyük, dostumuzun saptamasında olduğu gibi devleti mi temsil ediyor, yoksa siyasal iktidarın sözcülüğüne mi soyundu?

Kanaat sahibi olmak için, siyasal muhalefetin konuya ilişkin çalışmalarını hatırlamakta yarar var.

***

CHP milletvekili Engin Özkoç, kredi borcunu ödeyemediği için, geçen ay intihar eden Karapürçekli öğretmen Beytullah Önce’nin durumunu TBMM kürsüsüne hangi sözlerle taşımıştı: 

“İntihar olaylarındaki artışın temelinde adaletsiz gelir paylaşımı yatmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de ve Sakarya’da ekonomik nedenle artan şiddet olayları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır…”

Sakarya’daki asayiş olaylarını bilimsel metotla irdeleyen MHP milletvekili Prof.Dr. Münir Kutluata, konuyu daha ileri boyuta taşıyarak, İçişleri Bakanlığı Komisyonu ile Meclis Kürsüsü’nde dile getirmişti.

Sayın Kutluata’nın ‘sosyal yıkım’ uyarısı yaptığı kapsamlı çalışmada şu ifadeler dikkat çekmişti:

29 Kasım 2012 tarihli yerel gazete haberlerinden:

Sakarya’da tehlikeli gelişmeler yaşanıyor. Ekonomik nedenlerden ötürü toplumun psikoloji bozulmuştur. Problemler sokağa şiddet olarak yansımaktadır. Sakarya’da yaşanan durum ‘sosyal yıkım’dır…”

Sakarya’da yaşanan şiddet olaylarını ‘sosyal yıkım’ olarak adlandıran Sayın Kutluata, iddiasını 2012 yılı içindeki asayiş olaylarını resmi bilgilere dayandırmıştır.

***

Tüm bu gelişmeler alt alta koyulup değerlendirme yapıldığında karşımıza bir soru çıkıyor?

Sayın Vali Mustafa Büyük, devletin valisi olduğunu unutarak, siyasal iktidarın sözcülüğünü mü yapmaktadır?

Bilemiyoruz!..

Ancak, en azından bürokrasi üzerinde iktidar baskısının yoğunlaştığı bir gerçek…

Yoksa Sayın Vali ne kendisiyle çelişirdi, ne de olayın üzerine giden siyasal muhalefete cevap niteliği taşıyan açıklama yapardı…

Peki, biz kime güveneceğiz?