Beni fetö ile mücadelede en çok ilgilendiren bölüm işin adalet boyutudur.

Maalesef ki bu güne kadar yaşadıklarımızın gölgesinde, işin adalet boyutunun sürekli çiğnendiğine tanık olduk.

Olanlar hep garibanlara oluyor.

Hani meşhur bir fotoğraf dolanıyor internette…

Lider dahil üst düzey fetöcüler masada tıkınırken bir görevli de onlara hizmet ediyor hani.

İşte o fotoğraftakilerin sözde kırmızı bültenle aranan liderleri hariç tamamı bugün aramızda dolaşıyorlar da sadece o masanın hizmetkarı terörist muamelesi görüyor ki bu bile tek başına fetö ile mücadelede adaletin ve samimiyetin göstergesi olarak yeter de artar.

Bu hengamede en çok zoruma giden de fetönün geçer akçe olduğu dönemde en iyi fetöcü yarışına girenlerin, devran dönünce sözde fetöcü avına çıkıp cengaverlik taslamalarıdır.

Böyleleri, suçlarını örtmek ve mazilerini unutturmak için olsa gerek herkesten bir adım önde olmayı veya öyle görünmeyi çok seviyorlar.

Konjonktür de bu ikiyüzlülüklere izin verince değmeyin keyiflerine…

Sakarya Üniversitesi, biraz da Adil Öksüz’den dolayı fetö konusunda ünlendiği kadar fetö ile mücadele konusunda ön planda değil.

Bu biraz da yukarıda örnek verdiğimiz resim olayındaki gibi, efendiler ellerini kollarını sallayarak gezerken, onlara hizmet edenlerin ceremeyi çekmesine mi benziyor acaba?

Özellikle soruyorum çünkü ‘eşini dostunu ve özellikle etki alanındakileri fetöye bulaştırıp, kendileri aradan sıyrılan yöneticilerin olduğunu dair ciddi iddialar var.

İddia olmaktan öte resmi belgeler var…

Hepsi üzerinde durulması, incelenmesi ve ancak resmi makamlarca işin adının konmasını gerektiren belge ve bilgiler bunlar.

Tabi ki adaletin tecellisine katkı sağlamaktan başka bir derdimiz yok…

Gönül arzu eder ki azmettirenler ortalıkta boy gösterirken sadece garibanların canı yanmasın.

Ne diyordu Fetöcülükle suçlanıp dünyası karartılan Kayserili işadamı; “Beni Pensilvanya’ya falan götürdü (falan dediği eski belediye başkanı ve şu an iktidar partisinde üst düzey yönetici) çok ısrar etti, beraber gittik. O beni zorladı. O şimdi baş tacı iken ben niye perişan ediliyorum?”

Haliyle üniversiteden birileri de dert yanıyor; “Bizi bu örgütle tanıştıranlar, bizi azmettirenler, üniversitede kaset izleme seansları yaptıranlar, Bankasya yöneticilerini çalıştaya davet edenler, Bankasya’dan kredi çekip ev yaptıranlar ve ev yaptırmak için kurdukları kooperatifin başkanı fetö gerekçesiyle uzaklaştırılanlar, dershanelerin kapatılması gündeme getirildiğinde Sayın Cumhurbaşkanımıza firavun ve tiran yakıştırması yapanların üniversitede el üstünde tutulması, üst düzey görevlere getirilmesi bize, üniversitemize ve ülkemize reva mıdır” diye soruyorlar.

Evet, reva mıdır?

Bu iddiaların araştırılması, incelenmesi, doğruysa eğer gereğinin yapılması kamuoyunda oluşan istifamın giderecek en önemlisi de üniversitemizde çalışma barışını ve iş huzurunu sağlayacaktır diye düşünüyorum…

HAKLI-YORUM

Bunların şirketlerine mal veriyorsanız, bunlardan mal alıyorsanız, gazetelerine de abone yapıyorlardı, derneklerine de üye yapıyorlardı. Derneklerine üye olmaz, zekâtlarınızı bunlara vermezseniz ihale alamaz hale gelmişlerdi. Mal satsan paranı alamıyordun. Bunları gördük, yaşadık.

Çocuklarını da bunların okullarına gönderiyorlardı. AK Parti tabanının bile üçte ikisi bu durumdaydı. Bakanlar, milletvekilleri bunların etkinliklerine katılıp gözyaşları içinde sahnelenen gösterileri alkışlıyorlardı. Bu gösterilerin sponsorlarına bakın, üçte ikisi AK Partililerdir. Onlara dokunulmuyorsa, garibanlara neden bunlar yapılıyor...

Birileri de polis, istihbaratçı, savunma, savcı, yargıç kılıklı adamlar, bu sanıkları soymak için köşe başlarını tutmuş bekliyorlar. Kimi önce hayali tanık ihbarları ile ihbar yapıp, adamın evine - işine çöküyorlar, sonra da kurtarma bahanesi ile adamı soymaya çalışıyorlar. Bunlar da var ve bu işler de çözülmüyor, sürüncemede kalıyor, sonra da şüyuu vukuundan beter hadiseler haline geliyor.

Hedef seçilen kurbanlar perişan edilirken, bu komployu örgütleyenler itibar görebiliyor, terfi edebiliyor. Yazık değil mi, günah değil mi? Bazı gerçekleri yaşayarak öğreniyor insan, ama sorumlu mevkidekiler maalesef görmek istemiyorlar ve bu konuların üzerine gitme konusunda isteksiz davranabiliyorlar. Gitmek isteyenler ise engelleniyor, bastırılıyor.

Şimdi FETÖ ihbarını FETÖ’cüler yapıyor. Bu eski dirsek teması olanları ihbar edip, kendileri FETÖ karşıtı olmuş oluyor. Birkaç deşifre olmuş kripto FETÖ’cü ismi de listeye ekleyip ihbarda bulunuyorlar. Böylece bir taşlar iki kuş vurmuş oluyorlar. Hem kendilerini aklıyorlar, hem de bu işi sulandırıp, bu işle doğrudan alakası olmayan ya da geri dönenleri cezalandırmış, toplumda bu konuda vicdani bir tartışma başlatmış oluyorlar.

Abdurrahman DİLİPAK/ Akit Gazetesi