Uncuoğlu Üye Sayısıyla Böbürlenemez

Recep Uncuoğlu’nun yerel gazetelerde fotoğrafını gördüm, altında da açıklamasını okudum…

Dudak büküp diyebilirsiniz ki:

  • Önemli mi?

Doğru bir soru!

Bizim yazılı ve görsel medyamız, nedenli nedensiz, her Allah’ın günü il başkanlarını, belediye başkanlarını, milletvekillerini göstermeyi adet edinmişlerdir…

Bu durumda politikacıların yüzü ister istemez eskiyor, okurlar, izleyicilerbıkıyor…

Ancak bu sefer Uncuoğlu’nun sureti dikkatimi çekti…

Recep Bey’in yüzü gergin mi gergin…

Bakışlar kuşkulu…

İl Başkanı Uncuoğlu Taraklı ilçesinde partisine katılım töreninde almış eline mikrofonu anlatıyor:

  • Son bir ayda partimize dört bin yeni üye kaydedildi…
  • Katılımlar partimize olan ilgiyi gösteriyor…

 

***

 

Neymiş?

AKP Sakarya’da her geçen büyüyormuş!

Partiye son bir ayda kazandırılan dört bin üye bunun göstergesiymiş…

Hedefleri seçmenin yüzde 25’ini parti üyesi yapmakmış…

AKP İl Başkanı Recep Uncuoğlu konuşuyor…

Konuştukça sıkıntısı yüzüne yansıyor…

Neden yansıyor?

 

***

 

Herkes biliyor ki AKP üyelikleri sağlıklı yapılmıyor, kişiler bilgileri dışında partiye kaydediliyor, bu durum Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından belgeleniyor…

Her şey tüm çıplaklığıyla ortada…

Daha altı ay önce Sakarya’da isimleri CHP ile müsemma 465 kişi, naylon üyelik işlemiyle AKP’ye kaydının yapıldığı ilçe seçim kurulu tarafından ortaya konmadı mı?

Bu kişilerin bazıları CHP örgüt yöneticileri çıkmadı mı?

O insanlar soluğu Adliye’de almadı mı?

 

***

 

Evet…

Recep Uncuoğlu bu nedenle diğer partilere gözünün üstünde kaşın var diyemez, partisinin üye sayısıyla böbürlenemez…

Önce hesap vermeli…

Naylon üyelik meselesi bir ahlak meselesidir…

Naylon üyesi olan parti, önünde sonunda naylon partiye dönüşmesi kaçınılmaz olur…

Sahtekarlığın büyüğü küçüğü olmaz…

Olmaz ama, AKP’liler naylon üyelik şaibesinin hesabını versinler…

Recep Uncuoğlu ondan sonra partisinin üye sayısı ile gururlanmak hakkına kavuşabilir…

 

***

 

Recep Uncuoğlu’nun fotoğraftaki sureti gergin…

Suratı bir karış…

Sıkıntılı…

Neden dersiniz?