Gazetelerimizde sayfalardan eksilmeyen bir haber var:
“ Tren gelecek mi?.. Gelmeyecek mi?...”
Şu tren öyküsü artık tiyatrolaştı, komikleşti, gülünçleşti, gırgırlaştı…
Ne var ki mizahlaşan tren edebiyatını belediye seçimlerinin birinci malzemesine dönüştürmek isteyen eksik değil…

***

SBB adaylarından Ekrem Yüce tren konusu için yine/yeniden ve tekraren konuşmuş, ağzından çıkanları Yenihaber haberleştirmiş:
“- Tren alttan ya da üstten gelecek…”
Bir seçim vaadi…
Medyada haber…
Ve yorum…
Sanırım artık kafayı tam yedik, iyice zıvanadan çıktık…

***

Ama, asıl sorun ne?..
Bu şehrin göbeğine kadar tren seferleri yapılmıyor muydu?..
Kim iptal etti?..
Hangi iktidar zamanında engellendi?..
Ve ne oldu bize ki bir asırdır şehir hayatının bir parçası olan treni götürenin AKP iktidarı olduğunu unutuyoruz ve gelmesi için şimdi de AKP adayına şartlanıyoruz…
Böyle bir tiyatro oyununa ciddiyetle bakan kafa çoğalıp egemenleşirse  o şehirde nasıl yaşanacak?

***

Demokrasinin çeşitli tanımları vardır, hepsini alt alta sıralasak bu köşeye sığmaz…
Bir bakıma denebilir ki demokrasi özgür tartışma ve denetim ortamında halkın doğruyu ödüllendirme yanlışı cezalandırma rejimidir…
Eğer böyleyse bir soru:
Treni kim götürdü?..
Getirme vaadinde bulunan kim?..
Fark ne?..

***

Ama, ne gam!..
Feleğini şaşırmış toplumun yazgısını saptamak hiç de zor değil…
Adapazarı’nda AKP siyaseti, tren tiyatrosunda bile alttan üstten getirmekten dem vuruyor…
Ekrem Yüce’nin işi kolaylaştı…
Tren tiyatrosu sahnesinde ne vaatte bulunursa bulunsun yutkuncuk olmayacağını biliyor…
AKP’nin kendine özgü bir toplum yarattığından emin…
Pazar ola…