İslamiyet, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik dinidir. Tatlı dil, güler yüz; gönül alan, yakınlık gösteren konuşma ve davranıştır.

Hz. Peygamber hep güler yüzlü ve tatlı sözlü olmuş ve bu güzel ahlakıyla bizlere de tavsiye ederek şöyle buyurmuştur: “Sizler, mallarınızla herkesi hoşnut edip gönüllerini alamazsınız. O halde onları güler yüz, tatlı dil ve güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız.

Bence olgunlaşmanın göstergesi susmak değil, gülmek olmalı. Kocaman gözlerle etrafını seyredip kocaman gülümsemek olmalı. Yeri geldiğinde insanlığın ne kadar boş işlerden mutsuz olduğuna kahkaha atmalı. Bunu yaparken alaylamak için değil, sallana sallana yürüyüp düşen bebeğini görünce gülen anne gibi olmalı. Yeri geldiğinde mutluluktan ağlamak olmalı. Kısacası olgunluk, mutluluk olmalı.

Bu uğurda insani kamil olmak gerekir, kim için surat asacaksın? Neye üzüleceksin, değer mi hiç? Yaşadığımız her şeyi bize yaşatan Yüce Yaradan değil mi?

Tatlı dil, güler yüzle sirke satılır ama kaba ve sertlikle bal satılmaz, derler. Müslüman tatlı dilli, güler yüzlü ve güzel ahlaklı olmalıdır.

Özellikle aile hayatında güler yüzün önemi büyüktür. İnsan evindeki huzuruna göre topluma huzur katar. Evinden güler yüzle uğurlanmış bir erkek, sabahtan akşama kadar etrafındakilere tebessüm saçar.

Asık surat, sert söz yuvaları çekilmez hale getirir. Samimiyeti kaldırır. İnsanların kalplerini birbirine karşı soğutur. Bir dostum, asık suratlı, evinde ev halkına gayet resmi davranıyor, evine girince çocukları hemen odalarına çekiliyorlar. Bir kimsenin veli olduğu; tatlı dili, güler yüzü, güzel ahlakı, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile anlaşılır. Mümin kardeşinin yanında suratı asık durana melekler lanet edermiş.

Adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir, insanı belki kısa bir zaman için aldatır, ama çabucak da foyası ortaya çıkar. Tatlı dil: “Yılanı deliğinden çıkarır” derler. Tatlı dilin neler yapmaya kadir olduğunu anlatmak için böyle demişler.

Her Müslüman, dinine hizmet etmekle mükelleftir. İnsanları irşad hizmeti sadece din görevlilerinin işi değildir. Din ve iman hizmeti inhisar altına alınmaz. Her Müslüman bildiği doğrularla irşad ve tebliğde bulunmalıdır.

Meşhurdur ki, güler yüzlü sirkeci tatlı dili sayesinde müşterileri toplamış, alâka görmüş. Ekşi yüzlü, sert ifadeli balcı da balım satamamış, müşterileri kaçırmıştır. Neden? Çünkü birinin elinde bal, yüzünde sirke; diğerinin elinde sirke, fakat sureti ve dili bal gibi tatlı...

Bir veliye, “Daima halkı güler yüzle karşılıyorsun” dediklerinde, “Az bir şeyle belayı defetmek güçtür, ama güler yüzle dost kazanmak kolaydır” demiştir. Tatlı dil, güler yüzle katı kalpler yumuşar, inatçılar ikna edilir, kırık gönüller tamir edilir, kin ve nefret duyguları, sevgi ve merhamete dönüşür.

İletişimde tatlı dillin önemine binaen: Hani derler ya? Kaç dil biliyorsun?

Kaç dil bildiğin önemli değil! “Tatlı dili bilmedikten sonra”

En güzel şekilde mücadeleyse, nezâket kaidelerine uygun kavl-i leyyinle, yumuşak ve tatlı dille yapılan irşaddır.

Sert ve kaba davrananlara karşı da müsbet hareketten ayrılmadan, edep ve terbiye dairesinde tatlı ve samimî münazaradır. Vazifemiz daima müsbet harekettir, menfî değil!

Müslümanın tarifini yapan Resûl-i Ekrem (sav) bir hadîs-i şerifinde, "Müslüman elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir" buyurmuştur. Böyle bir insan herkes tarafından sevilir, güvenilir, hürmet görür. Mürşidlerin sultanı, en büyük rehberimiz, sevgili Peygamberimiz (sav) daima güler yüzlü, tatlı dilli, herkesi ikna edici sözler söylerdi. Tatlı dille güler yüzün sadaka sevabı getireceğini haber vermiştir.

Bu huzursuz ülke ortamında bizlere düşen ve yakışan tatlı dil ile kucaklaşmaktır.

Sevgilerimle, hoşçakalın.