Ülkedeki taşeron işçi sayısını bilmem. Ama bildiğim bir şey var ki, o da, taşeron işçilerin en az yarısının devlete karşı dava açtığıdır. Davalar, kıdem tazminat gibi davalar. İlgili bakanlığa karşı açılmış davaların kimi sonuçlandı, kimi sonuçlanma aşamasında, kimi yeni açılmış durumda. Tabi, taşeron işçinin hizmet kaybı gibi sıkıntısı olunca, ilgili sendika hemen ‘Dava aç’ diye yol gösteriyor. İşçi de davayı açıyor. Kazanılar baralar ne kadar diye sorarsanız, birkaç bin liradan da fazla olmadığını söyleyebilirim.

                                                       **

Şu anda taşeron işçilerin en az üçte birinin açtığı davalar devam ediyor. Ancak bu davaların belki de tamamı, yine taşeron işçiler tarafından önümüzdeki birkaç gün içinde geri çekilecek. Zira son KHK’da bu konuda açık hüküm var. ‘Devlete karşı açılan davalarını geri çekmeyen taşeron işçisi kadroya alınmayacak!’ E, durum bu olunca, yıllardır ‘kadro, kadro’ diye adeta inleyen taşeron işçileri de koşarak gidip davalarını geri çekecek.

                                                      **

Devleti daha önce dava edip, birkaç bin lira tazminat kazanan taşeron işçilerin durumunu bilmem ama davaları devam eden taşeron işçilerin, bu davalarını geriye çekmek için avukatlarıyla görüşmelere başladığını, söyleyebilirim. Çekmezlerse kadroyu rüyalarında bile göremeyecekler çükü!

                                                      **

Sakarya’da sağlık yani, hastanelerde çalışan taşeron işçileri, 30’lu, 40’lı gruplar halinde ilgili bakanlığa davalar açtı. Şimdi, KHK ile ‘Davaları geri çekme’ şartı getirilince, her biri avukatına koşarak davayı geri çekmek istediklerini söyledi. İşte şimdi zurnanın zart dediği yere geliyorum; Bazı avukatlar, davları geri çekmek için avuçlarına düşen bu taşeron işçilerden fahiş para istemeye başlamış. Yani fırsat bu fırsat!

                                                      **

‘Mış’lı yazdığıma bakmayın bu gerçek. Sözünü ettiğim bazı avukatlar, davalarını geri çekmek isteyen taşeron işçilerinden 4-5 bin lira para istemeye başladı. Avukat işçiye, ‘..Siz davayı geri çekerseniz ben hakkımı alırım. Bu hak da 4 bin liradır. Siz davayı geri çekmeseniz ben zaten bu davayı kazanacaktım. O zaman davayı hiç geri çekmeyin görün bakalım nasıl davayı kazanacağım. Davayı geri çekmekte ısrar ediyorsanız ben 4 bin liramı alırım. Bunun bin 500 lirasını ayın 10’una kadar ödersiniz. Kalanını senet yaparım. Taksitleri ödemeyenin evine de icra getiririm’ diye adeta tehdit ediyor.

                                                     **

‘4 bin lira’ olarak sadece birinden örnek verdim. Örnek, 30 işçi adına dava açan ve bu işçilerden davayı geri çekmek için 4’er bin lira isteyen avukattı. Tamamı 4 bin lira istemiyor farklı farklı rakamlar istiyorlar. Avukatların bu yüksek rakamları telaffuz etmesiyle doğal olarak, cebinde 5 kuruşu olmayan taşeron işçiler de kara kara düşünmeye başladı. Davayı çekmese, kadroya giremeyecek ve mevcut işini de kaybedecek. Davayı çekmesi içinse avukat bir çuval para istiyor, cepte de para yok.

                                                    **

30-40 işçinin vekaletin alan bir avukatın, işçinin davayı geri çekme düşüncesini maddi imkana çevirerek, bunlardan 120-160 bin lira toplamayı düşünmesi, ne hukukun, ne de adaletin bir parçası olabilir. Elbette avukatın bir hakkı var ama o hak bu boyutlarda olmamalı. Davalarını geri çekmek isteyen ve bunun karşılığında avukatlardan binlerce lira istenen taşeron işçiler, avukatın makul bir ücret istemesini arzu ediyor. Aslında da öyle olmalı.

                                                   **

Bu arada, bir grup taşeron işçinin; bu sıkıntıyı anlatıp bir çözüm bulma ümidiyle önümüzdeki günlerde Baro’yu ziyaret etmeyi düşündüğünü belirteyim. Aslında bu ziyaret önceki gün veya dün olacaktı ama işçiler, basına çıkma ihtimali olduğu için bundan korkuyor. Ayrıca, Baro’nun bu konuda ne düşündüğünü ben de merak ediyorum…