Su; gelecekte insanlığın en çok ihtiyaç duyacağı bir şey konumunda. Şuan için de dünyanın çeşitli bölgelerinde suya ulaşım noktasında büyük sıkıntıların yaşandığını görüyor, duyuyoruz.

İnsanlar temiz İçmesuyuna ulaşamıyor, yaşanan susuzluklar beraberinde ölümleri getiriyor.

Her geçen gün tatlı su kaynaklarının tükendiği bir dünyada suyun geleceğine ilişkin birtakım adımların atılması, çok ciddi kararların alınması gerekiyor.

Sakarya bu konuda çok şanslı bir il. SASKİ’nin yürüttüğü çalışmalar neticesinde çeşmelerine temiz içmesuyu ulaşan bir şehirden söz ediyoruz.

Hatta öyle ki SAÜ Tıp Fakültesi’nin yaptığı bilimsel araştırmada da Sakarya’da çeşme suyu kullananların bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğu ortaya çıktı.

Şehrin içmesuyu kaynağı Sapanca Gölü en iyi şekilde korunuyor, musluklara ulaşana kadar anlık olarak izleniyor.

SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş’te çeşme suyunun güvenilir olduğunu her platformda dile getiriyor.

Peki, gereken özen gösterilmese, kanalizasyon hatları, arıtma tesisleri, kolektörlerle göl koruma altına alınmasa çeşmelerden su içilen bir Sakarya ortaya çıkar mıydı?

Gönül rahatlığıyla çeşmelerinden su içilen bir Sakarya’dan söz edebilir miydik?

Ama işte bugün altyapısı sağlam, temiz içmesuyu kaynaklarına sahip bir şehir var.

Doğal güzellikleri, içmesuyu kaynaklarını koruma altına alan anlayış ahlaki olarak da gerekli bir anlayıştır. Bu kimse tarafından yadsınamaz.

Kimse doğaya, Allah’ın bahşettiği güzelliklere karşı olamaz, olmamalı. Ancak bu durum pek sandığımız gibi olmuyor çoğu zaman.

Bu doğaya karşı gerekli hassasiyet göstermeyenlere karşı en güzel cevaplardan birine rastladım.

Doğal Hayat başlıklı dosyasıyla okuyucularının karşısına çıkan bir dergide okuduğum bir pasaj olayı tam özetler nitelikte aslında; “İnsan tabiatın sahibi değil, Allah’ın sınırlarına uymakla yükümlü bir emanetçisidir.”

Emanete sahip mi çıkacağız yoksa her istediğimizi tatbik edebileceğimiz bir yer olarak mı göreceğiz?

Bu bir tercih meselesi.

Sakarya’da çeşmelere temiz suyun ulaşması, doğal güzelliklerin koruma altına alınması Allah’ın emaneti olan tabiata bakış açısının bir örneğidir.

Bu hassasiyet dilerim toplumun tamamına yansır ve daha da yaşanılabilir bir Sakarya var olur.