Son birkaç gündür deprem, deprem güvenliği, 1999 felaketi ve Sakarya’da ki binaların tehdit altında olduğunu gündeme getirdik.

Bu acı tespitler maalesef İnşaat Mühendisler Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar tarafından yıllardır yapılıyor. Bizde zaman zaman bunları anlatmaya, dile getirmeye çalışıyoruz.

Gürpınar bu tespitleri yapıp, ‘25 bin bina potansiyel’ risk dedikçe onu kara listeye aldılar.

Deprem tedbirleri, şehir güvenliği, hasarlılar, göl, stat arazisi, gar meydanı, ulaşım ve uzmanlık alanıyla ilgili Gürpınar konuştukça birileri rahatsız oldu.

Gürpınar, 100 bin insanın hayatının tehlikede olduğunu söylüyor; kimse de çıt yok.

Bu duyarsızlık, bu tedbirsizlik, bu vurdumduymazlık hepimizi yıkar geçer.

Sorumlu davranmak, radikal tedbirler almak yerine olayı geçiştirmek vahim bir durumdur.

Beton tabutluklarının şehirde ayakta durmasına müsaade etmek, vebaldir.

 

**

Allah korusun, Allah esirgesin ya bir deprem olsa, böyle bir afet hepimiz adına felaketle sonuçlanabilir.

1999 Marmara depreminin acıları asla unutulmalıdır. Daha ağır bir bilanço sanki bu tespitlere göre bizleri bekliyor. Sağ olsun, iyi ki var, iyi ki konuşuyor Sayın Gürpınar.

Bizim bilmemiz, bizim öğrenmemiz yetmiyor bir şey için ama, bilenler başka bilenlerin de olduğunu fark etse, bilmeyenler de duysa yeter. Onun bu kent için verdiği mücadelenin yarısının yarısını bu şehrin muhalefet partileri bile yapamıyor.

CHP ve MHP’yi toplayın bana kalsa hizmet ve Sakarya’ya katkı anlamında bir Hüsnü Gürpınar etmez.

Bu iki parti kentin oyunu almak için doğal olarak AK Parti’ye karşı politika üretiyor.

Seçimden seçime bir de ara da sıra da kendini hatırlattın mı görevini yapıyorsun.

 

**

 

Gar Meydanında, Atatürk Stadı arazisinde, Karadeniz kıyısında yaşanan sel taşkınlarında, çimento ve taş ocaklarında; Sakarya’nın menfaatine olan bir isim varsa o da Gürpınar’dır.

Peki Hüsnü Gürpınar niye anlatıyor, ne menfaati var ki bu Sakarya’dan?

Yıllarca doğru bildiğini, inandığı söylemekten hiç çekinmedi.

‘Aman işimi kaybederim,  belediyeyle, iktidarla aramı bozmayım, şu binayı alırım, şu araziyi imara açar binaları dikerim, yurt yaparım, stat yaparım, lojman yaparım, bakım onarım işlerine girerim’ vs.vs. tarafında hiç bakmadı.

Çünkü mesleki bir onur ve şahsiyet sahibi insanların olması gerektiği gibi durmakta büyük zarafetti.

Bize bu zarafeti gösterdi.

Adapazarılı duruşunu hiç bozmadı.

 

**

 

Bu yüzden Hüsnü Gürpınar benim için çok önemlidir. Senin, onun, bunun içinde önemlidir.

Hüsnü Gürpınar gibi isimlere bizlerin yani Sakarya’nın çok ihtiyacı vardır.

Bilimin, doğrunun ve ilmin ışında söyledikleri, çarka çomak sokmak olarak algılandığı için doğru söyleyen itibarsızlaştırıldı. Deyim yerinde ise itibar suikastı yürütüldü.

Gürpınar bu şehirlidir, bu şehrin ağabeyidir.

Bugün ona karşı çıkanlar da emin olun, belki 20-30 yıl sonra, ‘İyi ki…’ diye başlayan bir cümle kuracaktır

Umarım bir gün hiç bulaşmak istemediği siyasete de kıyısından köşesinden bulaşır da;  bu şehrin yönetimine bir noktada, bir alanda aday olur.  Vekil olur, Başkan olur.

Olur mu, olur çok ta güzel olur, süper olur.