Eski(!) Türkiye’de liderler ekrana çıkar, çatır çatır tartışırlardı, malumunuz.
Şimdi bırakın siyasi rakiplerle birlikte ekranlara çıkmayı, açık oturumları bile yandaş kanallarda ve kendi belirledikleri yandaş gazetecilerle yapıyorlar.
Bununla da kalmadılar.
TBMM’den canlı yayın yapan MECLİS TV’nin yayın süresini kısıtladılar.
Örneğin ülkemiz için adeta bir dönüm noktası olan son Anayasa Değişikliği görüşmelerini MECLİS TV vermeyince bir CHP milletvekilinin, kendi düzeneği ile gerçekleştirdiği VEKİL TV’sinden izlemek zorunda kaldık.
İktidar eliyle bilgiye ulaşmamız ne kadar kısıtlanırsa kısıtlansın, ben ne yapar eder, izler, izleyemediysem de tutanakları indirir, okur ve o bilgilere ulaşırım.
Bunu çevremdekilerin çoğu bilir ama kendi adına ne büyük talihsizliktir ki AKP Milletvekili Ali İhsan Yavuz bilmiyormuş!
Bunu bilmemenin ve nasıl olsa kimse izle(ye)miyor düşüncesinin rahatlığı ile olsa gerek, çıktı TBMM kürsüsüne, konuştu.
Hem de, sakın şaşırmayın, insan hakları, ayrımcılık ve eşitlik üzerine…
Efendim, AKP on beş yıllık iktidarı döneminde her alanda olduğu gibi insan hakları alanında da önemli işler yapmış(mış)…
Sosyal barış, kalkınma ve insan haklarının korunması alanlarında etkin ve görünür katkılar sağlamış(mış)…
AKP, kökenleri, dini, inançları ve fikirleri ne olursa olsun herkese eşit şekilde davranan bir devlet anlayışını hâkim kılmış(mış)…
Sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli söylediği gibi kendileri, farklılıkları zenginlik olarak gören bir anlayış içerisindeler(miş)…
Haklı güçsüzleri haksız güçlülere karşı korumak en temel şiarları olmaya inşallah devam edecek(miş)…
AKP, yola çıktığı günden itibaren gerçekleştirdiği reformlarla önemli değişimlere imza atmış da Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu bu yüzden ve özelikle ayrımcılığı engellemek için kurulmuş(muş)…
Bu minvalde evrensel değerlere dayalı bir sistem oluşturmak, huzuru, güveni, istikrarı sağlamak için Kamu Denetçiliği, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi kurumları ihdas etmiştir, falan…
Bütün bunlar kurulmuş da, kamuda her türlü ayrımcılığı engelleme ve ortadan kaldırma misyonunu üstlenen bu kurumun bütçesiyle ilgili konuşma yapmak da şu bizim Ali İhsan Yavuz’a kalmış.
Hani tanımasak etmesek, icraatlarını bilmesek ve onunla aynı ilde yaşıyor olmasak, neredeyse biz bile yutacağız…
Ali İhsan bey, ne güzel konuşuyorsun!
Veya hazır buldun da, okuyorsun.
Diyor ve demek istiyorsun ki, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş gibi etkenler, kişinin hak ve hürriyetlerden yararlanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Veya şöyle demek istiyorsun;
Vatandaş, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş gibi farklılıkları nedeniyle; farklı muamele görmeyecektir, öyle mi?
Mesela vatandaş, oy verdiği partiye, üye olduğu sendikaya göre tasnif edilip, buna göre muamele görmeyecek öyle mi?
Peki Ali İhsan bey, bu konuları içeren özel diyaloglarımızı yapım ve karakterim gereği gündeme getirecek değilim ama genel anlamda sormadan duramayacağım; genel olarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması sağlanacak diyorsun ya…
Sizinle aynı dine mensup, aynı inanç çerçevesinde ve hatta sizinle aynı camide saf tutan ama partinize oy vermediği ve partinizin kanatları altında semiren sendikaya üye olmadığı için dahliniz ve vebalinizle birlikte haksızlıklara uğrayan, ayrımcılığa tabi tutulan, bu sebeple görevinden alınan yüzlerce insan tanıyorum ben…
Bunları nereye koyacağız Ali İhsan bey…?
Dolayısıyla, sen bunları benim külahıma anlat kardeşim…