Bencil ve sorumsuz bir halk olduk. Başkalarının hakları ellerinden alınırken, sorun henüz kapılarına gelmeyenlerimiz , “ şimdi, iş açma başına!” sinişinde. 

      Sakarya’da da böyle, ülkede de. Dünyada zaten hiç sürpriz değil. Adamın bayrağında kılıç kalkan varsa, orada sinmiş-çıkarcı yaşam egemendir.

      Cumhuriyet Türkiye’si ise nice istisna kuşaklar yetiştirmiş.

      Toprakları, 3 kıtaya yayılmış, nüfusları yok edilmiş bir ülkeden; kurtarılan, kurulan Cumhuriyetin vatan-milletsever kuşakları !

                                                             ***

      Tarih bilgisi, tarih merakı insanlar için günümüzde artık hiç çekici değil. Hatta, gereksiz bir beyin yükü gibi.

      Dünya Tarihi, ülke ve aidiyetiniz olan şehrin tarihi de fasarya gibidir.

      Hepsini geçin; Aile Tarihi’niz bile neredeyse sıfır ilgi alanınızdır.

      Nerden geldi bu konular aklıma?

                                                                     ***

      Sürekli ve kilometreleri de çok farklı yerlerde geziyorum. Öğrenmek, keşfetmek müthiş bir yenilenme, heyecan. Kimi güzel insanlardan, şehrine eşsiz insanlık erdemi yapmış aileleri öğreniyorum.

      Tarihin en acımasız ve riyakar dönemlerinden birisini yaşıyoruz. Ülkeler ve milyonlarca İnsan; kendisine de, sana da, milyonlarca insana da söylediği yalanlara ilkin kendisi iman ediyor.

     Ötede; insanlığa, ülkeye, şehrine, sana muhteşem iyilikler yapmış aileler, değerli bireyler tarihin karanlıklarına atılıyor.

                                                               ***

     Şimdi Adapazarı ve Sakarya’ya sözü getirebilirim:

     Adapazarı Şeker Fabrikası arazileri hangi ailenindi? Para almadan mı şehre hediye edildi? O Aile’nin adı bile anılır mı? Şehir Tarihi’nde adı bile geçer mi? Parayla alınamayacak O arazileri, kimler, nasıl elden ele dolaşırdı, ele geçirdi?

        Sakarya Üniversitesi bu vilayetin en büyük 3 Dünya Markasından biri. Muhteşem Kampusu da Doğa Serveti! O Doğa Serveti Kampus Arazilerini hangi Aile Sakarya’ya sudan ucuz paraya eğitim için vermişti?

      SAÜ Rektörlüğü’ne tarih hatırlatması yapmak görevimdir. SAÜ’nün Şehir Belge ve Bilgi Arşivi çalışmalarını duyuyorum. Sakarya’da, günlük tutma alışkanlığı olan harika kuşaklar vardı, var. O kişisel arşivlere ulaşılması nefis.

       1940-50 yıllarının günlükleri didiklendikçe, Şehir Tarihi aydınlığa çıkacak. Tabii, aslolan Devletin var olan resmi belgeleri, defterleri…

                               HÜKÜMETLER MÜLKİYET HAKKI TANIMAZSA ?

      Atatürk Cumhuriyeti Devleti’ne ait mülkleri sata sata bitiremedik. Bir yanda,” Devlet elektrikçi mi? Devlet traktörcü mü?” dedik, sattık bitti.

      Satılan devlet mülklerinin paraları bitti. “ Miras Haktır!” mukaddesi bile işe geldiği gibi çevrilir oldu…

      Atatürk’ün kişisel vasiyetine el ve dil uzatılırken susanlar çok ama çok düşünecekler… Neden?

        “ Düşmez kalkmaz, Bir Allah !” sözü, çocuklarımızın da güvencesidir.  

       Hayat döngüsü, yakın-uzak bir zamanda, Devleti Yöneten Başka Güçleri başımıza getirir.  Senin Mirası’nı da bıraktığın herkesin elinden almaya kalkar!

                                                          ***

     Türkiye şu günkü ekonomik krize ne zamandan beri düşmeye meyletti?

     TMSF, dedik; Halis Toprak (Adapazarı 1.OSB’deki Halis Toprak’ın 3 Fabrikası) ve nice iş dünyasının servetler üreten fabrikalarına el koyduk.

      Tamam, kişi veya şirkete,“ Vatan haini!” dendi; mahkum da oldu. Üreten fabrikalar niye yok olsun. Aynı kuşkuya kapılan kaç kişi fabrikayı, malı mülkü  sattı, parayı kaçırdı? Suçlu cezasını çeksin de; ülke neden ikinci cezayı çeksin?

     Ki; yıllar sonra, mahkemelerde hapis cezası da almış 3-5 kişiye el koyulan fabrikası iade edilmiş. Hiç alakasız ben bile Üretim başlarsa  sevinmeliyim.

                                                            ***

     Haa…Az daha unutuyordum. Ankara Sanayi Odası, Antalya’da meslek komiteleri toplantısı düzenlemiş. İş Dünyası çok önemli görüşler söylemiş:

      “ İktidarın bir bankaya el koyacağı konuşulurken, dışarıdan para gelmez!

        Bir bankanın hisselerine el konulacağı konuşulan bir ülkeye yabancı yatırımcının gelmesi mümkün değil!” deniliyor. O sözler yanlış mı?

       Ekonomideki sıkıntılar da doğru irdelenmiş. “ Piyasada borçlar ödenmiyordu, tahsilat yapabilmek ciddi sıkıntıydı. Deniz tükenmişti.” gibi.

       “ Her yıl ithal cep telefonuna Boğaz Köprüsü yapılacak kadar para verecek  zengin bir ülke miyiz?” sözü çok mu abartılı bir uyarıdır?

       Hangi söylem, kimin yaşamındaki gerçekleri ortaya koyuyorsa; orada bağırıp çağırmaya, höykürmeye, intikam almaya yönelen aynaya bakacak!