Seçim yarışı 4 ay sonra başlar..

 

   Yerel seçimler 2014’ün 29 Martı’nda yapılacak.

   Önümüzdeki yerel seçimler daha önceki seçimlerden çok farklı olacak.

    Neden mi?..

    Bilindiği gibi, Büyükşehir Yasası ile 2014’te yapılacak olan yerel seçimlerde İl Genel Meclisi’nin görevi sona erecek, belde belediyeleri kapatılmış olacak, ilçe belediyeleri de Büyükşehir Belediyesi’nin kapsama alanına girecek, alt kademe belediyeleri olacak.

   Bir başka deyimle 2014’teki yerel seçimlerinden ardından Sakarya’yı Büyükşehir Belediyesi yönetecek…

   Bu bir ilk olacak.

   İkincisi ise; önümüzdeki yerel seçimlerde başkan adaylarının resmen açıklanması süreci olacak ki, bu konuda da belki bir ilk yaşanabilecek.

   Örneğin, bir aksilik olmazsa CHP Belediye Başkan adaylarını seçimlerden 6 ay önce açıklayacağını ilan etti.

   Yani, bu yılın Temmuz veya Ağustos aylarında CHP’nin Belediye Başkan adaylarının kimler olduğunu öğrenmiş olacağız…

   AK Parti ve MHP’de de adayların erken açıklanması gibi bir durum gündeme gelebilir.

   Çünkü, Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı seçim takviminde Başkan adaylarına tanıdığı 60 günlük propaganda süresi yeterli olmuyor.

   Düşünsenize;  Büyükşehir Belediye Başkan adayları Sakarya’nın 16 ayrı ilçesinde propaganda yapacaklar. Adayların 60 günde kendilerini ve projelerini tanıtabilmeleri çok mümkün görülmüyor…

   Bu nedenledir ki, seçim yarışı tahmin edilenden çok daha erken, belki de Temmuz ayında, Ramazan’la birlikte başlayabilir. Böyle bir gelişme de yerel seçimlere dönük bir başka bir yenilik veya ilk olabilir diyorum.

    ***

   Yerel seçimlerden söz etmişken 29 Mart 2009 seçimlerinin il geneli sonuçlarını da sizlerle paylaşmak istiyorum…

   2009 yılında yapılan yerel seçimlerde (İl geneli)  AK Parti geçerli oyların yüzde 44.05’ini, MHP 27.82’sini, CHP 10.32’sini, SP 9.65’ni, DP, 3.80’nini BBP 1.26’sını alırken, oyların 13.25’ni ise öteki küçük partiler aldı…

   Bir önceki yerel seçimin tablosu böyle…

   Gelecek yıl yapılacak seçimlerde nasıl bir tablo ortaya çıkar, kim sevinir, kim üzülür bilinmez.

   Ancak adayları kaliteli, güvenli, rüştünü ispat etmiş olan, projeleri çarpıcı ve inandırıcı olan adaylarının seçmenden daha çok ilgi ve itibar göreceğine inanıyorum…

-------------------------------

Kofti Efe…

    Bir Ege kasabasında, bir “Kofti Efe” varmış...    Nasıl bir efeymiş bu?
   Neden lakabı “Kofti”ymiş?
   “Kofti Efe” bir akşam ter, kan içinde meyhaneye gelmiş:
   “Len oğlum ver bi tek!”
   Meyhaneci koşup gelmiş:
   “Hayrola efem, ne oldu?”
   “Köşe başında dört herif çıktı karşıma, iki patlattım dördü de kaçtı...”
    ***
   Meyhaneci çırağa bağırmış:
   “Efeme bi tek daha ver, leplepiyi unutma!”
   Meyhaneci hınzır, üstüne gidiyor:
   “Eeee efem, sonra ne oldu?”
   “Bu sefer sekiz kişi olup geldiler...”
   “Eeee!”
   “Sekizini de iki yumrukta kaçırdım!”
   Meyhaneci bağırmış:
   “Len oğlum efeme bi tek daha ver, leplepiyi unutma!”
   ***
   Efe tekleri üst üste yuvarladıktan sonra kükremiş:
   “Sekiz on altı oldu, on altı otuz iki!”
   Efe sallıyor, meyhaneci tekleri peş peşe ısmarlıyor.
   ***
   Efe, otuz ikiyi tamamladıktan sonra elinin tersiyle ağzını silip, bıyıklarını sıvazlayınca meyhaneci çırağa kızmış:
   “Ulen, efemin kadehi boş kalır mı?”
   Efe diklenmiş:
   “Yetti gayri, bütün gasabayı bana mı kırdıracan?”
   ***

5 kilo nereye gitti?


    Temel; Ankara'da bir barda içerken cep telefonu çaldı. Telefonu açtı, bir o kulağa, bir bu kulağa derken bardaki herkese sevinçle içki ısmarladı.

    Sonra da karısının 15 kiloluk bir bebek doğurduğunu söyledi. Bardakiler bebeğin 15 kilo gelebileceğine inanmadı ama Temel ısrar etti:
   "Dediğim gibi bizim oralarda ortalama bebek kilosu budur. Benimki de tipik bir Laz bebeği..."
   Dört bir yandan tebrikler yağdı, bardaki herkes Temel’i kutladı.
   İki hafta sonra Temel tekrar bara uğradı.
   Barmen adamı tanıdı ve sordu:
   "Sen şu 15 kilo doğan bebeğin babası değil misin? Herkes bebeğin iki haftada kaç kilo olduğunu merak ediyor. Söyle bize bebek şimdi kaç kilo?"
    Temel gururla yanıtladı:
   "On kilo..."
    Barmen şaşırdı ve merakla sordu:
    "Ne oldu? Doğduğu gün 15 kilo değil miydi?"
    Temel; içkisini başına dikti. Islak dudaklarını koluna sildi ve gururla yanıtladı:
    "Sünnet ettirdum da!.."

-------------------------------